Texas Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, beyin dalgalarını ölçmek için geleneksel EEG sistemlerinin (beyin dalgalarını ölçen cihazlar) yerine geçebilecek bir teknoloji geliştirdi. E-dövmeler, beyin aktivitelerini hassas bir şekilde izleyebilen biyouyumlu sıvı mürekkep sayesinde nörolojik (sinir sistemi) sistemlerin takibini yapabiliyor.
E-dövmeler, geleneksel EEG yöntemlerine kıyasla daha hızlı, konforlu ve kullanıcı dostu bir çözüm sunuyor. Texas Üniversitesi’nden Dr. Nanshu Lu, bu teknolojinin klinik uygulamalarda büyük bir fark yaratacağına dikkat çekiyor. Ayrıca, e-dövmelerin beyin-bilgisayar arayüzü cihazlarının daha erişilebilir hale gelmesine olanak tanıyacağını söylüyor.
( The University of Texas at Austin )
Araştırmalar, e-dövmelerin geleneksel EEG ile karşılaştırıldığında daha uzun süreli ve istikrarlı sinyal iletimi sağladığını ortaya koydu. Geleneksel elektrotlar (beyin dalgalarını ölçmek için kafa derisine yapıştırılan cihaz parçaları), 6 saat sonra jellerin kuruması nedeniyle sinyal iletiminde kesintiye uğrarken, e-dövmeler 24 saat boyunca kesintisiz veri iletimi sağlıyor. Ayrıca, geliştirilen özel mürekkep sayesinde, kafa derisindeki sinyaller kısa mesafeli e-dövme çizgileri aracılığıyla doğrudan veri toplayan cihazlara iletiliyor.
Bu yeni teknoloji, beyin-bilgisayar arayüzü cihazlarında köklü değişiklikler yapma potansiyeline de sahip. Teksas Üniversitesi’nden Dr. José Millán, e-dövmelerin beyin-bilgisayar arayüz cihazları üzerinde büyük bir değişim yaratabileceğini belirtiyor.
Beyin-bilgisayar arayüz cihazları, beyin aktivitelerini kaydedip kas hareketi olmadan harici bir cihazı kontrol edebiliyor. Cihazların işlem yapabilmesi için genellikle büyük ve hantal kulaklıklar kullanılması gerekiyor. Dr. Millán, e-dövmelerin bu cihazların yerini alabileceğini ve elektronikleri doğrudan hastanın kafasına yerleştirerek beyin-bilgisayar arayüz teknolojisini daha erişilebilir ve konforlu hale getirebileceğini ifade ediyor.
Araştırma ekibi, e-dövmelerin tam kablosuz veri iletimi yapabileceği bir sistem üzerinde çalışıldığını belirterek, bu teknolojinin sadece tıbbi alanda değil, spor, oyun ve günlük yaşamda da kullanılabilecek cihazlara dönüşebileceğini öngörüyor.
Araştırma, 2 Aralık’ta Cell Biomaterials dergisinde yayımlandı.
Kaynak: Austin Texas Üniversitesi