Karanlık çağdan şifa notları

Bin yıl öncesine ait el yazmalarında kertenkele şampuanından baharat karışımlarına, astrolojik hesaplamalardan kişisel bakım formüllerine kadar pek çok tarif gün yüzüne çıkarıldı.

İlk milenyum, yani MS 1–1000 yılları arasındaki erken dönem, karanlık çağ olarak da anılan Orta Çağ’ın başlangıcına ait el yazmaları, dönemin sağlık bilgisi ve tıbbi uygulamalarına dair yeni veriler sundu. St Andrews Üniversitesi öncülüğünde yürütülen araştırma, Oslo, Utrecht, Binghamton ve Fordham üniversiteleriyle işbirliği ile gerçekleştirildi. 

Çalışma, İngiltere’nin önde gelen bilim kuruluşlarından British Academy tarafından desteklendi. Araştırma kapsamında, daha önce tıbbi içerik olarak sınıflandırılmamış el yazmaları incelendi ve döneme ait çok sayıda sağlıkla ilgili metin belgelendi.

Çalışma kapsamında Avrupa, Asya ve Amerika’daki çeşitli arşivlerde bulunan yüzlerce eski el yazması incelendi. Söz konusu metinler çoğunlukla dini, dil bilgisel ya da doğa bilimlerine dair eserlerdi ancak araştırmacılar, bu eserlerin boş sayfalarında ya da kenar notlarında yer alan ve daha önce kataloglarda tıbbi içerik olarak sınıflandırılmamış sağlıkla ilgili bilgileri ortaya çıkardı. Bu bilgiler, dönemin bireylerinin çeşitli hastalıklar için bitkisel reçeteler oluşturduğunu ve şifa arayışlarında hem yerel hem de antik kaynaklara başvurduğunu gösterdi.

Uzak coğrafyalardan gelen baharatlar tıbbi tariflerde kullanıldı

El yazmalarındaki tariflerde, karanfil, karabiber, tarçın, safran ve kimyon gibi farklı bölgelerden temin edilen baharatlara sıkça rastlandı. Karanfil ve karabiberin Güneydoğu Asya’dan, özellikle bugünkü Endonezya’dan; tarçının Sri Lanka’dan; safranın İran ve Akdeniz coğrafyasından; kimyonun ise Orta Doğu’dan getirildiği düşünülüyor.

Bu baharatların tıbbi tariflerde kullanılması, söz konusu dönemde Avrupa, Asya ve Afrika arasında uzun mesafeli ticaretin sürdüğünü ve bu ticaretin sağlık uygulamalarına da yansıdığını gösteriyor. Baharatların doğrudan kullanım biçimleri her zaman ayrıntılı olarak belirtilmese de, dönemin tıp anlayışı çerçevesinde ağrı kesici, sindirimi düzenleyici veya mikrop önleyici etkileri nedeniyle tercih edildiği belirtiliyor.

Kişisel bakım için kertenkele şampuanı

Araştırma sırasında yalnızca tedaviye yönelik değil, kişisel bakıma dair içeriklerin de bulunduğu el yazmalarına ulaşıldı. Bunlar arasında en ilginci, “kertenkele şampuanı” olarak adlandırılan tarif oldu. Bu tarifte ezilmiş kertenkele parçalarının çeşitli doğal maddelerle karıştırılarak saç bakımı için kullanıldığı bilgisine yer veriliyor.

Söz konusu tariflerin bazılarında manastırlarda yani din adamlarının yaşayıp çalıştığı yazı merkezlerinde kopyalanmış el yazmalarında bulundu. Kişisel bakım uygulamalarının sadece halk arasında değil, dini çevrelerde de ilgi gördüğü ortaya çıkarıldı.

Orta Çağ’dan yaşam tarzı önerileri

El yazmalarında yalnızca hastalıkların tedavisi değil, hastalıkları önlemeye yönelik tavsiyeler de yer aldı. Bu öneriler arasında mevsimine uygun beslenme, yani doğanın sunduğu ürünlerin zamanında tüketilmesi gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca ölçülü yeme içme, yani aşırılıktan kaçınıp dengeli bir beslenme düzeni sürdürmenin önemi anlaıtlıyor.

Bir diğer öneri ise zararlı maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı olan bitkisel karışımlarla yapılan tarifler oldu. Günümüzde “toksin atıcı” olarak bilinen doğal kürlere benzer bu tarifler, dönemde sağlığı korumanın en az hastalık tedavisi kadar etkili olduğunu gösteriyor.

Astrolojik hesaplamalarla hastalık tahmini: Pisagor Küresi

Araştırma kapsamında yalnızca fiziksel sağlıkla ilgili bilgiler değil, bazı kehanet temelli metinler de tespit edildi. El yazmalarında, “Pisagor Küresi” (Latince: Sphere of Pythagoras) adlı metin yer aldı. Bu kaynakta, gezegenlerin gökyüzündeki konumlarına göre bir hastalığın nasıl ilerleyeceği ya da doğacak çocuğun cinsiyetinin ne olacağı gibi konular hakkında öngörülerde bulunuluyor.

Bu tür hesaplamalar, antik dönemden miras kalan astrolojik prensiplere dayanıyor. Yıldızlar ve gezegenlerin hareketlerinin insan sağlığı üzerinde etkili olabileceği inancına dayalı bu uygulamaların, Orta Çağ boyunca yazılı kaynaklarda yer bulması, farklı bilgi sistemlerinin bir arada varlığını sürdürdüğünü gösteriyor.

Dikkat çeken bir diğer konu ise bu metinlerin Hristiyanlık dışı kökenlere sahip olmasına rağmen, manastır kaynaklı el yazmalarında da bulunması oldu. Bu durum, dönem insanlarının tıbbi ve kozmolojik bilgileri tek bir inanç sistemiyle sınırlamadan hazırlandığını ortaya koyuyor.

St Andrews Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Profesör James Palmer, elde edilen bulguların, Orta Çağ’da sağlık bilgisinin yalnızca hekimlere özgü olmadığını, halkın da bu bilgiye ilgi duyduğunu gösterdiğini belirtti. Palmer, bu bilgilerin doğrudan tıp kitaplarında değil, farklı içeriklere sahip eserlerin kenar notlarında yer almasının, dönemin bilgiye nasıl eriştiğini anlamada bir gösterge olduğunu ifade etti.

Araştırma ekibi, el yazmalarından elde edilen verileri kamuoyuyla paylaşmak amacıyla bir kitap hazırlığında olduklarını açıkladı. Ayrıca tespit edilen tıbbi metinlerin günümüz dillerine çevrilerek yayımlanması planlanıyor. Böylece hem akademik çevrelerin hem de genel okuyucuların, bin yıl öncesine ait tıbbi bilgiye doğrudan ulaşması hedefleniyor.

Kaynak: University of St Andrews