Yapay zeka yılan zehrinden de koruyacak

Yapay zeka ile tasarlanmış proteinler, ölümcül yılan zehirlerini etkisiz hale getirerek yeni bir tedavi sunuyor. Bu yenilik, mevcut tedavilerin maliyet, üretim ve erişim sorunlarını ortadan kaldırabilir.

Her yıl dünya çapında milyonlarca insan yılan ısırığından etkileniyor. Bu vakalar genellikle sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğu düşük gelirli bölgelerde, özellikle Sahra Altı Afrika, Güney Asya ve Latin Amerika’da yoğunlaşıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre, her yıl yaklaşık 2,7 milyon yılan ısırığı vakası rapor ediliyor. Bunların sonucu olarak 100 bin insan hayatını kaybederken, 300 bin kişi kalıcı sakatlıklarla karşı karşıya kalıyor.

Yılan ısırıklarının bu etkisi, yetersiz sağlık altyapıları, hastane ve ilaç eksikliği, sınırlı antivenom tedavi erişimi (yılan zehrine karşı kullanılan panzehirler) ve yüksek maliyet gibi sorunlarla birleşerek ölümcül bir kriz haline geliyor. DSÖ, 2017 yılında yılan ısırığını en öncelikli ihmal edilen tropikal hastalıklardan biri olarak tanımladı ve bu alandaki küresel çabaların artırılmasını talep etti. Bu noktada, Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2024 Nobel Kimya Ödülü sahibi David Baker ve Danimarka Teknik Üniversitesi’nden (DTU) Timothy Patrick Jenkins liderliğindeki bir ekip, ölümcül kobraların toksinlerine bağlanan ve onları etkisiz hale getiren yeni proteinler tasarladı. Yapay zeka araçlarını kullanarak tasarladıkları bu proteinler, ölümcül yılan ısırıklarına çözüm sunma potansiyeli sunuyor. 

Danimarka Teknik Üniversitesi’nden (DTU) Timothy Patrick Jenkins
(Biotech Academy)

Geleneksel tedavilerin yetersizliği

Yılan zehri, karmaşık bir yapıya sahip olduğu ve proteinlerle enzimlerden oluşan bir karışımdan meydana geldiği biliniyor. Bu karışımda özellikle kobra ve mamba gibi elapid türü yılanların zehirlerinde bulunan “üç parmak toksinleri” dikkat çekiyor. 3FTx olarak simgelenen bu toksinler, moleküler yapılarının üç uzantılı bir ele benzemesi nedeniyle bu şekilde adlandırılıyor ve sinir sistemi üzerinde ölümcül etkiler bırakıyor. Toksinler, kasların hareket etmesini sağlayan sinirsel işlevleri bloke ediyor. Bu durum, solunumun durmasına ve sonuç olarak ölüme yol açıyor.

Yılan zehrine karşı kullanılan geleneksel tedavi yöntemleri, genellikle hayvanların kan plazmasından elde edilen antikorları içeriyor. Bu antikorlar, yılan zehrindeki toksinlere bağlanarak etkisiz hale getiriliyor. Öte yandan bu tedaviler birkaç önemli sorun barındırıyor.

Öncelikle, antivenom yani panzehir üretimi, hayvanlara düşük dozda zehir verilerek onların bağışıklık sistemi üzerinden antikor üretmesinin sağlandığı bir sürece dayanıyor. Bu oldukça pahalı bir yöntem olduğu için  düşük gelirli bölgelerde, bu tür tedaviye erişim sınırlı sayıda kalıyor. Ayrıca, bu antivenomların genellikle soğuk ortamda saklanması gerekiyor. Kırsal ve altyapı sorunları olan bölgelerde soğutma sistemleri yeterli olmuyor ve  bu edavinin ulaşılabilirliğini daha da zorlaştırıyor. 

Bunun yanı sıra, uzmanlar üç parmak toksinleri gibi bağışıklık sistemi tarafından kolayca tespit edilemeyen toksinlere karşı etkili antivenom üretmek oldukça zorlanıyor. Bu geleneksel antivenomlar dahi bazı ciddi yan etkiler de taşıyabiliyor. Örneğin, ani gelişen ölümcül alerjik reaksiyonlar ya da anafilaksi gibi durumlar tedavinin güvenliğini tehdit edebiliyor. Bu sebeplerle, daha etkili, düşük maliyetli ve ulaşılabilir çözümlere olan ihtiyaç acil ve önemli bir ihtiyaç olarak öne çıkıyor.

Yapay zeka ile yeni bir çözüm: De Novo protein tasarımı

Araştırmacılar, geleneksel yöntemlerin sınırlarını aşarak yapay zeka destekli bir yaklaşımla ölümcül yılan zehirlerine karşı etkili proteinler geliştirmeyi başardı. Bu yenilikçi çalışma, Washington Üniversitesi’nde yer alan Protein Tasarımı Enstitüsü liderliğinde uluslararası bir ekip tarafından yürütüldü ve sonuçlar Nature dergisinde yayımlandı. Araştırmanın başındaki, Nobel ödüllü biyokimyacı David Baker ve ekibi, yılan zehirlerini etkisiz hale getirebilecek proteinler tasarlamak için yapay zeka teknolojisinden faydalandı. Bu süreçte RFdiffusion adı verilen, belirli bir hedefe uygun protein tasarlamak için kullanılan özel bir bilgisayar programı devreye sokuldu. Bu algoritma, toksinlerin yapısını detaylı bir şekilde analiz ederek, bu toksinlere bağlanıp zararlı etkilerini etkisiz hale getirebilecek özel proteinlerin tasarlanmasını mümkün kıldı. Toksinlerin moleküler yapıları ve bağlanma bölgeleri detaylı bir şekilde analiz edilerek. Bu analizle proteinlerin yüksek doğrulukla tasarlanması mümkün hale geldi.

Bir kobra yılanının zehrinde bulunan bir proteinin üç boyutlu yapısını
ve yapının biyokimyasal özelliklerini gösteren bir görsel. (Nature)

Protein tasarım süreci üç temel aşamadan oluştu. İlk aşamada, araştırmacılar toksinlerin moleküler yapılarını derinlemesine inceledi ve zehrin ölümcül etkilerini oluşturan kritik bölgeleri belirledi. Bu kritik bölgeler, toksinlerin sinir sistemine zarar verdiği alanları içeriyordu. Bu hedef odaklı tasarım yapılmasını mümkün kıldı. İkinci aşamada, RFdiffusion algoritması devreye girdi ve toksinlerin yapısına özgün olarak bağlanabilen proteinler tasarladı. Bir proteinin toksinin yüzeyindeki belirli bir bölgeye yapışmasıyla gerçekleşen bağlanma, genellikle protein ve toksin arasındaki moleküler uyum sayesinde gerçekleşir. Böylece toksinin vücutta zarar vermesini engeller. Bu algoritma, toksinlerin yüzey özelliklerini analiz ederek bağlanmayı en verimli şekilde gerçekleştirebilecek protein modellerini oluşturdu. 

Üçüncü ve son aşamada ise tasarlanan proteinler laboratuvar ortamında ve hayvan modellerinde kapsamlı testlere tabi tutuldu. Laboratuvar deneyleri test tüplerinde yapılırken, hayvan testleri ise fare gibi deney hayvanları üzerinde gerçekleştirildi. Test sonuçları, bu proteinlerin toksinleri etkili bir şekilde nötralize ettiğini ve farelerde yüzde 100 hayatta kalma oranı sağladığını ortaya koydu. Bu bulgular, yapay zeka destekli protein tasarımının ölümcül toksinlere karşı mücadelede yeni bir dönemin kapısını aralayabileceğini gösterdi. Henüz insan üzerinde test edilmemiş olsa da, şu anda hayvan testlerinde alınan başarılı sonuçlar araştırmacılar için yeni umutlar doğurdu. Toksinin hayvan vücuduna girişinden 15 dakika sonra uygulanan tedavinin tüm deneklerde etkili olması, bu yenilikçi yaklaşımın gerçek hayatta uygulanabilirliği için bir temel oluşturdu.

Yeniliğin avantajları

Araştırmaya göre, yapay zeka destekli bu proteinler, geleneksel antivenomlara kıyasla birçok önemli avantaj sunuyor. Öncelikle, mikroorganizmalar kullanılarak üretilebilmeleri, üretim maliyetlerini büyük ölçüde düşürüyor ve tedaviye erişimi daha ekonomik hale getiriyor.

Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2024 Nobel Kimya Ödülü sahibi
David Baker (Institute for Protein Design)

Hayvan plazması gibi geleneksel yöntemlere ihtiyaç duyulmaması, üretim süreçlerini kolaylaştırarak düşük gelirli bölgelerde bu tedavilerin daha yaygın bir şekilde kullanılmasını sağlama potansiyeli taşıyor. Ayrıca, tasarlanan proteinler termal olarak oldukça kararlıdır yani yüksek sıcaklıklara dayanıklı halde oluyor. Bu antivenomların soğukta tutulma gerekliliği gibi lojistik sorunları ortadan kaldıran bir teknolojiye işaret ediyor. Küçük boyutları sayesinde toksinlere hızlı bir şekilde nüfuz eden bu proteinler, hızlı bir tedavi imkanı sunuyor. Ayrıca, geleneksel antivenomlarla ilişkili şiddetli alerjik reaksiyonlar ve anaflaksi gibi yan etkilerin riski bu yenilikçi yaklaşım sayesinde büyük ölçüde azaltılabiliyor. Bu özellikler, yapay zeka destekli proteinleri hem daha güvenli hem de daha erişilebilir bir tedavi seçeneği haline getiriyor.

Herkesin hak ettiği tedaviyi alacağı bir gelecek

Araştırmacılar bu yeniliğin, sadece yılan zehirine karşı bir tedavi olarak değil, aynı zamanda diğer toksinler ve enfeksiyonlar için de bir şablon olarak hizmet edebileceğini düşünüyor. Örneğin, aynı teknikler, diğer tropikal hastalıklara veya viral enfeksiyonlara karşı yeni tedaviler geliştirmek için kullanılabilir.

Araştırmacılar, bu teknolojinin sağlık hizmetlerine erişimi artıracağına ve dünya çapında düşük maliyetli tedavi seçeneklerinin yaygınlaşmasına olanak tanıyacağına inanıyor. Nobel ödüllü bilim insanı David Baker’ın konuyla ilgili “Yılan ısırıklarını tedavi etmenin ötesinde, protein tasarımı özellikle kaynak kısıtlı ortamlarda ilaç keşfini basitleştirmeye yardımcı olacaktır. Güçlü yeni ilaçlar için maliyetleri ve kaynak gereksinimlerini düşürerek, herkesin hak ettiği tedavileri alabileceği bir geleceğe doğru önemli adımlar atıyoruz.” diyor.

Yapay zeka destekli proteinlerin geliştirilmesi, modern tıbbın karmaşık sorunlarından birine yanıt sunma potansiyeli taşıyor. Yılan ısırığı nedeniyle ölüm riski taşıyan milyonlarca insan için bu inovasyon, yaşam kurtarıcı bir çözüm olabilir. Daha geniş bir perspektifte, bu çalışma bilim insanları, ilaç endüstrisi ve kamu sağlığı kuruluşları için bir yol haritası sunuyor. Yapay zeka ve biyoteknolojinin birleşimi, sağlık hizmetlerinin herkesin için erişilebilir hale gelmesine yardımcı oluyor. 

Kaynak: Nature, Phys.org