Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan araştırmaya göre, şiddet olaylarının yüksek olduğu eyaletlerde büyüyen insanlar, daha güvenli eyaletlere taşındıklarında bile şiddet sonucu ölme riskleri daha yüksek. Çalışma, Aarhus Üniversitesinden (Danimarka) Martin Vinæs Larsen, California Üniversitesi-Berkeley’den (ABD) Gabriel S. Lenz ve Colorado Eyalet Üniversitesinden Anna Mikkelborg tarafından yürütüldü.
Bulgular, 1959’dan bu yana milyonlarca Amerikalının ölümü üzerine yapılan bir araştırmaya dayanıyor. Veri kısıtlamaları nedeniyle analiz, beyaz, Hispanik (İspanyol kökenli) olmayan Amerikalılar arasındaki uzun vadeli ölüm modellerine odaklanıyor ancak makale yazarlarına göre bulgular, siyahi göçmenler için de geçerli.
Şiddette kültürün etkisi
Araştırma özünde, güçlü bir “onur kültürü”ne sahip eyaletlerden göç eden insanların, kendi topluluklarında öğrendikleri “geri adım atmama” savunmacılığını beraberlerinde getirdiğini belgeliyor.

“Onur kültürü”nde büyüyenler, hakarete veya tehdide maruz kaldıklarında geri adım atmıyor, taşındıkları eyalette bile daha agresif tepki veriyor, kavgalarda daha kolay ölüyor ya da polis tarafından öldürülüyor. Suç ve ceza adaleti uzmanı siyaset bilimci Gabriel Lenz’in liderliğindeki makale, bu nedenle nerede olurlarsa olsunlar şiddet sonucu ölme ihtimallerinin yükseldiğini öne sürüyor.
Araştırmacılar, kültürün öz güveni ve güçlü öz savunmayı ödüllendirdiği eyaletlerde (ABD’nin güneydoğu eyaletlerindeki veya eskiden Batı sınır eyaletlerindeki gibi) büyümenin, insanları tehdit edici durumlarda agresif tepki vermeye yatkın hale getirdiği sonucuna varıyor. Sonuç olarak, bu kişiler genellikle kuzeydoğu veya kuzey orta batıdaki tarihsel olarak daha güvenli eyaletlere taşınmış olsalar bile, kişilerarası çatışmalarda veya polis tarafından öldürülme olasılıkları daha yüksek.
Üstelik yüksek risk, evli kadınlara, 75 yaş üstü insanlara ve daha eğitimli, yüksek gelirli göçmenlere kadar uzanıyor.
Veriler, son 90 yılda milyonlarca şiddetli ölümün şaşırtıcı bir ana nedenine daha işaret ediyor. Bazı bölgelerde, hükümetler güvenilir koruma sağlayacak kadar güçlü olmamış. Sonuç olarak, Vahşi Batı etiği, o bölgelerdeki Amerikan yaşamını şekillendirmeye devam ediyor. Ancak makale yazarları, devlet kurumlarının polislik ve kamu güvenliği çalışmalarını sıkılaştırırsa, sistemde daha fazla güven inşa edebileceklerini ve kişilerin ‘adaleti kendi ellerine almaları gerektiği’ne dair inançlarını azaltabileceklerini söyledi.
Şiddetin daha yüksek olduğu bölgeler
Genel olarak, cinayet oranları Appalachian (Apalaş) Dağları, Deep South ve Batı sınır eyaletlerinde (Kentucky, Louisiana ve Nevada vb.) çok daha yüksek. Bu eğilim onlarca yıl öncesine dayanıyor.

1933’ten başlayarak, Amerikan ölüm belgeleri ölen kişinin doğum eyaletini, cinsiyetini, ölüm eyaletini, ölüm nedenini ve diğer temel bilgileri kapsıyordu. Siyaset bilimci Gabriel S. Lenz ve meslektaşları, her eyaletin 1930’lardaki cinayet oranını ölçmek için kayıtlardan yararlandı. Daha sonra bu eyaletlerde doğan insanların onlarca yıl sonra benzer risklerle karşı karşıya kalıp kalmadığını incelediler ve göçmen ölümlerini 1959-1961; 1979-1991 ve 2000-2017 dönemlerinde takip ettiler.
Kentucky çarpıcı bir örnek teşkil etti; 1930’larda beyazlar için en şiddetli eyaletti ve Kentuckyliler daha güvenli orta batı eyaletlerine taşındıktan sonra bile, riskin çoğu onları takip etti.
Çalışmanın devamında veriler, araştırmacıların varsayımsal beyaz bir Massachusetts yerlisi ile örneğin Chicago’ya taşınan beyaz bir Kentuckyliyi cinsiyet, yaş, medeni durum ve diğer faktörleri göz önünde bulundurarak karşılaştırmasına olanak sağladı. Bu iki kişinin karşılaştırmasında, ortalama olarak cinayet oranları farklılık gösterdi; Kentucky’den gelen kişi için risk çok daha büyüktü.
Ardından risk eğilimi farklı perspektiften örneklendi. Çalışmaya göre, 1930’larda beyazlar için en güvenli eyaletlerden olan Wisconsin’den gelen bireyler başka yerlere taşındıktan sonra bile şiddet kaynaklı ölüm riski daha düşük çıktı.

