Okyanus akıntılarındaki gizem çözülüyor

Bilim insanları, Grönland ve İzlanda arasındaki kuzey okyanus akıntılarının kökenini araştırıyor.

Grönland ve İzlanda arasındaki Kuzey Kutbu’na yakın bölgede, daha önce bilinmeyen ve ters yönde akan bir akıntı keşfedildi. National Geographic’te yayımlanan makale, bu akıntının artan sıcaklıklarla birlikte dünyanın geleceğini nasıl etkileyebileceği üzerine bilim insanlarının tartışmalarına odaklanıyor.

Massachusetts’teki Woods Hole Oşinografi Enstitüsü’nde kıdemli bir bilim insanı Bob Pickart ve ekibi, Danimarka Boğazı’nda gerçekleştirdiği araştırmalarında, Grönland ile İzlanda arasındaki su akıntılarını incelerken daha önce fark edilmeyen ve ters yönde akan bir akıntıyla karşılaştı. 

Pickart ve bir grup bilim insanı, “İzlanda Faroe Eğim Jet Akıntısı (IFSJ)” olarak bilinen bu akıntıyı araştırmak için zorlu koşullarda altı haftalık bir yolculuğa çıktı. Ekip, IFSJ’nin izini sürerken su sıcaklığı, tuzluluk ve hız gibi parametreleri ölçerek akıntının yolculuğunu haritalandırdı.

Yeni yapılan araştırma sırasında, iki kolu olduğu düşünülen IFSJ’nin aslında üçüncü bir kolu daha olduğu ortaya çıktı. Pickart, “Bu üçüncü kolun ne anlama geldiğini henüz bilmiyoruz, ancak önemli miktarda su taşıdığı kesin. Gerçek bir keşif süreci yaşıyoruz.” diyerek heyecanını dile getirdi.

Pickart ve ekibi, IFSJ’nin başlangıç noktasını bulmanın, bu akıntının Atlantik Meridyonel Devirdaim Akıntısı (AMOC) ile olan bağlantısını anlamak açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. AMOC, okyanuslardaki ısı dağılımını ve bölgesel hava olaylarını etkileyen karmaşık bir sistem. Buna rağmen, iklim modelleri, gezegenin ısınmasıyla birlikte AMOC’un yavaşlama veya çökme riski taşıdığını gösteriyor.

Bilim insanları, bu durumun Avrupa’nın kuzeyinde sıcaklıkların düşmesine, ABD’de deniz seviyelerinin yükselmesine ve güney yarımkürede musonların yön değiştirmesine neden olabileceğini söylüyor. Bununla birlikte, AMOC’un geleceğiyle ilgili farklı görüşler öne sürülüyor. Bazıları çöküşün birkaç on yıl içinde gerçekleşebileceğini düşünürken, IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) raporları bu sürecin 2100’den sonra yaşanacağını belirtiyor.

Kaynak: National Geographic