Diplomatik buluşmalarda yemek menüleri, siyasi duruşları göstermek, kültürlerarası anlayışı geliştirmek veya gerektiğinde gerilim yaratmak için bir araç görevi görebiliyor.
Portekiz’deki araştırmacılar, yemeklerin ülkenin dış politikasını ve jeopolitiğini nasıl yansıttığını, şekillendirdiğini ortaya çıkarmak için 20. ve 21. yüzyıllarda verilen diplomatik yemeklere, devlet ziyafetleri ve resepsiyonlara ait menüleri inceledi.
14 Kasım’da Frontiers in Political Sciences dergisinde yayınlanan makalenin başyazarı, Basque Culinary Center’da gastronomi bilimleri araştırmacısı Óscar Cabral, yemeklerin, Portekiz dış politikasının yürütülmesinde ve sürekliliğinde önemli rol oynadığını belirtti.
Phys.org’a yaptığı açıklamada, “Menüler, siyasi mesajlar iletmek için kasıtlı olarak tasarlanabilir” diyen Cabral, örnek olarak Madrid’deki COP25 yemeğinde, iklim sorunlarına dikkat çekmek için ‘ılık denizler’, ‘dengesiz beslenme’ ve ‘acil, ‘hayvansal proteini azaltın’ gibi yemek isimleri kullanıldığını söylüyor.
Menüleri, siyasi mesajlar için kullanmak yeni bir durum değil. Mevcut çalışma için araştırmacılar, 1910 ile 2023 yılları arasında düzenlenen 457 diplomatik yemeğe ait menüyü analiz etti. Net bir mutfak diplomasisi stratejisi veya kamu politikası tespit edilemese de, menülerde belirli tarihi dönemlerde farklı özellikler görüldü.
Fransız etkisinden ulusal yemeklere
20’nci yüzyılın ilk yarısında, Fransız mutfağının öne çıktığı görkemli dokuz veya on çeşit yemek hakimdi. Portekiz ürünlerinin tanıtılması, 20’nci yüzyılın ikinci yarısında kademeli olarak gerçekleşti. 1950’den 1961/62’ye kadar süren Estado Novo rejiminde bir dönüm noktası yaşandı. Bu dönemde yemekler, ‘gastronasyonalizm’i (yiyeceği ulusal kimliği tanıtmak için kullanma) yansıtacak şekilde tasarlandı. Örneğin, 1957 tarihinde Kraliçe II. Elizabeth için verilen yemekte, ‘Portekizlilik’ duygusu yerel yemeklerle yansıtıldı. Yemekler arasında Portekiz’in Peniche ve Alcobaça şehirlerinden gelen ıstakoz ve meyve tartları vardı.
1960’lar ve 70’ler boyunca, diplomatik yemeklerde giderek daha nadir malzemeler kullanılmaya başlandı; 1973’te Edinburgh Dükü Prens Philip’e servis edilen kaplumbağa çorbası ve 1971’de Amerikan ve Fransız başkanlarına servis edilen Azorlar’dan alınan alabalık gibi. Yöresel Portekiz ürünleri, ekonomik ve enerji krizleri süreçlerinde daha özel alternatifler bulmanın zor olmasıyla menülere girmiş de olabilir. Krizler, Portekiz’de 1970’lerde etkisini gösterdi.
Portekiz’in eski sömürgeleri bağımsızlıklarını kazandığında menülerde bir başka değişim yaşandı. Portekiz mutfağının ne olduğuna dair anlayış değişti. Örneğin, kahve sadece ‘kahve’ olarak anılmaya başlandı, menşe ülkesi belirtilmedi ve sömürge dönemine ait dil menülerden çıkarıldı.
İttifakları kurmak, sürdürmek ve bozmak
Ekip, diplomatik yemeklerin beş işlevini tespit etti. Taktik yemekler genellikle toprak transferleriyle ilgili. Jeopolitik yemekler ittifakları yenilemeyi ve teyit etmeyi amaçlıyor. Ekonomik diplomasi yemekleri, ticari ve finansal ilişkileri geliştirmeyi hedefler. Bilimsel, kültürel ve kalkınma işbirliği yemekleri, ortak çıkarları göstermek için verilebilir. Kültürel yakınlık yemekleriyse, örneğin dünyadaki Portekizce konuşan ülkelerin bir araya gelmesi gibi, belirli ülkelerle olan kültürel bağları güçlendirmek için araç olabilir.
Ekibe göre, gastronomiyi, Portekiz dili, değerleri ve gelenekleriyle birlikte, ulusal kurumların stratejik çalışmalarına entegre etmek, dünyanın Portekiz kültürünü anlayışını şekillendirmek için gerekli.
Araştırma ekibine göre çalışma sonuçları, ulusal mutfakların ülkenin küresel konumunu güçlendirmek için stratejik olarak kullanılabileceğini gösteriyor.
Kaynak: Frontiers in Political Sciences

