Uzmanlar, yapay zekanın nükleer caydırıcılığı kökten sarsmasının kolay olmayacağını ancak yanlış algıların tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini söylüyor. Bu ihtimalin yarattığı endişeler, yeni bir silahlanma yarışını tetikleyebilir.
Uzmanlar, yapay zekanın nükleer caydırıcılığı kökten sarsmasının kolay olmayacağını ancak yanlış algıların tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini söylüyor. Bu ihtimalin yarattığı endişeler, yeni bir silahlanma yarışını tetikleyebilir.
Foreign Affairs’te yayımlanan analize göre yapay zeka (YZ) teknolojilerindeki hızlı ilerleme, uluslararası güvenlik dengesini derinden etkileyebilir. Ancak uzmanlar, bu teknolojinin nükleer caydırıcılığı tamamen ortadan kaldırmasının kolay olmayacağı görüşünde.
Soğuk Savaş’tan bu yana büyük güçler arasındaki nükleer denge, “karşılıklı imha garantisi” (mutual assured destruction) ilkesine dayanıyor. Bu ilke, iki tarafın da bir nükleer saldırıya karşı misilleme yapabilecek kapasitede olması sayesinde korunuyor. Bu dengenin bozulabilmesi için bir devletin, rakibinin tüm nükleer cephaneliğini ilk saldırıda imha etmesi ve ikinci vuruş kabiliyetini yok etmesi gerekiyor.
Teorik olarak YZ, hareketli füze rampalarının veya balistik füze denizaltılarının yerini tespit etmeyi kolaylaştırabilir. Gelişmiş veri analizleri, uydu görüntüleri, sinyal istihbaratı ve sensör verileri bir araya getirilerek bu hedefler izlenebilir. Ayrıca YZ, komuta-kontrol sistemlerini hedef alarak emir iletim zincirini bozabilir ya da füze savunmalarını geliştirerek karşı tarafın misilleme ihtimalini azaltabilir.
Buna rağmen makaleye göre bunların tümünü eksiksiz başarmak hem teknik hem fiziksel olarak son derece güç. Okyanusların “tam şeffaf” hale gelmesi hala düşük bir ihtimal olarak görülüyor. Denizaltılar, akustik gürültü ve çevresel koşullar nedeniyle tespit edilmesi en zor platformlar arasında. Karada ise mobil sistemler kamuflaj, aldatma ve elektronik karıştırma yöntemleriyle izlenmeyi zorlaştırabilir.
Buna rağmen asıl risk, teknolojinin kendisinden çok algısından kaynaklanabilir. Devletler, rakiplerinin YZ sayesinde avantaj elde ettiğini düşünerek daha fazla nükleer başlık üretebilir, silahlarını daha hızlı hareket eden platformlara dağıtabilir veya komuta zincirini kısaltarak yanlış alarm riskini artırabilir. Böyle adımlar, özellikle nükleer tecrübesi sınırlı ülkelerde tehlikeli tırmanmalara yol açabilir.
Analizde, ABD ve diğer nükleer güçlere şu tavsiyelerde bulunuluyor: YZ ile nükleer güvenlik arasındaki kesişim noktaları dikkatle izlenmeli, siber güvenlik açıkları tespit edilmeli, YZ ve nükleer uzmanlar arasında sürekli diyalog sağlanmalı. Ayrıca, silah kontrolü ve diplomasi yoluyla yanlış hesaplama riskleri azaltılmalı.
Kaynak: Foreign Affairs