Yapay zeka ve dronlar savaşı yeniden tanımlıyor

Rusya-Ukrayna savaşında yapay zeka ve drone teknolojilerinin kritik bir rol üstlenmesi, hem stratejik üstünlük arayışını hem de savaşın geleceğine dair belirsizlikleri beraberinde getiriyor.

Geleneksel savaş anlayışı, teknolojinin hızlı yükselişiyle yerini dijitalleşmiş bir çatışma düzenine bırakıyor. 21. yüzyılın savaşları artık yalnızca askeri kuvvetlerin gücüyle değil, aynı zamanda yapay zeka ve insansız hava araçları (dronlar) gibi ileri teknolojilerle şekilleniyor. Rusya-Ukrayna savaşı, bu dönüşümün en belirgin örneği olarak karşımıza çıkıyor.

Ukrayna, milyonlarca saatlik drone görüntüsünü ve gelişmiş yapay zeka algoritmalarını kullanarak savaş alanını yeniden tanımlıyor. Bu teknolojik dönüşüm yalnızca stratejik bir avantaj sunmakla kalmıyor, aynı zamanda etik sorular, operasyonel zorluklar ve uluslararası güvenlik için ciddi riskler doğuruyor.

Ukraynalı iki asker, Ukrayna’nın Donetsk bölgesindeki cephe hattında bir drone ile.
26 Haziran 2024 (REUTERS)

Büyük veri ve yapay zekanın kullanımı

Rusya-Ukrayna savaşı, yapay zeka ve büyük veri kullanımının savaş stratejilerini nasıl dönüştürdüğünü gözler önüne seriyor. Reuters’ın haberine göre, Ukrayna 2022’den bu yana 2 milyon saatlik drone görüntüsü topladı. Bu veriler, OCHI adlı merkezi bir sistem aracılığıyla depolanarak yapay zeka modellerini eğitmek için kullanılıyor. 

OCHI’nin kurucusu Oleksandr Dmitriev, bu sistemin sağladığı verileri “yapay zeka için bir besin kaynağı” olarak tanımlıyor. Bu görüntüler, hedef tespiti, silah yörüngelerinin analizi ve düşman hareketlerinin tahmini gibi önemli taktiksel kararların alınmasını mümkün kılıyor.

Bununla birlikte, Ukrayna Savunma Bakanlığı tarafından geliştirilen Avengers gibi sistemler, haftada 12 binden fazla Rus askeri ekipmanını tespit etmek için yapay zeka araçlarını kullanıyor. Öte yandan Rusya da, yüksek hassasiyetli saldırılar gerçekleştiren Lancet dronları gibi teknolojilerle karşılık veriyor. Bu teknolojik rekabet, savaş alanında algoritmaların ve verilerin merkezi bir rol oynadığı yeni bir dönemi işaret ediyor.

Drone teknolojisi, savaş alanındaki taktiksel yaklaşımları radikal bir şekilde değiştiriyor. The New York Post’un haberine göre, Ukraynalı komutanlar, cephe hattındaki dronlardan gelen görüntüleri doğrudan kontrol merkezlerinden yönetiyor. Bu ticari bileşenlerle üretilmiş, nispeten küçük boyutlu dronlar, keşif ve saldırı görevlerinde kullanılıyor.

Swarmer şirketinin yapay zeka destekli insansız hava aracı,
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sırasında Ukrayna’nın Kiev bölgesinde uçuyor.
(27 Haziran 2024 (REUTERS)

Ayrıca dronların kullanımı savaşın da ötesine geçiyor. Deniz dronları stratejik bölgeleri devriye gezerken, insansız kara araçları yaralı askerlerin tahliyesini gerçekleştiriyor. Yapay zekanın entegrasyonu, bu dronların otonom bir şekilde çalışmasını sağlayarak operasyonel verimliliği artırıyor. Bu gelişmeler, geleneksel savaş yöntemlerinden teknoloji odaklı bir mücadele anlayışına geçişin en somut örneklerini oluşturuyor.

Yapay zeka ile veri işleme: İstihbarattan stratejiye

Yapay zekanın savaş alanındaki etkisi yalnızca dronlarla sınırlı değil. NATO Bilim ve Teknoloji Organizasyonu Sempozyumu’nda sunulan bir araştırmaya göre, yapay zeka, geniş veri setlerini analiz ederek düşman stratejilerini anlamada ve taktiksel içgörüler sunmada kritik bir rol oynuyor. Sosyal medya gönderileri, haber raporları ve savaş alanı görüntüleri gibi büyük veriler, yapay zeka algoritmaları tarafından analiz edilerek stratejik kararların alınmasına katkı sağlıyor.

Yapay zekayla duygu analizleri, kamuoyunun savaş algısını anlamada ve propaganda kampanyalarını tespit etmede önemli bir araç haline geliyor. Bu tür analizler, hem askeri stratejilerin hem de psikolojik savaş yöntemlerinin şekillenmesinde etkili oluyor.

Yapay zeka, düşmanın olası hareketlerini önceden tahmin etmek, mevcut kaynakları daha verimli kullanmak ve savaş alanından doğru bilgi sağlayarak durumu daha iyi anlamaya yardımcı olmak gibi hayati görevler üstleniyor. Bu durum, yapay zekanın savaşın her boyutunda ne kadar vazgeçilmez bir teknoloji haline geldiğini gösteriyor.

Vladimir Putin, Saint Petersburg’daki bir drone üretim tesisini ziyaret ediyor.
19 Eylül 2024 (REUTERS)

Etik ve operasyonel zorluklar

Yapay zeka ve dronların savaşta kullanımı önemli stratejik avantajlar sağlarken, ciddi etik ve operasyonel sorunları da beraberinde getiriyor. Otonom sistemlerin insan müdahalesi olmadan karar verebilmesi, yanlış hedeflerin vurulması gibi durumlarda sorumluluk tartışmalarını gündeme getiriyor. Bir dronun sivil bir hedefi yanlışlıkla vurması durumunda, bu hatanın sorumluluğunu kim üstlenecek?

Ek olarak, yapay zeka sistemlerinin eğitildiği veri setlerinin taraflı veya yanlış bilgi içermesi, bu sistemlerin karar alma süreçlerini etkiliyor. Bulgaristan Bilimler Akademisi’nin bir raporuna göre, yanlış bilgilere dayalı yapay zeka modelleri, sahadaki operasyonların güvenilirliğini tehlikeye atabiliyor.

Bu durum, teknolojik gelişmelerin kontrolsüz bir şekilde ilerlemesinin uluslararası güvenlik için ciddi riskler yaratabileceğini ortaya koyuyor. Teknolojik olarak gelişmiş ülkelerin yapay zeka sistemlerini daha önce benimsemesi, uluslararası güç dengesini yeniden şekillendirebilir ve yapay zeka silahlanma yarışını hızlandırabilir.

Ukrayna Mariupol’da, Ukrayna-Rusya çatışması sırasında yıkılan binaların yakınında yaşayanlar eşyalarını taşıyor.
10 Nisan 2022 (REUTERS)

Rusya-Ukrayna savaşı, yapay zeka ve dronların modern savaşta oynadığı dönüştürücü rolü gözler önüne seriyor. Bu teknolojiler, savaş alanında taktiksel avantajlar sunarken başka sorunları beraberinde getiriyor. 

Yapay zekanın sorumlu bir şekilde kullanımı, yalnızca savaşın değil, küresel güvenliğin de geleceği için kritik bir önem taşıyor.

Bu bağlamda, Rusya-Ukrayna savaşından çıkarılacak dersler, teknolojinin kontrolsüz kullanımının yaratabileceği tehlikeleri önlemek ve etik sorumluluk çerçevesinde hareket etmek için bir rehber niteliği taşıyor. Savaşın kuralları değişirken, bu değişimi doğru yönlendirmek her zamankinden daha önemli hale geliyor.

Kaynak: Reuters, The New York Post, NATO, Bulgaristan Bilimler Akademisi