Pasifik Ateş Çemberi, 40 bin kilometrelik fay hattı boyunca milyonlarca insanı deprem, volkanik patlamalar ve tsunami tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor.
Pasifik Ateş Çemberi, 40 bin kilometrelik fay hattı boyunca milyonlarca insanı deprem, volkanik patlamalar ve tsunami tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor.
Rusya’nın doğusunda Kamçatka Yarımadası’nda 8,8 büyüklüğündeki deprem, yalnızca yerel değil, küresel ölçekte etkileri olan bir doğa olayı olarak kayıtlara geçti.Tektonik hareketlerle tetiklenen dev sarsıntı, Pasifik genelinde milyonlarca kişiyi tsunami tehdidi ile karşı karşıya bıraktı.
Meydana gelen deprem, tarihteki en güçlü 10 deprem arasında yer aldı. Deprem, Pasifik Okyanusu’nu çevreleyen Pasifik Ateş Çemberi olarak bilinen yüksek sismik riskli bölgede, dalma-batma bölgesinde (subduction zone) gerçekleşti. Bu nokta, Pasifik Levhası’nın Okhotsk Levhası (Avrasya Levhası’nın bir parçası) altına daldığı aktif bir fay hattı.
Tektonik mekanizma: Levhaların çarpışması
Pasifik Levhası yılda yaklaşık 8-9 cm hızla kuzeye doğru hareket ediyor. Bu hareket sırasında levha sınırında kilitlenme meydana geliyor ve bu kilitlenme yüzlerce yıl boyunca gerilim biriktiriyor. 30 Temmuz 2025’te bu gerilim aniden boşaldı. Yaklaşık 300 kilometrelik bir fay segmenti kırıldı ve bu kırılma 20 kilometre derinlikte gerçekleşti.
Bu tür sığ odaklı depremler, yüzeye yakın olmaları nedeniyle hem daha yıkıcı hem de deniz tabanında büyük yer değiştirme yaratmaları durumunda tsunami üretme potansiyelleri çok yüksek.
Bu deprem, 1952 Kamçatka Depremi’nden bu yana bölgedeki en güçlü sarsıntı oldu. Kırılma süresinin yaklaşık 3 dakika olması, devasa bir enerji boşalmasını işaret ediyor. Bu olay, Pasifik Ateş Çemberi’ndeki sismik enerji döngüsünü anlamak açısından önemli veriler sağladı.
Pasifik Ateş Çemberi
Ateş Çemberi, Pasifik Okyanusu’nun kenarları boyunca uzanan, Doğu Asya, batı Amerika ve birkaç Pasifik adasındaki kıyı şeridine dokunan devasa bir tektonik kuşak. Japonya, Endonezya, Filipinler, Yeni Zelanda gibi ülkeleri içeriyor ve Alaska yakınlarındaki Aleutian Adaları’na kadar uzanıyor.
Yaklaşık 40 bin kilometre boyunca uzanan bu bölge, dünyanın aktif volkanlarının yaklaşık yüzde 75’ine ev sahipliği yapıyor ve küresel depremlerin yaklaşık yüzde 90’ının bulunduğu yer olarak biliniyor.
Ateş çemberi, bazıları aktif, bazıları ise sönmüş olmak üzere 450’den fazla yanardağı barındırıyor ve Dünya’nın tektonik plakalarının nasıl hareket ettiğini, neden depremler ve volkanik patlamalar meydana geldiğini anlamak için kritik öneme sahip.
Ateş Çemberi, Pasifik Plakası’nın (Pasifik levhası, çoğunluğu Pasifik Okyanusu’nun altında uzanan, 103 milyon km² alanı ile en büyük okyanusal levha) kenarlarını yakından takip eder. Burada Pasifik Plakası, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avustralya ve Avrasya plakaları gibi büyük tektonik plakalarla, Nazca ve Filipin Denizi plakaları gibi daha küçük plakalarla karşılaşır. Bu sınırlar, volkanik ve sismik aktivitelerin yoğunlaştığı sıcak noktalar olarak biliniyor.
Jeolojik nedenler
Ateş Çemberi’nin faaliyetini tetikleyen unsur, Dünya’nın kabuğunun yavaş fakat güçlü hareketi olan levha tektoniği. ABD Jeolojik Araştırma Merkezi’ne (USGS) göre, Pasifik Plakası bir okyanusal plaka, büyük ölçüde dalma-batma (subdüksiyon) bölgeleri ile çevrili.
Bu bölgede bulunan Pasifik Plakası, okyanus tabanının altında uzanan dev bir litosfer parçası ve ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS)’ne göre, çoğunlukla yitim bölgeleri ile çevrili. Yitim bölgesi, bir tektonik plakanın diğerinin altına doğru itilerek Dünya’nın mantosuna batması sürecine deniyor. Bu çarpışma sırasında büyük basınç ve ısı ortaya çıkar; bu da erimiş kaya yani magma oluşumuna yol açar. Magma, yer kabuğundaki çatlaklardan yüzeye çıkarak volkanik patlamalar yaratır.
Aynı zamanda plakaların birbirine sürtünmesi ve sıkışması, biriken enerjinin ani boşalmasıyla şiddetli depremleri tetikler. Dolayısıyla Pasifik Ateş Çemberi’nde görülen sık deprem, volkanik patlama ve tsunami olaylarının kaynağı, işte bu yitim bölgeleri ve plaka hareketleri.
Tsunamilerle bölgenin bağlantısı ne?
Ateş Çemberi, sık yaşanan deniz altı depremleri ve volkanik patlamalar nedeniyle tsunamilerle yakından ilişkili. Bu bölgedeki tektonik hareketlilik, okyanus tabanında ani yer değiştirmelere yol açarak dev dalgaların oluşmasına zemin hazırlıyor.
ABD Jeolojik Araştırma Merkezi’ne (USGS) göre tsunamiler, deniz altında meydana gelen bir deprem ya da volkanik patlamanın ani şekilde büyük bir su kütlesini yerinden oynatması sonucu oluşuyor. Bu durum, okyanus boyunca uçak hızına yakın bir süratle ilerleyen güçlü dalgaların ortaya çıkmasına neden oluyor.
En yıkıcı örneklerden biri, 2011 Japonya Tohoku Depremi. Bir dalma-batma bölgesi depremi, 40 metreye kadar ulaşan dalgalarla bir tsunamiyi tetiklemiş, Japon Meteoroloji Ajansı’nın verilerine göre bu felaket 15 binden fazla kişinin ölümüne yol açmıştı.
Ateş Çemberi’ndeki volkanlar da tsunamilere yol açabilir. Örneğin, 1883’te Endonezya’daki Krakatoa Yanardağı’nın patlaması, Smithsonian Küresel Volkanizma Programı’na göre 36 binden fazla insanın ölümüne sebep olan dev dalgaları tetiklemişti.
Ateş Çemberi’nde sıkça meydana gelen dalma-batma bölgesi depremleri, tsunamileri önemli bir ikincil tehlike haline getirerek bölgenin jeolojik risklerini daha da artırıyor.
Japonya ve Rusya’daki felaketleri nasıl besliyor?
Rusya’nın Kamçatka Yarımadası ve Kuril Adaları, Ateş Çemberi boyunca en jeolojik açıdan aktif bölgeler arasında yer alıyor. ABD Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) Yanardağ Tehlikeleri Programı’na göre yalnızca Kamçatka Yarımadası’nda 160’tan fazla yanardağ bulunuyor ve bunların 29’u halen aktif.
Bu yanardağlar, Pasifik Plakası’nın Okhotsk Plakası’nın altına dalması sonucu oluşan volkanik yay sayesinde varlıklarını sürdürüyor. Rusya’nın en yüksek aktif yanardağı olan Klyuchevskaya Sopka da burada yer alıyor. Ulusal Deprem Bilgi Merkezi (NEIC) verilerine göre bölge, 7,0 büyüklüğünü aşan büyük depremleri sıkça yaşıyor.
Kuril Adaları, Rusya ile Japonya arasında yer alıyor ve yoğun tektonik faaliyetlere sahne oluyor. Buradaki dalma-batma bölgesi düzenli depremleri tetikleyerek tsunami riski oluşturuyor.
Japonya, Pasifik, Filipin Denizi ve Avrasya plakalarının kesişim noktasında yer aldığı için dünyanın en deprem riski yüksek ülkelerinden biri konumunda. Ateş Çemberi, Japonya’nın volkanik topoğrafyasını da şekillendiriyor; Fuji Dağı bunun en bilinen örneklerinden biri. Smithsonian Enstitüsü’ne göre Japonya’da 100’den fazla aktif yanardağ bulunuyor.
Yaşam üzerindeki etkisi
Ateş Çemberi’nin etkilediği bölgelerde milyonlarca insan yaşıyor. Japonya, Endonezya ve Şili gibi ülkeler, deprem, tsunami ve volkanik patlama tehlikesiyle sürekli karşı karşıya. Volkanik patlamalar, yalnızca yerel değil, küresel etkiler de yaratabiliyor. Örneğin, 1991’de Filipinler’deki Pinatubo Yanardağı’nın patlaması, atmosfere devasa miktarda kül ve gaz püskürterek küresel sıcaklıkların yıllarca düşmesine neden olmuştu.
Ancak tüm etkiler olumsuz değil. Volkanik topraklar son derece verimli; bu sayede Endonezya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde tarım oldukça gelişmiş seviyede. Ayrıca volkanik bölgelerden gelen yeraltı ısısı, jeotermal enerji üretiminde kullanılıyor. Uluslararası Jeotermal Birliği’ne göre, bu temiz ve yenilenebilir enerji kaynağı, Japonya ve Yeni Zelanda gibi ülkeler için önemli bir güç üretim yöntemi konumunda.
Kaynak: CNN, Reuters, Al Jazeera, The Economic Times, Live Science