Yanlış ölçüm, büyük tehdit: Bilimsel hatalar krize neden oluyor

Eksik veya hatalı ölçümler finansal çöküşlerden sağlık krizlerine kadar insanlığı tehdit ederken yeni bir makale, ölçüm okuryazarlığına dikkat çekiyor.

City College of New York’un Grove Mühendislik Fakültesi’nde yardımcı doçent ve CUNY Uzaktan Algılama Dünya Sistemleri (CREST) Enstitüsü’nde araştırmacı Arthur Paul Pedersen, bilimsel söylemde ölçüm konusunu ele alan kritik bir makaleye imza attı. Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlanan makale, çağdaş bilimsel söylemde ölçüm okuryazarlığındaki eksikliklerin tehlikeli sonuçlarına dikkat çekerek, bu alanda geniş çaplı ve sistematik reformlar yapılması çağrısında bulunuyor.  

Arthur Paul Pedersen (Research Gate)

Makale, ölçüm okuryazarlığının bilimsel çalışmaların yürütülmesi açısından hayati öneme sahip olduğunu vurguluyor. Çıkarım yapma, deney tasarımı, doğrulama ve hata analizi gibi süreçlerde kritik bir rol oynayan ölçüm okuryazarlığı, bilimsel ve kamu politikalarına ilişkin kararların alınmasında da temel oluşturuyor. Çalışmada, bu eksikliğin bilimde tekrar üretilebilirlik (reproducibility) ve kuram krizleri gibi sorunlarla birlikte araştırma fonlarının tahsis edilmesi, kamu sağlığı ve ekonomi politikaları gibi alanlarda ciddi etkileri olduğu belirtiliyor. 

Ölçüm okuryazarlığı, ölçüm kavramlarını anlama, ölçüm araçlarını doğru kullanma ve elde edilen verileri bilimsel yöntemlerle yorumlama yeteneği olarak tanımlanabilir. Bu, bilimsel araştırmalardan günlük yaşamda verilen kararlara kadar geniş bir alanda kritik bir rol oynuyor.  

Örneğin, hava sıcaklığını ölçmek için bir termometre kullanıldığında, ölçüm okuryazarlığına sahip bir kişi, termometrenin doğruluk derecesini, ölçümün nasıl yapıldığını ve sıcaklık verilerinin nasıl yorumlanması gerektiğini biliyor. Benzer şekilde, ekonomi alanında bir ülkenin enflasyon oranı hesaplanırken, kullanılan ölçüm yöntemlerinin doğruluğu ve anlamı konusunda bilgi sahibi olmak, ekonomik kararların sağlıklı alınmasını sağlıyor.  

Tarih boyunca ölçüm hatalarının büyük etkileri olduğu biliniyor. Örneğin, 2008 küresel finans krizinde, risk ölçüm araçlarındaki eksiklikler ve yanlış yorumlamalar, piyasalarda büyük çöküşlere yol açtı. Benzer şekilde, Amerikan öjeni hareketinde, insan zekasını ölçmeye yönelik yetersiz ve önyargılı testlerin sonuçları, bilim dışı sosyal politikaların oluşturulmasına neden oldu.  

Ölçüm okuryazarlığı kavramını ilk ortaya atan belirli bir kişi veya tarih kesin olarak bilinmemekle birlikte, modern anlamda bilim felsefesi, istatistik ve ölçüm teorisi ile ilgilenen akademisyenler tarafından 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren tartışılmaya başlandı. Bu alanda önemli katkılar sunan isimler arasında bilim felsefecileri, istatistikçiler ve ölçüm bilimcileri yer alıyor. Günümüzde, özellikle bilimsel araştırmalarda güvenilir ve geçerli ölçüm tekniklerinin kullanılması gerektiğine dair tartışmalar, ölçüm okuryazarlığının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Pedersen CCNY bültenine verdiği demeçte “Amerikan öjeni hareketinden 2008 finans krizine kadar tarih, ölçüm okuryazarlığındaki eksikliklerin bilim dünyası ve günlük yaşam üzerindeki olumsuz etkilerini gözler önüne seriyor,” diyerek, makalenin tüm bilim insanları ve kamuoyu için anlaşılır bir dille yazıldığını belirtiyor.  

Pedersen, ölçüm okuryazarlığının güçlendirilmesiyle bilimsel söylemdeki krizlerin aşılabileceğini ve daha etkili bilimsel iletişimin sağlanabileceğini ifade ediyor. Ayrıca, ölçüm okuryazarlığının bilim insanlarını, politika yapıcılar ve kamuoyu için daha güvenilir bilgi elçileri haline getirdiğinin altını çiziyor.  

Kaynak: CCNY