Sorunların “üzerine yatmak” gerçekten işe yarıyor mu?

Uyku sırasında beyin, bilgileri işliyor, yaratıcı bağlantılar kuruyor ve karar verme yetisini güçlendiriyor. Kısa bir şekerleme bile problem çözme becerisini artırabiliyor.

Gün boyu meşgul olan beynimiz biz uyurken de “çözüm” üretiyor. Beynimiz sadece uykuyu rüyalarla doldurmakla kalmaz, aynı zamanda gün boyunca bizi rahatsız eden sorunları çözmeye devam eder ve genellikle uyandığınızda “sonuca” ulaşmış oluruz. “Bir fikrin üzerine yatmak” gerçekten işe yarıyorsa beyin burada hangi aşamalardan geçiyor?

Journal of Neuroscience’da yayınlanan çalışma, katılımcıların hafıza görevini yerine getirirken belirli uyku dalgalarının özellikle “uyku iğcikleri”nin devreye girdiğini ortaya koydu. Bu beyin ritmlerinin, uyandıklarında performansı artırdığı belirlendi. Beyin ritimleri, beynin bilgiyi işleyip pekiştirmesinde önemli rol oynuyor. Kısa bir şekerleme bile, problem çözme performansını dikkate değer şekilde artırabiliyor.

Araştırmalar ayrıca, uykunun hipokampustaki kısa süreli bilgileri uzun vadeli belleğe aktaran bir tür “aktif işleme” işlevi gördüğünü ortaya koyuyor. Kısa veya hafif uyku (N1), beynin özgün bağlantılar kurmasına ve düşünsel esneklik kazandırmasına yardımcı olarak yaratıcılığı ve karar verme becerisini destekliyor. Derin uyku ve hafif uyku, her biri farklı ama tamamlayıcı biçimde, karar verme, duygusal düzenleme ve yaratıcı düşünce süreçlerine katkı sağlıyor.

Northwestern Üniversitesi Feinberg Tıp Fakültesi’nde araştırma doçenti olan Daniela Grimaldi, “Uyku problem çözme, yaratıcılık ve duygusal düzenleme için kritik öneme sahiptir. Yavaş dalga uykusu olarak da adlandırılan derin uyku… bu bellek aktarımının verimli bir şekilde gerçekleşmesi için en uygun koşulları sağlar, daha az kritik bilgi filtrelenirken önemli deneyimlerin ve öğrenmenin korunmasını sağlar.” diyor.

Uzmanlar, uykuyu pasif bir “kapalı kalma” evresi olarak değil, beynin aktif olarak bilgiyi işlediği kritik bir süreç olarak tanımlıyor. Uykuda edinilen fikirler, karar süreçlerini yeniden şekillendirebiliyor ve yaratıcı çözüm yolları sunabiliyor.

Kaynak: Journal of Neuroscience