Rus gazının Ukrayna üzerinden Avrupa’ya sevkiyatının kesilmesi, kıtanın enerji haritasını yeniden şekillendiriyor. Türkiye’nin transit merkezi olarak rolü artarken, Avrupa Birliği alternatif kaynaklara yöneliyor.
Rus gazının Ukrayna üzerinden Avrupa’ya sevkiyatının kesilmesi, kıtanın enerji haritasını yeniden şekillendiriyor. Türkiye’nin transit merkezi olarak rolü artarken, Avrupa Birliği alternatif kaynaklara yöneliyor.
Ukrayna, 1 Ocak 2025 itibarıyla Rusya’nın doğal gazını Avrupa’ya taşıyan boru hattı anlaşmasını yenilemeyi reddetti. Bu karar, Avrupa’nın enerji güvenliğinde 50 yılı aşkın süredir devam eden bir dönemi sona erdirdi.
Rusya merkezli devlet enerji şirketi Gazprom, sevkiyatın durdurulduğunu ve Ukrayna üzerinden doğal gaz tedarik etme fırsatından mahrum bırakıldıklarını açıkladı. Ukrayna Enerji Bakanı German Galushchenko, “Rus gazının geçişini durdurduk. Bu tarihi bir olay. Rusya pazarlarını kaybediyor, mali kayıplar yaşayacak” açıklamasını yaptı.
Ukrayna’nın bu adımı, savaş ve siyasi gerilimler nedeniyle alınmış stratejik bir karar olarak öne çıkıyor. Rusya’nın enerji gelirleri, uzun yıllardır Avrupa’ya yapılan doğal gaz satışına dayanıyor. Bu nedenle, boru hatlarının kapatılması Rusya için ekonomik açıdan ciddi sonuçlar doğuruyor.
Öte yandan Ukrayna’nın kararı, yalnızca Rusya’nın ekonomik kayıplarını artırmakla kalmıyor, aynı zamanda Avrupa’nın enerji denkleminde yeni zorlukları da beraberinde getiriyor.
Rusya’nın Avrupa’daki enerji hakimiyeti çöküyor
Rusya, 2022’de Ukrayna savaşı öncesinde Avrupa Birliği’nin (AB) doğal gaz ihtiyacının yüzde 40’ını karşılıyordu. İlerleyen yıllarda savaş, yaptırımlar ve alternatif tedarik arayışları, Rusya’nın Avrupa pazarındaki payını yüzde 8’e kadar düşürdü. Avrupa’nın Rusya’ya enerji bağımlılığı, özellikle doğalgaz temini açısından bir güvenlik riski olarak görülüyordu. Bu yüzden, 2022’den itibaren AB, enerji kaynaklarını çeşitlendirmek için kapsamlı bir strateji geliştirdi.
The Economic Times’ın analizine göre, 2018’de 201 milyar metreküplük rekor gaz sevkiyatı yapan Rusya, 2023’te bu miktarı 15 milyar metreküpe kadar düşürdü. Bu dramatik düşüş, Avrupa’nın Rusya’ya olan bağımlılığını azaltma çabalarının bir sonucuydu ancak Rusya için, bu kayıp milyarlarca dolar gelir anlamına geliyordu.
Rusya, Avrupa’ya doğal gaz ihracatında çeşitli boru hatları kullanıyordu. Savaş nedeniyle bu hatların büyük bir kısmı devre dışı kaldı. Bunlar arasında en dikkat çekenleri Kuzey Akım (Nord Stream) 1 ve 2, Yamal-Avrupa ve Ukrayna üzerinden geçen boru hatları oldu.
Kuzey Akım 1 ve 2, Baltık Denizi’nin altından geçerek Rusya’dan Almanya’ya doğrudan gaz taşıyan kritik boru hatlarıydı. 2022 yılında Kuzey Akım 1, Rusya-Ukrayna savaşının ardından Avrupa Birliği’nin Rus gazına bağımlılığı azaltma politikası doğrultusunda kapatıldı. Kuzey Akım 2 ise inşa edilmiş olmasına rağmen Almanya tarafından faaliyete geçirilmedi. 2022’de bu boru hatlarına yapılan sabotaj saldırılarıyla ciddi fiziksel hasarlar meydana geldi ve her iki hat da şu anda kullanılamaz halde.
Bir diğer önemli boru hattı olan Yamal-Avrupa, Rusya’dan Belarus ve Polonya üzerinden Almanya’ya gaz taşıyordu. 2021’in sonlarında Rusya ile Polonya arasındaki diplomatik krizler ve Polonya’nın 2022’de Gazprom ile gaz anlaşmasını iptal etmesi nedeniyle bu hat da işlevsiz hale geldi. Polonya, hattın kapatılmasını Rus gazına olan bağımlılığı azaltma stratejisinin bir parçası olarak gerçekleştirdi.
Rus gazını Avrupa’ya ulaştıran en eski rotalardan biri olan Ukrayna üzerinden geçen boru hatları da 2025 itibarıyla tamamen durduruldu. Ukrayna, Rusya’nın saldırgan politikalarına karşılık olarak Gazprom ile transit anlaşmasını yenilemeyi reddetti. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, bu hamlenin Moskova’nın Avrupa üzerindeki enerji etkisini sona erdirmenin bir parçası olduğunu ifade etti. Bu hattın devre dışı kalmasıyla Rusya, Avrupa’ya yıllık 15 milyar metreküp gaz taşıma kapasitesini kaybetti.
Avrupa’nın alternatif tedarik stratejileri
Avrupa, Rus gazına olan bağımlılığını azaltmak için LNG ve alternatif boru hattı kaynaklarına yöneldi. Al Jazeera’ya göre, Katar ve ABD’den ithal edilen LNG, Norveç’ten gelen boru hattı gazıyla birlikte Avrupa’nın enerji portföyünde önemli yer tutuyor. LNG, sıvılaştırılmış doğal gaz anlamına geliyor ve boru hatlarından bağımsız olarak taşınabiliyor. Bu özellik, LNG’nin enerji tedarikinde daha esnek bir seçenek olmasını sağlıyor.
Avrupa Komisyonu Sözcüsü Anna-Kaisa Itkonen, “Avrupa’nın gaz altyapısı, Orta ve Doğu Avrupa’ya Rus dışı kaynaklardan gaz sağlamak için yeterince esnek. Bu altyapı, 2022’den bu yana önemli ölçüde yeni LNG ithalat kapasiteleriyle güçlendirildi,” açıklamasını yaptı.
Slovakya’nın büyük enerji tedarikçisi SPP, geçişe hazırlıklı olduklarını ve müşterilerine alternatif rotalarla, özellikle Almanya ve Macaristan üzerinden gaz tedarik edeceklerini açıkladı. Öte yandan şirket, bu geçişin ek transit maliyetleri yaratacağını belirtti. Bu, gazın farklı rotalardan taşınması nedeniyle ortaya yeni masrafların çıkacağına ve tüketicilerin enerjiye daha yüksek ücretler ödeyeceğine işaret etti. Avusturya enerji düzenleyicisi E-Control ise Slovakya’nın gazı Macaristan, Avusturya, Çekya ve Polonya’dan alabileceğini ifade etti.
Moldova’da ise enerji firması Energocom, enerji ihtiyacının yüzde 38’ini yerel üretimle, yüzde 10’unu yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlayabileceklerini açıkladı. Firma, kalan yüzde 62’lik ihtiyacın komşu ülke Romanya’dan karşılanacağını belirtti.
Türkiye yeni enerji merkezi mi olacak?
Rus gazının Avrupa’ya ulaşmasını sağlayan Kuzey Akım, Yamal-Avrupa ve Ukrayna üzerinden geçen boru hatlarının kapanması, Türkiye’nin enerji denklemindeki stratejik önemini artırdı. Avrupa’nın enerji tedarikinde yeni yollar aradığı bu dönemde, Türkiye yalnızca bir transit ülke olarak değil, bölgesel bir enerji merkezi olma potansiyeliyle de öne çıkıyor. Anadolu Ajansı’na konuşan Erste Investment Petrol ve Gaz Analisti Tamas Pletser, “Türk piyasası, Rus gaz ithalatı için ana transit güzergahlarının kapanması nedeniyle daha da önemli bir çıkış noktası haline geliyor,” dedi.
Bu bağlamda, TürkAkım boru hattı, kritik bir rol oynuyor. Yıllık 31,5 milyar metreküplük kapasiteye sahip olan TürkAkım, şu anda Rusya’dan gelen gazın Avrupa’ya ulaştırılmasında neredeyse tek seçenek konumunda.
Türkiye’nin önemi yalnızca Rus gazıyla sınırlı değil. Ülke, Azerbaycan’dan gelen TANAP ve İran’dan gelen boru hatları gibi alternatif kaynaklardan da Avrupa’ya gaz taşıyabilecek bir altyapıya sahip. Bu durum, Türkiye’nin enerji çeşitliliği sağlama potansiyelini artırırken, bölgesel enerji dinamiklerinde de belirleyici bir rol üstlenmesini sağlıyor.
Türkiye’nin enerji alanındaki önemini artıran bir diğer faktör ise LNG yatırımları. Anadolu Ajansı verilerine göre, BOTAŞ’ın Shell, ExxonMobil ve TotalEnergies gibi şirketlerle imzaladığı uzun vadeli LNG anlaşmaları, Türkiye’nin sıvılaştırılmış gaz tedarik kapasitesini önemli ölçüde artırdı. Bu anlaşmalar sayesinde Türkiye, hem kendi enerji ihtiyacını karşılamada hem de Avrupa pazarına gaz tedarik etmede önemli bir konuma ulaşıyor. Türkiye’nin LNG altyapısının güçlenmesi, ülkeyi enerji piyasalarında daha esnek ve güvenilir bir aktör haline getiriyor.
Enerji piyasasında değişim
Ukrayna’nın, vazgeçtiği transit gelirlerinden yıllık yaklaşık 1 milyar dolar kaybetmesi bekleniyor. Bu kaybı telafi etmek için, iç tüketicilere yönelik gaz tarifelerinde artış planlıyor. Reuters ve The Economic Times’ın verilerine göre ise, Gazprom’un kesintiler nedeniyle yıllık yaklaşık 5 milyar dolar gelir kaybı yaşaması bekleniyor. Ekonomik kayıplar, sadece enerji sektörünü değil, aynı zamanda bu gelirlere bağlı olan diğer sektörleri de etkileme potansiyeli taşıyor.
Enerji piyasasında yaşanan bu köklü değişim enerji güvenliği, ekonomik etkiler ve politik dengeler açısından uzun vadeli sonuçlar doğuracak gibi görünüyor. Avrupa’nın enerji haritası yeniden şekillenirken, Türkiye ve AB arasındaki enerji işbirliği de kritik bir önem taşıyor.
Kaynak: Reuters, Anadolu Ajansı, Al Jazeera, The Economic Times