Planlı sezaryen ile lösemi arasında bağlantı keşfedildi 

Yeni bir çalışma, planlı sezaryen doğum ile akut lenfoblastik lösemi (ALL) adlı çocukluk kanseri türü arasında halihazırda bilinen bağlantıyı destekliyor. 

Karolinska Enstitüsü’nden araştırmacılar, İsveç’te 20 yıllık bir süre içinde gerçekleşen 2,4 milyondan fazla doğumun gerçekleşme şeklini (vajinal, planlı sezaryen veya acil sezaryen) inceledi. Yenidoğanların kiloları, doğum kusurları ve annelerinin fazla kilolu olup olmadığı, diyabet veya preeklampsi geçirip geçirmediği gibi veriler de değerlendirildi. Ayrıca, bu çocuklarda zaman içinde ALL görülme sıklığına bakıldı.

2,4 milyon çocuğun yaklaşık yüzde 15’ine denk gelen 375 binden fazlası sezaryenle doğmuştu ve yaklaşık 213 bini doğum sancıları başlamadan önce planlanmıştı. 2,4 milyon çocuğun yaklaşık bin 200’ünde (yüzde 0,05) ALL gelişti.

Her türlü sezaryenle doğan bebeklerde ALL riski, vajinal doğumla doğanlara göre daha yüksekti. Doğum sancıları başladıktan sonra gerçekleşen plansız sezaryenlerde risk hafifçe artmış olsa da, en yüksek risk doğum sancıları başlamadan önce planlanan sezaryenlerde görüldü.

Çalışmaya göre, planlı sezaryenle dünyaya gelen çocukların, vajinal doğumla doğanlara kıyasla akut lenfoblastik lösemi geliştirme riski yüzde 21 daha fazla.

Çocukluk çağı ALL’si en sık 5 yaşın altındaki çocuklarda teşhis ediliyor ve planlı sezaryen ile ALL arasındaki bağlantı en net bu yaş grubunda görülüyor.

Öte yandan, araştırma ekibi, mutlak riskin hala düşük olduğunu ve sezaryenin gerektiğinde hayat kurtarıcı bir yöntem olduğunu vurguluyor.

Ekip, bu olası risk artışını iki mekanizmayla açıklıyor; sezaryenle doğan bebeklerin vajinal doğumda karşılaştıkları koruyucu mikroplara maruz kalmaması ve doğum sırasında salgılanan stres hormonlarının eksikliği. Bu unsurların bağışıklık sistemini etkileyerek lösemi gelişimine zemin hazırlayabileceği düşünülüyor.

Makale, 4 Temmuz’da International Journal of Cancer dergisinde yayınlandı. 

Kaynak: Live Science