Kronik böbrek hastalığı (KBH), son yıllarda dünya çapında gözle görülür bir artış gösterdi. NYU Langone Health, Glasgow Üniversitesi ve Washington Üniversitesi Sağlık Metrikleri ve Değerlendirme Enstitüsü (IHME)’deki araştırmacılar tarafından 133 ülkeden toplanan verilerin analizi, kronik böbrek hastalığının artık dünya genelinde en çok ölüme neden olan hastalıklar arasında 9. sıraya yükseldiğini ortaya koydu.
1990’lı yıllarda yaklaşık 378 milyon kişinin böbrek fonksiyonlarında bozulma olduğu bilinirken, 2023’e gelindiğinde bu sayı 788 milyonun üzerine çıktı. Yani yalnızca birkaç on yıl içinde böbrek hastalığına sahip kişi sayısı neredeyse iki katına ulaştı.
Bilim insanları çalışmada hastalığın ne kadar yaygın olduğunu anlamak için kan ve idrar testlerine baktı. Testlerde özellikle kreatinin, albümin ve böbreğin ne kadar kan süzdüğünü gösteren filtrasyon hızı ölçüldü. Bu değerler, böbreklerin iyi çalışıp çalışmadığını anlamada en güvenilir göstergeler olarak kabul ediliyor. Analizlerde, çok düşük düzeydeki farkların bile gelecekteki hastalık riskini doğru şekilde tahmin edebildiği anlaşıldı
Kalbe de zarar
Sonuçlara göre, böbrek hastalığı yalnızca böbrekleri değil, kalp ve damar sistemini de doğrudan etkiliyor. Böbrek fonksiyonundaki düşüşün, küresel kalp hastalığı ölümlerinin yaklaşık yüzde 12’sine etki ettiği belirlendi. Yani böbreklerdeki yavaş yavaş ilerleyen hasar, zamanla kalbin işleyişini de bozarak hayati risk oluşturabiliyor.
Çalışmanın ortak yazarlarından Josef Coresh “Bu sonuçlar, böbrek hastalığının da artık kanser, kalp hastalıkları ve ruh sağlığı sorunları gibi ülkelerin öncelikle ilgilenmesi gereken önemli bir sağlık konusu olduğunu gösteriyor” dedi. Coresh, kronik böbrek hastalığının yalnızca tıbbi bir mesele değil, aynı zamanda küresel ölçekte ele alınması gereken bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurguluyor.
Araştırmacılara göre, bu hızlı yükselişin en önemli nedenlerin arasında yüksek tansiyon, diyabet ve obezite yer alıyor. Üç faktör, böbreklerin süzme sistemini oluşturan damar yapısını sessizce yıpratarak hastalığın ilerlemesine zemin hazırlıyor. Hastalığın “sessiz salgın” olarak adlandırılmasının temel nedeni de kişinin hastalık çok ilerleyene kadar herhangi bir belirti fark edemiyor oluşu.
Araştırmacılar, böbrek hastalığının özellikle düşük ve orta gelirli bölgelerde daha ölümcül hale geldiğini vurguluyor. Bunun nedeni ise diyaliz ve böbrek nakli gibi ileri tedavilere erişimin sınırlı olması. Bu bölgelerde erken tanı testlerinin de yaygın olmaması, hastalığın fark edilmeden ilerlemesine yol açıyor.
Ekip, çalışmadan elde edilen sonuçların hem halk sağlığı politikaları hem de erken tanı programları açısından kritik olduğunu belirtiyor. Düzenli tarama testleriyle böbrek fonksiyonlarının takip edilmesinin, hastalığın ağır evrelere gelmeden kontrol altına alınmasını sağlayabileceği düşünülüyor.

