Hangi yıldızın tozlarıyız? Elementler nereden geliyor?
Özel haber: Prof. Dr. Ersin Göğüş, İstanbul Üniversitesi 14. Fizik Çalıştayı’nda evrende varoluşumuzu ve yıldızların yaşam döngüsünü bilimsel bir bakış açısıyla ele alarak, insan vücudundaki elementlerin yıldız patlamalarıyla nasıl oluştuğunu açıkladı.
İstanbul Üniversitesi’nin Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı Çemberlitaş Gençlik Merkezi’nde düzenlediği 14. Fizik Çalıştayı’na 2N News de katıldı. Etkinliğin en dikkat çeken konuşmalarından biri, Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ersin Göğüş’ün gerçekleştirdiği “Hangi Yıldızın Tozlarıyız?” başlıklı sunumdu. Göğüş, evrende var oluşumuzu ve yıldızların yaşam döngüsünü bilimsel bir bakış açısıyla ele alarak, katılımcılara evrenin derinlikleri hakkında önemli bilgiler verdi.
Göğüş çalıştaydaki konuşmasında, vücudumuzdaki oksijenin aslında güneş sistemi dışındaki yıldızların merkezlerinde üretildiğini anlattı. Göğüş, “Bizim vücudumuzda bulunan oksijen, yıldızların merkezlerinde, yani çok uzaklarda, başka yıldızların içindeki devasa süreçlerde üretiliyor. Yani biz, bu yıldızların tozlarıyız,” diyerek insan yaşamının evrende ne kadar küçük bir yer kapladığını hatırlattı. Galaksimizin merkezine yaklaşık 30 bin ışık yılı mesafede olduğumuzu söyleyen Göğüş, yıldız oluşumunun ardında yatan mekanizmayı ise gaz ve toz bulutlarının çöküşüyle açıklığa kavuşturdu.
Gaz ve tozdan yıldızlara
Yıldız oluşumu sürecinin oldukça karmaşık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Göğüş, bu sürecin gözlemlenmesinin çok zor olduğunu, ancak bu olayın simülasyonlarla taklit edilebileceğini belirtti. Yıldızların çevrelerinde gezegenlerin nasıl şekillendiği konusunda bilgi veren Göğüş, bu süreci anlamanın için bilim insanlarının simülasyonlar ve teoriler kullanarak bu evrimsel döngüleri çözmeye çalıştığını belirtti. “Çöken nebula teoremi” olarak bilinen bu teoride, çöken gaz ve toz bulutlarının içindeki elementlerin, evrimleşmiş yıldızların süpernova patlamalarıyla Güneş Sistemini oluşturan nebulaya ulaşmış olabileceği ifade ediliyor. Bu elementlerin içinde, periyodik tabloda bulunan tüm elementlerin yer alması gerekiyor.
Prof. Dr. Ersin Göğüş (Sabancı Üniversitesi)
Bir diğer önemli kavram ise süpernova patlamalarıydı. Göğüş, bu patlamaların şok dalgalarının, çok uzaktaki gaz ve toz bulutlarını etkileyerek yeni yıldız oluşumlarını tetikleyebileceğini söyledi. Ayrıca, Samanyolu’nda son 400 yılda gözlemlenen 5 süpernovadan biri olan Cassiopeia A’nın yüksek miktarda oksijen içerdiği, bu oksijenin bizlere de gelmiş olabileceği yönünde bir açıklamada bulundu. Ayrıca, Betelgeuse yıldızının patlamaya çok yakın süper dev evrede olduğunu ve 600 ışık yılı mesafede bulunduğunu belirtti.
Göğüş, evrendeki tüm hidrojenin kaynağının Büyük Patlama olduğunu ifade ederek, “İlk atom hidrojendir,” dedi ve evrende her şeyin nasıl başladığına dair teorileri anlattı. Ayrıca, ilk yıldızlarla günümüz yıldızları arasındaki metal farkının, evrimsel bir sürecin izlerini taşıdığını belirterek, ilk yıldızların çok daha büyük kütleli olduğunu söyledi. Göğüş, James Webb teleskobu gibi yeni teknolojilerle bu gizemlerin daha da açığa çıkabileceğini de belirtti.
Prof. Dr. Göğüş, güneşin 5 milyar yıl sonra kırmızı dev haline gelerek Dünya üzerindeki yaşamı sonlandıracağını vurguladı. Güneş’in mevcut durumunu da değerlendiren Göğüş, “Dünyada yaşam, güneş kırmızı dev haline geldiğinde sona erecek,” diyerek, evrende ne kadar uzun bir zaman dilimi içinde yaşadığımızı hatırlattı.
Son olarak, mitolojilerde yer alan 40 gün boyunca batmayan güneş efsanelerinin süpernova patlamalarıyla ilişkilendirip ilişkilendirilemeyeceğine dair soruları Göğüş, güneşin şişerek kırmızı dev evresine yaklaştığında, gün doğumu ve gün batımının uzayabileceğini fakat hiçbir zaman 40 gün boyunca batmayan bir güneşin olamayacağını açıkladı.
Prof. Dr. Göğüş’ün konuşması, katılımcılara evrenin derinliklerine dair bilgiler sunarak, bilim dünyasındaki en büyük meraklardan bazılarına ışık tuttu. Etkinlik, katılımcılara, evrenin sırlarına daha yakın olmanın keyfini yaşattı.
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Ersin Göğüş lisans ve yüksek lisans eğitimini ODTÜ Fizik Bölümü’nde tamamladıktan sonra, NASA Marshall Uzay ve Havacılık Merkezi’nde doktorasını yaptı. Araştırma alanları arasında yüksek enerji astrofiziği, nötron yıldızları, gama ışını patlamaları ve ötegezegenler bulunuyor. Ayrıca, astronominin temel bilim eğitimindeki rolü üzerine de çalışmalar yapıyor. Prof. Dr. Göğüş, Türk Astronomi Derneği, Türk Fizik Derneği ve Bilim Akademisi Derneği gibi birçok bilimsel kuruluşun aktif bir üyesi.