Bilim insanları, bal arılarının doğal polene ihtiyaç duymadan hayatta kalmasını sağlayan yapay bir yem geliştirdi.
Bilim insanları, bal arılarının doğal polene ihtiyaç duymadan hayatta kalmasını sağlayan yapay bir yem geliştirdi.
Washington Eyalet Üniversitesi (WSU) ile Belçika merkezli APIX Biosciences şirketinin ortaklaşa yürüttüğü yeni bir çalışmada, bal arısı kolonilerinin doğal polen olmadan da hayatta kalmasını sağlayabilecek yeni bir yapay besin kaynağı geliştirildi. Araştırmanın sonuçları 16 Nisan’da Proceedings of the Royal Society B adlı bilimsel dergide yayınlandı. Geliştirilen bu özel yem, besin açısından stres altındaki arı kolonilerinin uzun vadede sağlıklı kalabilmesini sağlıyor. Bilim insanları bu gelişmeyi, küresel ölçekte yaşanan koloni çöküşü krizine karşı büyük bir adım olarak değerlendiriyor.
Yeni geliştirilen gıda kaynağı, insanlar için üretilen enerji barlarını andırıyor. Bu çubuklar doğrudan kovanlara yerleştiriliyor. Genç işçi arılar, bu barları tüketerek içerdiği temel besinleri larvalara ve yetişkin arılara dağıtıyor. Yapay yem, arıların hayatta kalabilmesi için ihtiyaç duyduğu tüm temel besin öğelerini içeriyor. Bu açıdan bakıldığında, bu ürünün evcil hayvanlar ve çiftlik hayvanları için üretilen yapay diyetlere benzerlik gösterdiği söylenebilir. Fakat bu çalışmaya kadar, bal arıları yaşamları boyunca yalnızca insan yapımı yemlerle beslenemeyen tek hayvandı.
Çalışmanın en önemli bulgularından biri, polende doğal olarak bulunan ve bal arıları için hayati öneme sahip bir molekül olan isofucosterolün yeni yem formülasyonuna dahil edilmesi oldu. Isofucosterol, bal arılarının bağışıklık sistemi, gelişimi ve genel sağlığı için büyük önem taşıyor. Araştırmaya göre, isofucosterol içeren yapay yemle beslenen koloniler, bir sezon boyunca hiç polen almadan sağlıklı bir şekilde varlıklarını sürdürebildi. Buna karşılık, bu molekülü içermeyen besinle beslenen kolonilerde larva üretimi durma noktasına geldi, yetişkin arılar felç geçirdi ve bazı koloniler tamamen çöktü.
Yem yalnızca isofucosterol içermekle kalmıyor; arıların doğal olarak polenden aldığı protein, yağ asitleri, vitamin ve diğer mikrobesinleri de dengeli şekilde barındırıyor. Böylece arılar doğal polen bulamasalar bile, yaşamlarını sürdürebilecek besin desteğine kavuşuyor.
Washington Eyalet Üniversitesi araştırmacıları, bu yeni yem formülünün sahada ne kadar etkili olduğunu test etmek için önemli bir deneme yaptı. Besin açısından stres altındaki arı kolonileri, yaban mersini ve ayçiçeği tarlalarına yerleştirildi. Bu iki bitki, arılar için düşük kaliteli polen üretmeleriyle biliniyor. Standart ticari yemlerle ya da hiç yem verilmeyen kolonilerle karşılaştırıldığında, yeni yapay yemle beslenen arıların hayatta kalma oranının önemli ölçüde daha yüksek olduğu, koloni büyüklüklerinin arttığı ve larva üretiminde artış gözlemlendiği bildirildi.
Yaban mersini tarlalarında çalışan birçok arıcı, bu bitkinin poleninin düşük besin değerine sahip olması ve arıların bu çiçeğe adapte olamaması nedeniyle son yıllarda bu alanlarda çalışmayı bırakmıştı. Ancak yeni yapay yem sayesinde arılar bu alanlarda da sağlıklı kalabiliyor. Bu da arıcılık faaliyetlerinin yeniden bu alanlara taşınabileceği anlamına geliyor. Çünkü arıcılar, artık kolonilerinin hayatta kalma şansının daha yüksek olduğunu biliyor.
Araştırmanın yürütülmesi on yılı aşkın süren yoğun bir bilimsel çabanın ürünü. APIX Biosciences’ın bilim insanları binlerce farklı besin kombinasyonunu test ederek en etkili formülü ortaya çıkardı. WSU ekibi ise bal arıları üzerine uzmanlığı ve saha deneyimiyle projeye büyük katkı sağladı. Kaliforniya’daki önde gelen arıcılar ve saha ekipleri de bu yapay yemlerin geniş çaplı ve bilimsel saha testlerini gerçekleştirdi. Bu iş birliği sayesinde, yalnızca laboratuvar ortamında değil, gerçek tarımsal koşullarda da yemlerin etkisi başarıyla test edildi.
Yeni yem ürününün 2026 yılının ortalarında ABD pazarında satışa sunulması planlanıyor. O zamana kadar WSU araştırmacıları ve arıcılık topluluğu, bu ürünün tarımsal uygulamalarda nasıl en verimli şekilde kullanılabileceğini belirlemeye yönelik çalışmalar yürütecek.
Bal arılarının küresel gıda üretiminde oynadığı kritik rol düşünüldüğünde, bu tür bilimsel yeniliklerin önemi daha da artıyor. Arıların tozlaşma yoluyla sebze, meyve ve diğer tarım ürünlerinin verimini artırdığı biliniyor. Ancak son yıllarda yaşanan koloni çöküşleri ve yüksek ölüm oranları, gıda güvenliği açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu yapay besin kaynağı, yalnızca arıların değil, insanlığın da geleceği açısından umut verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Kaynak: Washington State University