Her yıl düzenlenen COP zirvesi, ülkelerin iklim krizine karşı küresel çözümler geliştirmesi için bu sene Azerbaycan’da toplanıyor.
Her yıl düzenlenen COP zirvesi, ülkelerin iklim krizine karşı küresel çözümler geliştirmesi için bu sene Azerbaycan’da toplanıyor.
Dünyanın dört bir yanından on binlerce kişi, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenecek COP29 (İklim Değişikliği Konferansı) zirvesinde bir araya gelecek. Her yıl yapılan bu Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi, ülkelerin iklim değişikliği konusunda ortak çözümler bulması için bir olanak sağlıyor.
İklim değişikliğinin etkileri tüm ülkeleri etkileyeceği için, tüm ülkelerin ihtiyaçlarına hitap eden küresel çözümler gerekiyor. 1992 yılında imzalanan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) ile iklim görüşmeleri başladı ve bu sözleşme, sanayileşmenin getirdiği faydaları en çok gören zengin ülkelerin, iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarından en çok etkilenen daha yoksul ülkelere destek vermesi gerektiği fikrini benimsiyor.
COP zirvesi, dünya liderlerinin katılımıyla ülkelerin enerji politikaları, finansman modelleri ve kaynak ihtiyaçlarını tartışmaları için bir zemin sunuyor. Zirve öncesinde yıl boyunca yapılan hazırlık görüşmeleri ile iklim eylemlerinde ilerleme kaydedilmeye çalışılıyor.
Her COP zirvesi bir önceki yıla göre iklim eylemlerini ilerletmeyi amaçlıyor. Ancak emisyonlar ve küresel sıcaklıklar artmaya devam ettiği için ilerlemenin hızı yeterli değil. Yine de bu süreç, ülkelerin emisyonlarını saymalarına ve raporlamalarına olanak tanıyarak iklim yardım fonlarının gelişmekte olan ülkelere ulaşmasını sağladı. Uzlaşı yoluyla alınan kararlar, küresel desteği artırarak uygulanabilirliği de sağlıyor.
Bu yılki zirvede yeni bir yıllık iklim finansmanı hedefi belirlenmesi, karbon kredisi piyasalarının işler hale getirilmesi ve iklim felaketlerinden etkilenen ülkelere daha fazla yardım sağlanması gibi anlaşmalara varılması hedefleniyor. Zirve dışında bazı ülkeler kendi iklim girişimlerini duyurabilir veya belirli projelere fon sağlayabilir.
Zirve, ülkelerin yanı sıra aktivistlerin, bilim insanlarının, endüstri temsilcilerinin ve finansörlerin bir araya gelerek dikkat çekmek veya fon sağlamak istedikleri konuları tartışmaları için bir fırsat sunuyor. “Yeşil Bölge” olarak bilinen sergi alanında ise panel tartışmaları ve çeşitli sunumlar yapılıyor. Gösteri ve protestolara dair kısıtlamalar da var. Azerbaycan’da bu zirve sırasında, daha önceki zirvelerde olduğu gibi sıkı güvenlik önlemleri ve belirlenmiş alanlar dışında kamusal protestoların yasaklanması bekleniyor.
Yıllık 100 milyar dolar “yetersiz”
COP29’da iklim kriziyle mücadelede kullanılmak üzere oluşturulan çeşitli iklim fonlarının ön planda olması bekleniyor ve uzmanlar bu beklenti doğrultusunda zirveyi “Finans COP” olarak da adlandırıyor. Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da 2009’da düzenlenen COP15’te verilen finansman taahhütlerinin yerine gelecek yeni hedeflerin konuşulacak olması da bu adlandırmanın gerekçelerinden birini oluşturuyor.
COP15’in sonunda imzalanan Kopenhag Mutabakatı kapsamında gelişmiş ülkeler, 2020 yılına kadar gelişmekte olan ülkelere emisyonlarını azaltmaları ve iklim krizine karşı dirençlerini artırmaları için yıllık 100 milyar dolar sağlamayı kabul etti. Verilen son tarihin üzerinden 4 sene geçmiş olmasına rağmen bu taahhüt tam anlamıyla yerine getirilemedi. Üstelik uzmanlar, iklim kriziyle mücadelede yıllık 100 milyar doların artık yeterli olmayacağını belirtiyor.
Gelişmekte olan ülkeler, iklim kriziyle mücadelede kendi kaynaklarını kullandıktan sonra her yıl ortalama 500 milyar ile 1 trilyon dolar gibi ek bir kaynağa ihtiyaç duyuyor. Bu da taahhüt edilen rakamın en az 5 katı anlamına geliyor. COP29’da bu hedeflerin günün koşullarına uygun şekilde revize edilmesi üzerine çalışılması bekleniyor.
Taraflar, 2015 yılında imzalanan Paris Anlaşması’nda da gelişmekte olan ülkelerin iklim kriziyle mücadelede ihtiyaçlarına cevap verecek “Yeni Toplu Nicel Hedef (NCQG)” belirlenmesi konusunda anlaştı ancak bunun son tarihi 2025 olmasına karşın bu durum da hala netliğe kavuşturulamadı.
İklim kriziyle mücadelede ihtiyaç duyulan finansmanın nasıl oluşturulacağı konusu birçok belirsizlik taşırken COP29’da bu soruna odaklanılacağı ve bu kapsamda hem iklim finansmanındaki yeni hedefin hem de bu finansmanın sağlanmasının zaman diliminin ve koşullarının görüşüleceği öngörülüyor.
Türkiye de COP 29’da söz sahibi
Türkiye, Azerbaycan’ın ev sahipliği yapacağı Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı’na (COP29) başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, hükümet üyeleri, kamu ve sivil toplum kuruluşları ile uzman ve akademisyenlerin yer aldığı heyetle üst düzey katılım sağlayacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi, Birleşmiş Milletler (BM) Sıfır Atık Danışma Kurulu Başkanı Emine Erdoğan’ın girişimleriyle başlatılan Sıfır Atık Projesi ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in eşi Mihriban Aliyeva’nın başkanlığını yürüttüğü Haydar Aliyev Vakfı, 11-22 Kasım’da Bakü’de düzenlenecek BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı’nda (COP 29) ortak pavilyon açacak.
“Dayanışma Merkezi” isimli ortak pavilyon, COP 29’un kamuya açık “Yeşil Alanı”nda kurulacak ve burayı hem konferans katılımcıları hem de özel sektör ve sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileri ziyaret edebilecek.
Sıfır Atık Projesi, pavilyonda, atık yönetimi ve geri dönüşüm, çevreye duyarlılık programları ve yenilikçi çözümler alanındaki projelerini tanıtacak.
Haydar Aliyev Vakfı da eğitim, sağlık, sosyal ve kültürel projelerinin yanı sıra çevre koruma girişimlerine ilişkin faaliyetlerini kamuoyu ile paylaşacak.
Pavilyonda, her iki kuruluşun projeleriyle ilgili interaktif alan da oluşturulacak.Türkiye’nin iklim kriziyle mücadelede bayrak taşıyıcı projesi olan “Sıfır Atık Projesi”, Emine Erdoğan’ın himayelerinde 2017’de, çevre konularında farkındalığı artırmak, sürdürülebilir kalkınma ilkelerine uygun olarak atıkları kontrol altına alabilmek üzere başlatıldı.
Küresel bir marka haline gelen, bütün dünyanın örnek aldığı bir çevre hareketi ve ekonomik döngü modeline dönüşen proje ile 2035’te, geri dönüştürülebilir tüm atıkların yüzde 60’ının geri dönüştürülmesi hedefleniyor.
Kaynak: Reuters, UNFCC, Anadolu Ajansı