Hafıza nasıl işliyor? Hatırlamaya dair yeni keşif

Bilim insanları, beynin anıları seçme mekanizmasındaki duygusal önem, yer, zaman gibi faktörlerin etkisini inceledi.

Rice Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, hafızanın işleyişine dair yeni bulgular ortaya koydu. Araştırmacılar, beynin anıları seçerken olayların içeriğini, gerçekleştiği ortamı ve zamanlamasını dikkate aldığını tespit etti. Bu süreçte, duygusal yoğunluk, kişisel bağlar ve bireyler arasındaki farklılıklar aracılığıyla hafızanın şekillendiğini belirtildi

Araştırmayı yürüten bilim insanları, hafızanın şekillenmesinde duygusal içeriğin kilit bir rol oynadığını belirtti. Verilere göre güçlü duygular uyandıran veya dikkat gerektiren olaylar, beynin bu bilgileri uzun süre saklamasına neden oluyor. 

Ayrıca olayın gerçekleştiği mekanın da önemli olduğu; yeni ve alışılmadık ortamlarda yaşanan olayların, rutin yerlerdeki olaylara göre daha kalıcı anılar oluşturduğu tespit edildi. Bu süreç, mekanlara dayalı hafıza anlamına gelen “uzamsal hafıza” olarak biliniyor.

Araştırmada ayrıca, bir olayın zamanlamasının hafıza üzerinde etkili olduğu vurgulandı. Bunun yanı sıra, olaylar arasındaki geçişlerin hafızanın yapılandırılmasında önemli bir rol oynadığı ifade edildi.

Klinik ve günlük hayatta önemi

Araştırmacılar, hafıza mekanizmasının anlaşılmasının, teşhis ve tedavi süreçlerinde önemli etkiler yaratabileceğini ifade ediyor. Standart hafıza testlerinin çoğu, bireylerin kültürel ve kişisel farklılıklarını göz ardı ettiği için yanıltıcı sonuçlara yol açabiliyor. 

Dr. Stephanie Leal ( Rice Üniversitesi )

Araştırmanın yazarlarından Stephanie Leal, “Hafıza çalışmalarında bireysel farklılıkları ve bağlamı göz önünde bulundurmak, laboratuvar sonuçları ile gerçek yaşam uygulamaları arasındaki boşluğu doldurabilir” ifadelerini kullandı.

Araştırmacılar hafızayı etkileyen bu faktörlerin daha iyi anlaşılmasının, demans (hafıza ve bilişsel işlevlerde kayıpla ilerleyen bir hastalık grubu) gibi nörolojik bozuklukların önlenmesi ve tedavisine katkı sağlayabileceğini belirtti. 

Bu bulgular, hafızanın yalnızca teorik olarak değil, klinik ve günlük yaşamda daha iyi anlaşılmasına yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Kaynak: Rice University