Muhammed Ali ve George Foreman’ın karşılaşmasını anlatan When We Were Kings, hassas restorasyon teknolojisiyle dev ekranlarda izleyiciyle yeniden buluşacak.
Muhammed Ali ve George Foreman’ın karşılaşmasını anlatan When We Were Kings, hassas restorasyon teknolojisiyle dev ekranlarda izleyiciyle yeniden buluşacak.
Muhammed Ali ve George Foreman’ın 1974’teki efsanevi karşılaşmasını konu alan When We Were Kings isimli belgesel, karşılaşmanın 50. yılına özel restore edilmiş dijital kopyasıyla yeniden izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Yüksek çözünürlüklü tarayıcılar, dijital düzenleme ve yeniden baskı gibi adımları içeren bu süreç, izleyicilere dönemin ruhunu en ince ayrıntılarıyla yaşatmayı amaçlıyor.
30 Ekim 1974’te, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde Amerikalı boks efsaneleri Muhammed Ali ve George Foreman dünya şampiyonluğu için karşı karşıya geldi. Bu mücadeleyi unutulmaz kılan Leon Gast’ın When We Were Kings (Biz Krallarken) isimli belgeseli, dönemin kültürel, politik ve sosyal çalkantılarına ışık tutuyor ve Afrika ve Afro-Amerikan kültürlerinin kaynaşmasını anlatıyor.
Boks bir “kültür”
Ali’nin gençlik dönemlerini ve şampiyonluğunu anlatan belgesel, aynı zamanda 1970’lerin başlarındaki özgürlük ve kimlik mücadelesine de bir pencere açıyor. Belgeselin yapımında 150 saatten fazla ham görüntü kullanıldı ve Gast, Spike Lee gibi figürlerin yeni bakış açıları ve anlatımlarıyla belgeseli zenginleştirdi.
Boks mücadelesi, efsanevi organizatör Don King’in girişimiyle yalnızca bir spor etkinliği değil, aynı zamanda bir kültürel buluşmaydı. Mücadeleden önce Afrika’nın önde gelen sanatçılarından Miriam Makeba ve Amerikalı sanatçılar B.B. King, James Brown gibi isimlerin katılımıyla üç günlük bir müzik festivali düzenlendi.
Gast’ın kamerasıyla bize ulaşan sahnelerde sadece bir boks maçını değil, aynı zamanda bağımsızlık sonrası Zaire’nin (şimdiki adıyla Demokratik Kongo Cumhuriyeti) toplumsal ve politik havasını yansıtılıyor.
Restorasyon teknolojisi
En geniş anlamıyla restore etmek, bir filmin mümkün olduğunca orijinal biçimine yakın bir şekilde varlığını sürdürmesini sağlıyor. Uzun süredir tamamlanmış filmlerin çekim dışı sahneler veya yeni müzikler ve ses efektleri eklenerek, siyah beyaz filmlerin renklendirilerek, eski film müziklerinin Dolby stereo’ya dönüştürülerek veya küçük düzenlemeler ve diğer kozmetik değişiklikler yapılarak değiştiriliyor.
1980’lere gelindiğinde, sinema koleksiyonlarının kaybolma riski altında kaldığında mirası nasıl korunacağına dair araştırmalar başladı. Yaygın bir tahmine göre, 1920’den önce yapılmış tüm Amerikan sessiz filmlerinin yüzde 90’ı ve 1950’den önce yapılmış Amerikan sesli filmlerinin yüzde 50’si kayboldu.
20. yüzyılın ilk yarısındaki filmler, zamanla kaçınılmaz bozulma sürecini yavaşlatmak için dikkatli bir şekilde saklanması gereken, dengesiz ve son derece yanıcı bir selüloz nitrat film tabanı üzerine çekilmişti. Nitrat stok üzerine yapılmış filmlerin çoğu korunmadı; yıllar geçtikçe negatifleri ve baskıları toza dönüştü.
Birçoğu gümüş içerikleri için geri dönüştürüldü veya stüdyo veya kasa yangınlarında yok edildi. Arşivci Robert A. Harris, ilk filmlerin çoğunun stüdyoların toptan hurdaya çıkarması nedeniyle hayatta kalamadığını, bu filmleri kurtarma düşüncesinin bile olmadığını, alana ihtiyaçları olduğu için ve malzemeleri saklamanın maliyetli olması dolayısıyla imha edildiğini söylüyor.
Bir film, koruma veya restorasyon çalışmasına alındığında, orijinal kamera negatiflerinden ya da birleştirilmiş bir restorasyon negatifinden yeni kopyalar üretiliyor. Bu, gelecekteki gösterimler için asıl görüntü kalitesinin korunmasını sağlıyor. Bu süreçte ilk olarak orijinal negatifler yüksek çözünürlükte taranıyor ve dijital ortama aktarılıyor. Ardından, zamanla bozulan renk tonları, parlaklık ve keskinlik gibi detaylar düzeltiliyor. Çizik, toz ve bozulmalar ise özel yazılımlar yardımıyla temizleniyor ve sesler yeniden düzenleniyor.
Orijinal kamera negatifi, sette kamerada çekilen ve düzenlenmiş olan ham görüntüyü içeriyor. Eğer orijinal negatifin bazı bölümleri eksik veya zarar görmüşse, restorasyon uzmanları bu eksikleri doldurmak için filmin farklı zamanlarda çoğaltılmış bölümlerini bir araya getirerek bir “kompozit negatif” oluşturuyor. Bu kompozit negatif, filmin çekildiği zamandaki haline en yakın sonucu verecek şekilde kare kare işleniyor.
Geleneksel film arşivcilerinin bir kısmı, filmi dijitale aktarmanın görüntü kalitesinde kayıplara yol açabileceğini düşünse de, modern dijital teknolojiler bu kayıpları minimize edecek düzeye ulaştı. Günümüzde kullanılan 8K tarayıcılar, 65 mm filmin tüm detaylarını yakalayabilecek çözünürlüğe sahipken, 70 mm IMAX film gibi geniş formatlarda bile 18K’ya kadar detayları koruyabiliyor.
Belgesel hakkında
1996 yılında Sundance Film Festivali’nde ilk kez gösterilen When We Were Kings, izleyicilerin büyük beğenisini kazandı ve ertesi yıl En İyi Belgesel dalında Oscar ödülünü aldı. Ödül töreninde Leon Gast, bu belgeseli hayata geçirmesini mümkün kılan herkese teşekkür ederken, özellikle “büyük bir insan” olarak tanımladığı Muhammed Ali’ye selam gönderdi. Sahneye çıkan George Foreman, eski rakibini destekleyerek ona büyük saygı gösterdi.
Kaynak: 2N News