Özel haber: Silikon Vadisi’nden girişimci ve yazar Steve Hoffman, yapay zekanın risklerini, fırsatlarını ve insan yaşamına etkilerini etik boyutlarıyla ele aldı.
Özel haber: Silikon Vadisi’nden girişimci ve yazar Steve Hoffman, yapay zekanın risklerini, fırsatlarını ve insan yaşamına etkilerini etik boyutlarıyla ele aldı.
Teknoloji dünyasının heyecanla beklediği etkinliklerden biri olan Take Off İstanbul 2024, bu yıl da sektörün önemli isimlerini bir araya getirdi. İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte, yalnızca yeni fikirler ve girişimler değil, aynı zamanda toplumları derinden etkileyen meseleler de masaya yatırıldı. Etkinliğin dikkat çeken konuşmacılarından biri, Silikon Vadisi’nden Founder Space başkanı ve teknoloji yazarı Steve Hoffman oldu.
“Kaptan Huff” olarak tanınan Hoffman, yalnızca girişimcilik vizyonunu değil, aynı zamanda yapay zekanın geleceğini, bu teknolojinin vaatlerini ve risklerini anlattığı bir konuşma gerçekleştirdi. Hoffman konuşmasında, yapay zekanın etik bir mesele olduğuna değindi. Gelecekte belirleyici olanın, yapay zekanın kendisi değil insanın onu nasıl kullandığı olacağını vurguladı.
İyi bir yapay zeka nedir?
Hoffman’ın konuşmasına yapay zekanın ne anlama geldiğine dair temel bir soruyla başladı: “İyi bir yapay zeka nedir?”
Bu basit gibi görünen sorunun, aslında oldukça karmaşık bir cevabı olduğunu belirten Hoffman, “ABD’de iyi yapay zekanın ne olduğu konusunda bir tanımımız olabilir. Ancak Türkiye’de, Suudi Arabistan’da veya Çin’de bu tanım tamamen farklı olabilir. Her kültür, her din ve her toplumun bu soruya farklı bir cevabı vardır.” dedi.
Hoffman, bu farkların yalnızca kültürel değil, aynı zamanda etik bir boyuta da sahip olduğunu vurguladı. Alzheimer hastaları için geliştirilen yapay zeka destekli robotları ele alan Hoffman “Bu cihazlar, Alzheimer hastalarının kendini daha iyi hissetmesini sağlıyor. Ancak MIT Profesörü Sherry Turkle, bu cihazların kötü bir yapay zeka örneği olduğunu düşünüyor. Çünkü bu cihazlar, insanları kandırıyor ve bir insanla temas kuruyormuş hissi yaratıyor. Ben ise bunun iyi bir yapay zeka olduğuna inanıyorum. Çünkü eğer bu cihazlar hastaların hayatını daha iyi hale getiriyorsa, bu kötü bir şey olamaz.” diyerek, bu konuda farklı bakış açılarına dikkat çekti.
Hoffman bir yapay zekanın iyi veya kötü olmasından ziyade insanın onu nasıl kullandığının daha önemli olduğunu vurguladı:
“Örneğin, PIM Eyes adlı bir girişim var. Bir uygulama geliştirdiler. Telefonunuzu herhangi bir kişiye tuttuğunuzda, yüzlerini tanıyıp çevrimiçi verilerle eşleştirebiliyor. Bu, o kişiyle ilgili işlerini, nerede yaşadığını, nerede çalıştığını ve birçok bilgiyi size söyleyebilir. Bu iyi bir yapay zeka mı? Yoksa kötü mü? Nasıl kullandığımıza bağlı.”
Şimdiye kadarki en iyi öğretmen
Yapay zekanın eğitim alanında yaratacağı devrimi de tartışmaya açan Hoffman yapay zekanın geleneksel eğitim sistemindeki birçok soruna çözüm sunabileceğini söyledi:
“Yapay zekanın sınıflarımıza girdiğinde büyük bir etkisi olacak. Şimdiye kadar gördüğümüz en güçlü öğretmen haline gelecek. Yapay zekanın gücü, bireylerle birebir öğrenme sağlayabilmesinde yatıyor. Şu anda grup derslerimiz var, ancak hepimiz biliyoruz ki öğrenciler aynı değil. Bazıları çok hızlı öğrenirken, diğerleri daha yavaş öğreniyor. Kimisi öğrenme güçlüğü çekiyor, kimisi ise belirli konulara ilgi duyuyor. Yapay zeka, tüm bu sorunları ele alabilir.”
Hoffman, bu teknolojinin yalnızca bilgi aktarımıyla sınırlı kalmayacağını, aynı zamanda öğrencilerin öğrenme alışkanlıklarını ve düşünme biçimlerini de şekillendireceğini belirtti: “Yapay zeka, gelecek neslin düşünme biçimini şekillendirecek çünkü çocuklarımız yapay zeka öğretmenleriyle vakit geçirecek” dedi.
Öte yandan bu teknolojinin sınırsız bir şekilde kullanılmaması gerektiğini savunan Hoffman, dikkatli bir planlama ve denetimin yapay zekanın tehlikelerini önlemede kritik olduğunu ifade etti.
Yapay zeka hata yaparsa ne olacak?
Hoffman, konuşmasının devamından yapay zekanın en büyük gücünün veri toplama kapasitesi olduğunu belirtti. Bunun bireyler üzerindeki etkisinin ne kadar tehlikeli olabileceğini ortaya koydu. Yapay zekanın artık kullanıcıların tercihlerini, davranışlarını ve hatta gelecekteki adımlarını tahmin edebilecek bir güce ulaştığını belirtti:“Yapay zeka sizi sizden daha iyi tanıyor. Elinde ne kadar veri varsa, hareketlerinizi o kadar doğru tahmin edebilir. Yapay zeka bir gün, telefonlarımızdan topladığı verilerle hangi restoranda yemek yiyeceğimizi, hangi filmi izleyeceğimizi, hatta bir sonraki işimizin ne olacağını bizden önce tahmin edebilecek. Bu gücü düşünün; hem çok yararlı hem de çok tehlikeli olabilir.”
Hoffman, yapay zekanın kullanım alanları genişledikçe ortaya çıkan etik sorunlara dikkat çekti: “Şu anda bir mağazada kameralar aracılığıyla insanları izleyip bir şey çalıp çalmayacaklarını tahmin edebilen yapay zeka geliştirdiler. Sadece vücut hareketlerine, göz hareketlerine bakarak bu tahmini yapabiliyor. Bu iyi mi? Eğer mağaza sahibiyseniz, bunun iyi olduğunu düşünebilirsiniz. İnsanların bir şey çalmasını önlemek istersiniz.”
Tam bu noktada bu tür sistemlerin hata yapma riskinin de olduğunu belirten Hoffman, şu çarpıcı uyarıyı yaptı: “Ya yapay zeka hata yaparsa? Ve biliyoruz ki yapay zeka mükemmel değil, hata yapar. Her mağazaya girdiğinizde, sadece nasıl yürüdüğünüz, hareket ettiğiniz veya göründüğünüz için sizi bir şey çalacakmış gibi tahmin ederse ne olur? Bu hayatınızı cehenneme çevirebilir. Bir mağazaya giremezsiniz, çünkü mağaza sahibi “Git buradan, seni istemiyoruz” diyebilir. Bu yapay zekayı kullanmalı mıyız?”
Hoffman, yapay zekanın adalet sistemi içinde kullanılmaya başlanmasının beraberinde getirdiği riskleri de ele aldı. ABD’de suçluların tekrar suç işleyip işlemeyeceğini tahmin etmek için yapay zeka kullanan mahkemelerden bahsetti: “Yapay zekaya soruyorlar: ‘Bu suçlu hapisten çıkarılmalı mı?’ Eğer bir katilse ve yapay zeka ‘Onu içeride tutun, birini öldürebilir’ diyorsa, bu iyi görünüyor. Yapay zeka her zaman doğru olmasa bile çoğu zaman doğruysa, bir şans almak istemeyiz. Ama ya suçluysanız ve biliyorsunuz ki bir daha asla suç işlemeyeceksiniz, ancak yapay zeka sizin tekrar suç işleyeceğinizi düşünüyorsa? Hapisten asla çıkamayabilirsiniz. Bu, girdiğimiz gelecektir.”
Bu durumun bireysel özgürlükleri nasıl etkileyebileceğine dair endişelerini dile getiren Hoffman, yapay zekanın adalet sistemindeki rolünün dikkatlice incelenmesi gerektiğini vurguladı.
Yapay zeka bizi tanıyor ve şekillendiriyor
Hoffman, yapay zekanın bireylerin psikolojik ve duygusal durumlarını analiz etme kapasitesine de dikkat çekti: “O kadar güçlü bir yapay zeka geliştirdiler ki, sadece göz hareketlerinizi analiz ederek kişiliğinizi anlayabiliyor. Sizin nevrotik mi, sakin mi olduğunuzu, göz hareketlerinizden bilebiliyor. Ayrıca yüz ifadelerinizden duygularınızı tespit edebiliyor; öfkelisiniz, mutlusunuz ya da üzgünsünüz.”
Bu teknolojilerin günlük yaşamda yaygınlaşmasıyla yapay zekanın, insanların kararlarını yönlendiren bir araç haline geleceğini belirten Hoffman, “Yeni yapay zeka ajanları o kadar güçlü hale geliyor ki, önemli kararlarımızı yapay zekaya danışacağız. İşimi bırakmalı mıyım? Daha iyi bir iş var mı? Yapay zekaya soracağım. Zam istemeli miyim? Kiminle evlenmeliyim? Belki de yapay zekaya soracağım. Daha fazla kararımızı yapay zekaya devredeceğiz. Neden? Çünkü çok güçlü. Çünkü geleceği tahmin etmekte o kadar iyi olacak.” dedi.
Hiçbir zaman insan gibi hissedemeyecek
Hoffman, yapay zeka ile insanların duygusal ilişkiler kurmasının gelecekte daha da yaygın hale geleceğini belirtti: “Hepimiz, insanların telefonlarında yapay zeka ile sohbet ettiklerini biliyoruz. İnsanlar yapay zekayla ilişkiler kuruyorlar. Yapay zekanın onları sevdiğini, onlara değer verdiğini hissediyorlar.” dedi.
Yapay zeka ile sohbet eden yalnız bireylerin bu etkileşimden fayda sağlayabileceğini belirten Hoffman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer yalnız bir insansanız, yapay zekayla sohbet etmek, onun sizi önemsediğini hissetmek çok iyi hissettirebilir. Ama bu aynı zamanda çok tehlikelidir.”
Hoffman, bu tehlikeyi vurgulamak için geçtiğimiz aylarda Florida’da yaşanan bir olaydan örnek verdi: “Florida’da, ABD’de, bir genç, bir yapay zeka ile sohbet ettikten sonra intihar etti. Yapay zeka bu çocuğa kendini öldürmesini söyledi. Şimdi ailesi, Google’ı dava ediyor çünkü Google, bu yapay zeka uygulamasının sahibiydi.”
Bu tür durumların, yapay zekanın insanlar üzerinde yaratabileceği ciddi etkileri açıkça gösterdiğini söyledi.“Bu teknolojiyle ne yapabiliriz? Düşünmemiz gerekiyor. Her girişimci bu tür sorunları dikkatlice düşünmeli. Bu sorunlar çözülebilir. Teknoloji ile yarattığımız her sorunu yine teknoloji ile çözebiliriz. Ancak bu sorunların farkında olmamız ve karşı karşıya olduğumuz zorlukları tanımamız gerekiyor,” diyerek girişimcilere önemli bir sorumluluk yükledi.
“Yapay zeka bilinçli hale gelir mi?” sorusunun sıkça kendisine sorulduğunu belirten Hoffman, bu konudaki düşüncelerini şu şekilde dile getirdi: “Bu sorunun cevabını biliyorum. Cevap şu: Yapay zeka bizim hissettiğimiz gibi hissedemez. Sadece bir biyolojik varlık, bizim hissettiğimiz gibi sevgi hissedebilir. Yapay zeka bunu yapamaz.”
Hoffman, yapay zekanın doğasını anlamanın bu konuda daha sağlıklı bir yaklaşım geliştirmek için kritik olduğunu belirtti: “Yapay zekayı derinlemesine anlarsanız, bunun sadece matematiksel denklemler ve veriler olduğunu bilirsiniz. Duyguları yoktur. Ama gelecekte, yapay zeka, insani duyguları tam olarak bizim gibi simüle edebilir.İnsanlara duyguları varmış gibi davranabilir.”
Önemli olan insanın onu nasıl kullandığı
Hoffman, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Yapay zeka insanlığı yok eder mi? Bilmiyoruz. Bu soruya odaklanmayın. Çözmemiz gereken en önemli sorun, insanların yapay zekayı nasıl kullandığıdır. Öncelikle bunu çözmeliyiz. Daha sonra, yapay zekanın çok daha güçlü olduğu uzak geleceği düşünebiliriz.”
Hoffman’ın konuşması, yalnızca bir teknoloji değerlendirmesi değil, aynı zamanda toplumsal bir uyarı niteliğindeydi. Yapay zeka gibi dönüştürücü teknolojilerin yalnızca teknik değil, aynı zamanda etik ve toplumsal yönleriyle de ele alınması gerektiğini bir kez daha gösterdi.
Kaynak: 2N News