Türkiye’nin ilk İklim Kanunu, TBMM gündeminde. Teklifin içeriği bilimsel çevreler tarafından eleştirilirken, uzmanlar daha kapsamlı ve etkili bir iklim stratejisine ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
Türkiye’nin ilk İklim Kanunu, TBMM gündeminde. Teklifin içeriği bilimsel çevreler tarafından eleştirilirken, uzmanlar daha kapsamlı ve etkili bir iklim stratejisine ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
Türkiye’nin ilk “İklim Kanunu Teklifi”, 20 Şubat 2025’te TBMM Başkanlığı’na sunuldu. AK Parti tarafından hazırlanan teklif, yeşil büyüme vizyonu ve net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda iklim değişikliğiyle mücadeleyi amaçlıyor. Teklif, sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum faaliyetleri, planlama ve uygulama araçları, gelirler, izin ve denetim ile bunlara ilişkin yasal ve kurumsal çerçeveyi kapsıyor.
Teklifin içeriğinde “adil geçiş”, “emisyon ticaret sistemi (ETS)”, “gömülü sera gazı emisyonları” ve “iklim adaleti” gibi kavramlar yer alıyor. Kanunla kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler, alınacak tedbirlere ve düzenlemelere uymakla yükümlü olacak. Ulusal Katkı Beyanı çerçevesinde, net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda önlemler alınacak.
Teklif, TBMM Çevre Komisyonu’nda kabul edildi ve Genel Kurul gündemine alınması bekleniyor. Kabul edilmesinin ardından Türkiye’nin ilk İklim Kanunu yürürlüğe girecek ve iklim değişikliğiyle mücadele yasal altyapıya kavuşturulacak.
İklim Kanunu neleri kapsıyor?
İklim Kanunu, sera gazı emisyonlarının kontrol altına alınması, azaltılması ve iklim değişikliğine uyum faaliyetlerinin hayata geçirilmesini hedefliyor. Aynı zamanda yeşil büyüme, çevre dostu yatırımlar ve enerji dönüşümüne ilişkin politikaların hukuki teminat altına alınmasını sağlıyor.
Kanun kapsamında “Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)”, “iklim adaleti”, “gömülü karbon”, “iklim riski” ve “adil geçiş” gibi kavramlara yasal statü kazandırılıyor. Bu sayede, hem kamu kurumları hem de özel sektör iklim politikalarına uyum konusunda yükümlülük altına giriyor.
Kanunla birlikte, başta enerji, ulaştırma, sanayi ve tarım gibi yüksek emisyonlu sektörlerde faaliyet gösteren firmalar için yeni standartlar ve denetim mekanizmaları getirilecek. Kamu kurumlarının yanı sıra tüm gerçek ve tüzel kişiler, belirlenen iklim stratejilerine uygun hareket etmekle yükümlü olacak.
İklim eylemlerinin finanse edilebilmesi amacıyla iklim dostu projelere yönelik özel fonlar ve teşvik mekanizmaları kurulacak. Ayrıca kanun, denetim ve yaptırım süreçlerini de detaylandırıyor. Böylece, sera gazı emisyonlarının kontrolü ve azaltımı konusunda somut uygulama adımları atılacak.
İklim Kanunu, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması kapsamındaki uluslararası taahhütlerini yerine getirmesi açısından önem taşıyor. Kanunla birlikte, çevresel sürdürülebilirlik, ekonomik dönüşüm ve toplumsal dayanıklılığın artırılması hedefleniyor.
Kanun teklifi TBMM Çevre Komisyonu’nda kabul edildi. Genel Kurul gündemine alınması beklenen teklifin yasalaşmasıyla birlikte Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadelede yeni bir döneme girmiş olacak.
Kanuna yönelik eleştiriler
İklim Kanunu hakkında bilim insanları ve çevre uzmanlarından dikkat çeken uyarılar geldi. Uzmanlar, teklifin bilimsel temellere dayalı, etkili bir iklim politikası olmaktan uzak olduğunu savunuyor.
Kanunun merkezine yerleştirilen Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), bilim çevrelerinde en çok eleştirilen konuların başında geliyor. Uzmanlara göre bu sistem, “kirleten öder” ilkesini benimsiyor ve karbon emisyonunu azaltmak yerine “alınıp satılabilir” bir hak haline getiriyor.
Uzmanlar, kanunun bilimsel emisyon azaltım hedefleri içermediğine dikkat çekiyor. Paris Anlaşması’na uygun bir 1.5°C sınırını gözeten karbon bütçesinin ve yıllık azaltım yol haritalarının yasa metninde yer almaması, eleştirilerin merkezinde yer alıyor.
İklim değişikliğine uyum (adaptasyon) politikalarının geri planda kaldığına da dikkat çeken uzmanlar, özellikle tarım, su kaynakları ve gıda güvenliği gibi konularda bilimsel dayanaklı stratejilerin eksik olduğuna işaret ediyor.
Bilim insanlarına göre mevcut teklif, iklim değişikliğiyle mücadele etmekten çok, karbon piyasası oluşturmayı amaçlayan bir ekonomik düzenleme niteliğinde. Uzmanlar, etkili bir İklim Kanunu için bilimsel verilere dayanan, sektörel dönüşüm planlarını içeren ve halkı doğrudan kapsayan daha güçlü bir çerçevenin şart olduğunu vurguluyor.
Kaynak: Anadolu Ajansı, 2N News