Yeni bir çalışma, hücre biyolojisi ve metabolizma anlayışımızı kökten değiştirebilir.
Yeni bir çalışma, hücre biyolojisi ve metabolizma anlayışımızı kökten değiştirebilir.
Siyanür, yüzyıllardır savaşta ve zehirlenmelerde kullanılan oldukça ölümcül bir kimyasal. Ancak Güney Dakota Eyalet Üniversitesi (SDSU) başta olmak üzere 7 ülkeden 12 üniversiteden oluşan uluslararası bir araştırma ekibi, siyanürün hücre metabolizmasında kritik bir rol oynadığını gösterdi. Araştırmada, siyanürün yüksek dozda zehir, düşük dozda ise hayati bir sinyal molekülü olduğu kanıtlandı.
Csaba Szabo liderliğindeki ekibin makalesi, Nature Metabolism dergisinde 3 Mart’ta yayınlandı. Daha önce sadece bazı bitki ve bakterilerde üretildiği bilinen siyanürün, insan hücrelerinde de eser miktarda sentezlendiği ilk kez ispatlandı.
Fareler ve insan hücreleri üzerinde yapılan deneylerde, karaciğer ve kan dolaşımında hidrojen siyanür varlığı tespit edildi. Hidrojen siyanürün hücrelerde ve organizmalarda sürekli olarak mevcut olduğu anlaşıldı. Kimyasal, doğal olarak üretiliyor ve temel fizyolojik süreçlerde rol oynuyor.
Bilim insanları, siyanürün vücuttaki doğal üretiminin “glisin” adlı amino asitle tetiklendiğini belirtirken, hücre kültürlerine glisin eklediklerinde siyanür üretiminin arttığını gözlemledi.
Vücut siyanürü nasıl kontrol ediyor?
Peki, bu kadar tehlikeli bir madde vücutta nasıl dengeleniyor? Deneyler, Rhodanese enziminin, siyanürü zararsız tiyosiyanata dönüştürerek vücuttan atılmasını sağladığını ortaya koyuyor.
Düşük doz siyanür, oksijen yetersizliğinde hücreleri koruyor. Bu bulgu, felç gibi hastalıklarda yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine katkı sunabilir.
Bunun yanı sıra, “nonketotik hiperglisinemi” gibi nadir hastalıklarda aşırı siyanür üretiminin nörolojik hasara yol açtığı belirlendi. Bu alanda da yeni tedavilerin önünü açabilir.
Kaynak: Nature Metabolism