mRNA tabanlı yeni HIV aşısı umut verici

Amerika ve Afrika’da denenen mRNA tabanlı yeni HIV aşısı başarılı sonuçlar veriyor. 

AIDS hastalığına neden olan ölümcül HIV’e karşı aşı geliştirme sürecinde onlarca yıldır süregelen bilimsel zorluklardan biri aşıldı. Bilim insanlarının önündeki en büyük engellerin başında, bağışıklık sisteminin virüsün birçok varyantını hedef alabilecek antikorlar üretmesi için nasıl eğitileceği konusu duruyordu. Geleneksel yöntemlerin başarısız olmasının nedeni, HIV’in hızla mutasyona uğrayıp bağışıklık sisteminden kendini gizleyen kilit bölümler taşımasıydı. 

Uluslararası bir bilim ekibi, iki ayrı faz 1 klinik çalışmadan elde edilen verilerin birleştirildiği yeni bir çalışmada, hedeflenmiş bir aşı stratejisinin HIV’e karşı önemli bağışıklık tepkilerini başarıyla başlatabileceğini gösterdi. 

bnAb antikorları hedefleniyor 

Geniş nötralizan antikorlar (bnAb), HIV’in birçok varyantını tanıyıp engelleyebilen nadir bir bağışıklık savunması türü. Standart antikorlardan farklı olarak, bnAb’ler HIV’in mutasyona uğrasa da değişmeyen bölgelerini hedef alır. Bu yüzden bilim insanları uzun zamandır bnAb’leri, HIV enfeksiyonunu önlemede bağışıklık sisteminin en güçlü silahı olarak görüyor.

Bu tür antikorların üretimini başlatmak için ilk adım, hazırlayıcı bir aşı ile nadir, olgunlaşmamış B hücrelerini aktive etmek. Bu yaklaşım “germline hedefleme” olarak adlandırılıyor. 

B hücreleri ise antikor üreterek virüs ve diğer tehditlere karşı savaşan beyaz kan hücreleri. Pekiştirme dozları, bu hücrelerin HIV’i hedefleyen antikorlar üreten olgun hücrelere dönüşümünü yönlendiriyor. 

Yeni çalışmalar doğrudan bnAb üretmeyi hedeflemese de bağışıklık sistemini farklı aşılama adımlarıyla bnAb üretmeye yönlendirmenin doğru bir strateji olabileceğini gösteriyor. 

HIV aşısı insanlar üzerinde denendi

Çalışmalardan birinde ekip, bağışıklık sistemini antikor gelişiminin çeşitli aşamalarından geçirecek şekilde, önce hazırlayıcı (primer) bir doz ve ardından farklı bir pekiştirici (booster) doz içeren kademeli bir aşılama stratejisini test etti. “Heterolog pekiştirme” olarak bilinen bu kombinasyonun insanlarda bağışıklık tepkisini daha ileriye taşıyabildiği ortaya kondu. 

İkinci çalışma ise yalnızca hazırlayıcı aşıya odaklandılar. Afrika’daki katılımcılarda istenilen bağışıklık hücrelerinin başarıyla aktive edilebildiğini ortaya koyarak, bu yaklaşımın HIV’den en çok etkilenen bölgelerde kullanılabileceğini keşfettiler. 

İki ayrı faz 1 klinik çalışmanın verilerinin analiz edildiği çalışmada, IAVI G002 (Kuzey Amerika’da yürütüldü) ve IAVI G003 (Güney Afrika ve Ruanda’da yürütüldü) çalışmaları analiz edildi. 

G002 çalışmasına 60, G003 çalışmasına 18 kişi katıldı. Her iki çalışma da germline hedefleme yaklaşımı kullanıldı. 

G002’de katılımcılar ya yalnızca hazırlayıcı aşıyı ya da hazırlayıcı aşının ardından farklı bir pekiştirici aşıyı aldı. Bu iki adımlı sürecin amacı, HIV’in az değişen bir bölgesini hedefleyen ve bu nedenle umut vadeden VRC01 sınıfı antikorları üretmeye yönelik bağışıklık tepkisini yönlendirmekti. 

G002’de hazırlayıcı ve pekiştirici aşıyı alan 17 katılımcının tamamında VRC01 sınıfı tepkiler oluştu; yüzde 80’den fazlası oldukça iyi bağışıklık tepkisi geliştirdi. Yani bnAb gelişimiyle ilişkili çok sayıda yararlı mutasyon taşıyan bağışıklık hücreleri oluştu. 

Yalnızca hazırlayıcı aşı alanlarda da bu bağışıklık tepkileri gözlemlendi ancak antikorlar daha az olgundu. Özellikle, iki hazırlayıcı doz yerine tek doz hazırlayıcı ve pekiştirici kombinasyonu daha etkiliydi.

G003 çalışmasında katılımcılara sadece iki hazırlayıcı doz uygulandı, pekiştirici verilmedi. Ancak yine de yüzde 94 oranında VRC01 sınıfı bağışıklık tepkileri oluştu ve bu tepkiler G002’de görülen antikor çeşitliliği ve mutasyon düzeyleriyle benzerdi. Sadece bir katılımcı, genetik bir varyant nedeniyle tepki vermedi. Diğer tüm katılımcılarda hedeflenen olgunlaşmamış B hücreleri aktive edildi.

HIV aşısının yan etkileri cilt reaksiyonları oldu

Yan etkiler açısından ise G002 çalışmasında katılımcıların yüzde 18’inde kaşıntı ve kurdeşen gibi cilt reaksiyonları görüldü. Yüzde 10’unda ise altı haftadan uzun süren kronik kurdeşen gelişti. Bu yan etkiler çoğunlukla hafif-orta düzeydeydi ve antihistaminiklerle yönetildi.

G003’te kurdeşen görülmedi, sadece yüzde 11 oranında katılımcıda kısa süreli ve hafif kaşıntı meydana geldi.

G002’de kullanılan aşı tekniği, Moderna’nın COVID-19 için geliştirdiği mRNA aşılarına kıyasla daha yüksek oranda kurdeşen yan etkisi gösterdi. Bu nedenle araştırmacılar, bu reaksiyonları önlemeye yönelik stratejiler geliştirmeye çalışacak. 

Çalışma, küresel bir kullanım potansiyeline sahip en etkili HIV aşısı için temel oluşturuyor. 

Çalışma, 15 Mayıs 2025 tarihinde Science dergisinde yayımlandı.

Kaynak: Science