Yerli nükleer reaktöre doğru: Türkiye’nin enerji bağımsızlığı için kritik sigorta

Türkiye, yerli nükleer reaktör hedefini belirledi. 2N Haber’e konuşan nükleer enerji mühendisi Murat Serdar Aygül’e göre, başarının anahtarı nitelikli insan gücünü heba etmeden, istikrarlı yatırımla küçük modüler reaktörlere odaklanmak. 

Türkiye, enerjide dışa bağımlılığını azaltmak ve teknolojik egemenlik kazanmak için yerli nükleer reaktör geliştirme yolunda önemli bir adım attı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın açıklamasıyla “Yerli Nükleer Reaktör Geliştirilmesi Çağrısı” başladı. Proje, nükleer enerjinin yanı sıra Türkiye’nin nükleer teknolojide kalıcı bir ekosistem oluşturma çabası olarak değerlendirildi. 

Bakan Mehmet Fatih Kacır, Yerli Nükleer Reaktör Geliştirilmesi Çağrısı’yla enerji güvenliğinin pekiştirilmesi, dışa bağımlılığın azaltılması ve net sıfır emisyon hedefine katkı sunulmasının amaçlandığını açıkladı.

Kacır’ın açıklamasına göre, proje için son başvurular 31 Aralık 2025’te alınacak. Proje, Türk sanayisinin yerli üretim yetkinlikleriyle, TENMAK, TÜBİTAK enstitüleri ile üniversitelerin katkısıyla hayata geçirilecek.

Nükleer enerji mühendisi Murat Serdar Aygül, Kacır’ın yerli nükleer reaktör çağrısını 2N Haber’e değerlendirdi. Aygül, küçük modüler reaktörlerin Türkiye için uygun olduğunu ve bu alanda kalıcı bir ekosistem oluşturmanın önemini vurguladı.

“Yerli reaktör stratejik özerkliği sağlar”

Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılık sorununa dikkat çeken Murat Serdar Aygül, son yıllarda Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarına ve hidrolik enerji santrallerine yatırım yaptığını söyledi. Yatırımlardaki amacın dışarıya olan enerji bağımlılığını azaltmak olduğunu belirten Aygül, “Yapılan bunca çabaya rağmen ne yazık ki hala yüzde 60 yüzde 70 civarında enerjide dışa bağımlıyız. Tabloya bu açıdan bakacak olursak, nükleer enerji kullanarak enerji üretmenin bizim açımızdan ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.” dedi. 

Nükleer enerji mühendisi Murat Serdar Aygül

Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne değinen Aygül, devreye alınmak üzere olduğunu fakat bu santralin yap-işlet-devret modeliyle çalışacağını hatırlattı. Aygül, bu konu hakkında şu ifadeleri kullandı:

“Birçok teknoloji malzemesi Rusya’da yapılıp buraya getirilmekte. Ayrıca belli bir periyotta Rusya tarafından işletilecek. Bu projede teknoloji transferinin sınırlı olacağını anlayabiliriz. Bu açıdan Sayın Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fatih Kacır’ın yapmış olduğu yerli nükleer reaktör geliştirme çağrısını önemli buluyorum. Çünkü bu nükleer enerjide dışa bağımlılığı azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda bizim teknoloji egemenliğimizi ve stratejik özerklik bakımından da bizi ayrı bir noktaya taşıyacaktır.”

Uzun vadede yerli nükleer reaktör programını “Türkiye’nin enerji bağımsızlığı için kritik bir sigorta” olarak niteleyen Aygül, “Kendi teknolojisine sahip ülkeler herhangi bir kriz yaşanması durumunda daha az etkilenir. Çünkü dışarıya bir bağımlılıkları yoktur” değerlendirmesinde bulundu. Aygül devamında da projenin sadece nükleer reaktör geliştirmek açısından önemli olmadığını, teknolojinin her alanında gelişime katkı sunacağını şu sözlerle belirtti.

“Nükleer teknoloji geliştirmek aynı zamanda malzeme bilimini, yazılımı, yapay zeka, kontrol sistemleri, ileri imalat gibi buna benzer birçok alanda domino etkisi yaparak ülkenin teknoloji kapasitesini artıracak. Bu nedenle nükleer güç sahibi ülkelere baktığımızda Amerika, Çin, Rusya, Güney Kore hepsinin uluslararası politikada ne kadar güçlü olduğunu görebiliriz.”

“Hedef küçük modüler reaktörler olmalı” 

Aygül, dünyada dördüncü nesil reaktörler üzerinde çalışıldığını ancak Türkiye için asıl hedefin “küçük modüler reaktörler” olması gerektiğini savundu:

“Daha kısa vadede daha uygulanabilir bir tip reaktör. Küçük modüler reaktörler, ticari reaktörlere göre elektrik üretim kapasitesi daha az olup fabrikada modüller şeklinde üretilip direkt sahaya taşınarak kurulabiliyor. Bu, inşaat süreleri kısalıyor, maliyetler azalıyor demek. Eğer ihtiyaç duyulursa kapasitesi sahada anında arttırılabiliyor.”

Türkiye’nin nükleer teknoloji geçmişi sınırlı

Aygül, Türkiye’nin nükleer teknoloji deneyiminin sınırlı olduğunu ancak savunma ve havacılık sanayinden edinilen tecrübelerin bu alana belli bir oranda aktarılabileceğini ifade etti. Ağır sanayi kapasitesine dair ise önemli bir eksiğe işaret etti: 

“Ağır sanayi kapasitemiz yani nükleer enerji santrallerinin ana parçaları, örnek verecek olursam, reaktör basınç kabı, buhar jeneratörü gibi çok büyük ve yüksek hassasiyetli parçaları üretebilme yeteneğimiz maalesef mevcut değil. Bu kabiliyetin kazanılması da belirli aşamalardan geçiyor tabii.”

Bu kabiliyetin kazanılması için nitelikli insan gücü yetiştirilmesini, istikrarlı yatırımların yapılmasını, uluslararası anlaşmalarla teknoloji transferi yoluna gidilmesini öneren Aygül, 2053 ve 2060’lı yılları hedefleyen bu uzun soluklu programda başarı için en önemli unsurun “istikrarlı bir şekilde yatırımların devam etmesi” olduğunu özellikle vurguladı. 

Nitelikli insan gücü yetiştirilmesinin de önemli olduğunun altını çizen Aygül, sözlerini şöyle tamamladı: 

“Türkiye’nin yetiştirdiği insan gücüne sistem içinde değer vermesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü insan gücü yetiştiriyoruz ama bunu sistem içinde değerlendirmediğimiz zaman, yatırımlarımızı eksik yaptığımız zaman bu insan gücünü heba etmiş oluyoruz ya da bu insan gücünü kendi ülkemizde tutamamış oluyoruz. Bu yüzden bence, Türkiye’nin en önemli ilk basamak noktası insan gücüne değer vermesi olmalı.”

Kaynak: 2N Haber