Trump’tan tarihi Altın Kubbe hamlesi

ABD’yi koruyacak Altın Kubbe, ABD Başkanı Donald Trump tarafından resmi olarak tanıtıldı. Füze savunma sisteminin teknolojik özellikleri dikkat çekiyor.

ABD Başkanı Donald Trump, 20 Mayıs 2025’te Washington’da yaptığı açıklamayla ABD’nin yeni nesil füze savunma mimarisi “Altın Kubbe” (Golden Dome) projesini resmen tanıttı. 

Oval Ofis’te basına konuşan Trump, uzun süredir üzerinde çalışılan sistemin detaylarını paylaştı. Trump, Altın Kubbe’nin kara, deniz ve uzaya yerleştirilmiş önleyici teknolojileri içeren, bugüne kadarki en gelişmiş savunma ağı olacağını vurgulayarak, “Altın Kubbe’yi resmen duyurmaktan memnuniyet duyuyorum. Uzaya yerleştirilmiş önleyiciler de dahil olmak üzere yeni nesil teknolojileri kara, deniz ve uzayda konuşlandıracak son teknoloji ürünü bir sistem olacak” dedi. 

Yaklaşık 175 milyar dolar maliyetle hayata geçirilecek projenin, Trump’ın görev süresi bitmeden, yani önümüzdeki 3 yıl içinde işletime alınması planlanıyor. Trump ayrıca “Altın Kubbe tamamen inşa edildiğinde, dünyanın herhangi bir yerinden hatta uzaydan bile fırlatılan füzeleri önleme kapasitesine sahip olacak. Bugüne kadar inşa edilmiş en iyi sisteme sahip olacağız” diyerek sistemin iddialı hedefini paylaştı. 

İsrail’in “Demir Kubbe” sisteminin geliştirilmesine ABD’nin destek verdiğini hatırlatan Trump,  Altın Kubbe ile hipersonik füzeler, balistik füzeler ve gelişmiş seyir füzeleri gibi tüm tehditlerin havada imha edileceğini söyledi.

Altın Kubbe’nin özellikleri ve küresel savunmaya etkisi

Trump’ın “tarihi bir hamle” olarak nitelediği “Altın Kubbe” projesi, ABD topraklarını her türlü füze saldırısına karşı koruyacak çok katmanlı, entegre ve uzay destekli bir savunma mimarisi oluşturmayı hedefliyor.

Proje, Ronald Reagan’ın 1980’lerdeki Stratejik Savunma Girişimi (SDI) vizyonundan ilham alıyor. Trump, Reagan döneminde teknolojik kısıtlar nedeniyle gerçekleştirilemeyen bu konseptin artık mümkün hale geldiğini belirterek “O zaman bu teknoloji yoktu. Şimdi biz bunu gerçekleştirecek kapasitedeyiz” ifadelerini kullandı.

Altın Kubbe’nin teknik mimarisi, yüzlerce uydudan oluşan bir erken uyarı ve izleme ağı ile bunlara entegre kara ve deniz konuşlu önleme sistemlerini içeriyor. Uzaya yerleştirilecek sensör uydular, düşman füzelerini fırlatılır fırlatılmaz tespit edip takip edecek. Eş zamanlı olarak, yörüngede konumlanacak önleyici uydu filoları ve yeryüzündeki önleme sistemleri tehdidi daha yükselme aşamasındayken imha etmeye çalışacak. Bu mimari, balistik füzeler, hipersonik füzeler, seyir füzeleri ve İHA’lar dahil tüm kategorilerdeki tehditlere karşı gerçek zamanlı müdahaleyi amaçlıyor. Altın Kubbe’nin radarlar ve yapay zekâ destekli komuta-kontrol altyapısıyla çalışarak hedeflerin seyrini anbean izleyeceği ve gerekirse atmosfer içinde veya dışında imha edebileceği belirtiliyor. 

Trump, sistemin sadece savunma açısından değil, teknolojik, endüstriyel ve ekonomik açıdan da ABD için büyük kazanım olacağını vurguladı. Projenin ilk aşamada 25 milyar dolarlık bir bütçeyle başlatılacağını, toplam maliyetinin yıllar içinde 175 milyar dolara ulaşacağını duyurdu. Altın Kubbe fonlaması, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’nde onaylanan “Kubbe Yasası” ile güvence altına alındı. Trump, sistemin tüm bileşenlerinin ABD’de üretileceğini ve bu sayede savunma sanayii ile teknoloji sektöründe istihdam ve inovasyonu tetikleyeceğini söyledi. 

Proje yönetimine, ABD Uzay Kuvvetleri’nin kıdemli generallerinden Michael Guetlein getirildi. SpaceX (Elon Musk), Palantir ve Anduril gibi özel sektör firmalarının da proje tedarikinde önemli rol üstlenmesi bekleniyor.

Altın Kubbe projesi ABD’nin füze savunma yeteneğini ulusal boyuttan müttefikleri kapsayacak şekilde küresel boyuta taşıyabilir. Trump, Kanada’nın da projeye katılmak istediğini ve bu konuda görüşmelere başlanacağını açıkladı. Kanada gibi bir NATO müttefikinin sistemde yer alması, ileride diğer müttefik ülkelerin de bu ağa entegre olmasının önünü açabilir. Bu sayede ABD’nin füze kalkanı, kolektif bir savunma şemsiyesi haline gelerek tüm Kuzey Amerika ve müttefik bölgeleri kapsayabilecek. 

Altın Kubbe’ye neden ihtiyaç duyuldu? 

Ocak 2025’te bir başkanlık kararnamesiyle çalışmalarına başlanan proje, mevcut füze tehditlerinin çeşitlenmesi ve hız kazanması nedeniyle ABD tarafından acil ihtiyaç listesine alınmıştı.

Son yıllarda hipersonik füze teknolojilerindeki gelişmeler, geleneksel hava savunma sistemlerini zorlayan yeni bir meydan okuma ortaya çıkardı. Örneğin, İran’ın geliştirdiğini açıkladığı “Fettah” adlı hipersonik füze, aşırı yüksek hız ve manevra kabiliyeti sayesinde mevcut savunma ağlarını “neredeyse etkisiz” bırakabilecek bir tehdit olarak görülüyor.

Askeri analistlere göre hipersonik füzelerin uçuş sırasında yön ve irtifa değiştirebilme özelliği, onları mevcut füze kalkanlarına karşı neredeyse dokunulmaz hale getiriyor. Benzer şekilde, balistik füzelerin hem sayıca artması hem de daha uzun menzilli ve hızlı hale gelmesi, klasik savunma sistemlerinin kapsama alanını zorluyor. 

ABD’nin hali hazırda farklı katmanlarda füze savunma unsurları olsa da (örneğin Patriot, THAAD ve GMD sistemleri), bu sistemler sınırlı sayıda füzeye karşı sınırlı coğrafi koruma sağlayabiliyor. Özellikle aynı anda çok sayıda füzenin fırlatılması durumunda mevcut sistemlerin yetersiz kalabileceği değerlendiriliyor. 

Altın Kubbe’nin gerekliliğini ortaya koyan bir diğer husus, uzay tabanlı tehditlerin yükselişiydi. Önümüzdeki dönemde uzaydan fırlatılabilecek silah sistemlerine (uydu silahları, kinetik bombardıman araçları vb.) karşı da bir savunma katmanı oluşturmak stratejik önem kazandı. 

Trump, geçmişte bazı başkanların böyle kapsamlı bir savunma mimarisi kurmak istediğini ancak teknolojinin yeterli olmadığını belirtirken, günümüzde yapay zekâ, uydu teknolojileri ve lazer silahlarındaki atılımların bu vizyonu gerçekleştirmeye imkân tanıdığını ifade etti. Altın Kubbe’nin planlarında yönlendirilmiş enerji (lazer) silahları da önemli yer tutuyor; lazer sistemleriyle düşük maliyetli ve anında tepki verebilen bir savunma katmanı eklenmesi hedefleniyor.

Kaynak: AA, Reuters, Lockheed Martin, The Guardian, Fox News