Plastik beyne kadar girdi 

Sao Paulo Üniversitesi’ndeki araştırma, insan beyninde ilk kez mikroplastik buldu. Araştırma, çevre kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki potansiyel tehditlerini gözler önüne seriyor. 

Günümüzde çevre kirliliği, insan sağlığını tehdit eden önemli sorunlardan biri. Mikroplastikler, sadece doğayı değil, insan vücudunu da olumsuz yönde etkileyebilecek tehlikeli parçacıklar arasında yer alıyor. Sao Paulo Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, mikroplastiklerin insan beynine koku alma yolu ile ulaşabileceğini ortaya koyarak bu konuya yeni bir boyut kazandırdı.  

16 Eylül’de JAMA Network Open dergisinde araştırmada mikroplastiklerin, özellikle koku soğancığında tespit edilmesi, sağlık üzerindeki potansiyel risklerin daha ciddiye alınması gerektiğini gösteriyor. 

Sao Paulo Üniversitesi ve Almanya’dan araştırmacıların yürüttüğü bu çalışmada ölü insanların beyinleri incelendi. 

Yapılan otopsilerde, 15 yetişkin bireyin beyin koku soğancığı analiz edildi ve bu bireylerden 8’inde mikroplastik izlerine rastlandı. Özellikle polipropilen maddesinden oluşan bu mikroplastiklerin, lif ve parçacık formunda olduğu tespit edildi. 5,5 ila 26,4 mikrometre boyutlarında değişen bu mikroplastik parçacıklarının vücuda nasıl girdiği ve beyne kadar ulaşabildiği ise bilim dünyasında büyük bir merak konusu haline geldi. 

İnsan beyninin koku soğanındaki mikroplastikler
MattL_Images / Shutterstock

Araştırmacılar çalışmada ortaya çıkan bulguların, çevrede bulunan plastik kirliliğinin yalnızca dışsal bir sorun olmadığını, aynı zamanda iç organlarımıza ve beyin dokumuza kadar nüfuz edebilecek bir tehdit olduğunu gözler önüne serdiğini söylüyor. 

Mikroplastiklerin beyne giriş yolu, koku nöronları 

Araştırma, mikroplastiklerin beyne ulaşma yolları üzerinde yeni hipotezler geliştirilmesine zemin hazırlıyor. Bilim insanlarına göre, koku alma nöronları sadece kokuları beyne iletmekle kalmıyor; aynı zamanda dış ortamdan gelen partiküllerin de beyne taşınması için bir kanal oluşturuyor.  

New York City’deki Long Island Yahudi Tıp Merkezi’nde tıbbi toksikoloji bölümünün çekirdek öğretim görevlisi Dr. Wells Brambl, “Burnunuzdan nefes aldığınızda, koku alma siniriniz doğrudan parçacıkları örnekler ve doğrudan duyusal bir mekanizma olarak soluduğunuz parçacıklara tepki verir” diyor.  

Brambl, “Burada kan-beyin bariyerinin olmaması beyne doğrudan erişime yol açıyor ve en önemlisi, koku sinirinin hemen üzerinde bilincin bulunduğuna inandığımız frontal ve prefrontal loblar bulunuyor” diye ekliyor. 

İnsanlar nefes aldığında, çevredeki mikroplastikler burun yoluyla vücuda girebiliyor ve koku nöronları aracılığıyla koku alma soğanına yerleşebiliyor. Koku alma soğanı, beyine çok yakın bir konumda bulunduğu için bu küçük parçacıkların beyin dokusuna kadar ulaşma potansiyeli artıyor. Dahası, bu bölge, kan-beyin bariyerine sahip olmayan bir yer olduğu için mikroplastiklerin beyne girişi daha da kolaylaşıyor. Bu durum, mikroplastiklerin sinir sistemine doğrudan etki edebileceği anlamına geliyor. 

Mikroplastiklerin bir görüntüsü
REUTERS/Albert Gea

Mikroplastiklerin beyne ulaşmasıyla ilgili en büyük endişelerden biri, bu parçacıkların nörotoksik etkiler yaratma potansiyeli. Mikroplastiklerin sinir hücrelerine zarar verebileceği, hücrelerin işlevini bozabileceği ve uzun vadede ciddi nörolojik hastalıklara yol açabileceği düşünülüyor. Araştırmacılar, hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda mikroplastiklerin kan-beyin bariyerini geçebildiği ve beyinde birikerek iltihaplanma gibi tepkilere yol açtığı gördüklerini belirtiyor. İnsanlarda ise bu durumun nasıl gerçekleştiği ve hangi uzun vadeli sonuçlara yol açacağı henüz netlik kazanmış değil. Brambl “Sezgilerim beyninizde plastik olmasının iyi olmadığını söylerdi. Ancak, uzun vadeli prospektif çalışmalardaki veriler henüz gerçekleştirilmedi. Bu nedenle, kesin sonuçlara varmak imkansız.” diyor.  

Yapılan bu yeni çalışma, mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki etkilerini daha iyi anlamaya ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Bilim insanları, mikroplastiklerin beyinde birikmesinin, nörolojik hastalıkların yaygınlaşmasıyla doğrudan bağlantılı olabileceğini düşünüyor. Brambl “Bu çalışmanın çok düşündürücü olduğunu düşünüyorum, çünkü bunu uzun vadede gerçek bir halk sağlığı endişesi olarak düşünmeye başlamamız gerekiyor.” diyor. Araştırmacılar bu hipotezin doğrulanması ve daha kapsamlı veriler elde edilmesi için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini söylüyorlar.  

Özellikle Parkinson, Alzheimer ve ALS gibi hastalıkların mikroplastiklerle ilişkisi olup olmadığını anlamak için çalışmaların uzun vadeli yapılması gerekiyor. Mikroplastik kirliliğinin sadece çevreye değil, aynı zamanda insan vücuduna da ciddi zararlar verebileceği gerçeği, bu konuda daha fazla farkındalık oluşturulması gerektiğini gösteriyor. 

Kaynak: Medical Press, JAMA Network Open