İnsan yumurtalarında güç tasarrufu modu

İnsan yumurtalarının çalışma mekanizmasıyla ilgili yeni bir keşif, tüp bebek operasyonlarında başarı şansını artırabilir.

Kadınların doğdukları andan itibaren sahip oldukları yumurta hücreleri, vücutta en uzun süre boyunca beklemede kalan hücreler arasında yer alıyor. Bu hücreler yıllar boyunca “uykuda” kalarak, bir gün gebelik için kullanılacakları zamanı bekliyor. Barselona’daki Genomik Düzenleme Merkezi (CRG) bünyesinde yapılan ve The EMBO Journal dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, hücrelerin bu sabırlı zaman içinde bozulmadan nasıl hayatta kaldığını ortaya koydu.

Araştırmayı yöneten Dr. Elvan Böke, “100’den fazla yeni bağışlanmış yumurtayı inceledik. Bu, insan yumurtaları üzerinde yapılan en büyük ölçekli çalışma. Gördüğümüz şey, bu hücrelerin yıllar boyunca temiz kalabilmek için oldukça minimalist ve enerji tasarruflu bir strateji izlemesi,” ifadelerini kaydetti.

Araştırmanın lideri Dr. Elvan Böke (EL PAIS)

Kadınlar doğduklarında yaklaşık 1-2 milyon olgunlaşmamış yumurtaya sahip oluyor. Ancak yaşla birlikte bu sayı azalıyor ve menopozda sadece birkaç yüz tanesi kalıyor. Yumurtaların 40-50 yıl boyunca sağlıklı kalabilmesi için, hücre düzeyinde yıpranmayı önleyecek bir mekanizma gerekli. İşte yeni araştırma, o mekanizmanın nasıl çalıştığını ortaya koyuyor.

Hücreler içinde proteinleri ayrıştırıp geri dönüştüren sistemler var: Lizozomlar ve proteazomlar. Bu sistemler çalışırken enerji harcıyor. Ancak enerji kullanımı hücrede zararlı yan ürünlerin, özellikle reaktif oksijen türlerinin (ROS) oluşmasına neden oluyor. Bu zararlı moleküller, DNA ve hücre zarlarını tahrip edebiliyor. Araştırmacılar bu molekülleri doğrudan ölçmese de, yumurtaların bu sistemleri bilinçli olarak yavaşlatarak bu zararlardan korunduğunu düşünüyor.

Yani insan yumurtası, kendini korumak için adeta bir “güç tasarrufu” moduna geçiyor. Hücre içinde atık temizliği yapmaya devam ediyor ama bu faaliyeti en düşük seviyede tutuyor. Bu da zaman içinde hücrenin yıpranmasını engelliyor.

Canlı yumurta hücreleri üzerinde yapılan görüntüleme çalışmaları, olgunlaşma sürecinde lizozomların dışarı atıldığını ve mitokondri ile proteazomların hücrenin dış çeperine göç ettiğini gösterdi. Bu durum, yumurtanın adeta “bahar temizliği” yaptığını ortaya koyuyor.

Araştırmada 21 sağlıklı bağışçıdan elde edilen 100’den fazla yumurta incelendi. Bunların 70’i döllenmeye hazır, 30’u ise hala olgunlaşmamış yumurtalardı. Çevrelerindeki destek hücrelerle karşılaştırıldığında, bu yumurtalarda enerji tüketen aktivitelerin yaklaşık yüzde 50 daha az olduğu görüldü.

Bu çalışma, tüp bebek (IVF) operasyonlarında da önemli sonuçlar doğurabilir. Bugüne kadar yapılan çoğu deneysel çalışma, laboratuvarda olgunlaştırılan yumurtalarla yapılmıştı. Ancak bu yumurtalar doğallıktan uzak oldukları için gebelik oranları da düşüktü. Dr. Böke, “Hastalar genellikle yumurta kalitesini artırmak için rastgele takviyeler almaya yönlendiriliyor. Ancak bunun gerçekten işe yaradığına dair sağlam bir kanıt yok,” diyor ve ekliyor: “Oysa biz bunun tam tersini savunuyoruz: Yumurta hücresinin doğal olarak yavaş çalışan metabolizmasını korumak, kaliteyi artırmanın daha iyi bir yolu olabilir.”

Araştırma ekibi, şimdi yaşlı bağışçılardan alınan yumurtalar ve başarısız IVF döngüleri üzerine çalışarak bu stratejinin yaşla veya hastalıkla birlikte bozulup bozulmadığını anlamaya çalışacak.

Kaynak: The EMBO Journal