ICRAR tarafından yürütülen bir araştırma, uzun periyotlu radyo geçişlerinin potansiyel kaynağı hakkında bulgular ortaya koydu.
ICRAR tarafından yürütülen bir araştırma, uzun periyotlu radyo geçişlerinin potansiyel kaynağı hakkında bulgular ortaya koydu.
Curtin Üniversitesi’nin Uluslararası Radyo Astronomi Araştırma Merkezi’nden (ICRAR) bilim insanları, evrende nadir rastlanan uzun periyotlu radyo geçişleri olarak bilinen gizemli bir astrofizik olayını açıklamaya yardımcı olabilecek bir keşfe imza attı. Çalışmanın sonuçları The Astrophysical Journal Letters’da yayınlandı.
Doç. Dr. Natasha Hurley-Walker ve lisans öğrencisi Csanád Horváth, Murchison Widefield Array (MWA) teleskopunun düşük frekanslı arşiv verilerini incelerken, derin uzaydan gelen ve her üç saatte bir ortaya çıkan parlak bir enerji patlaması tespit etti. Bu sinyalin, 30 ila 60 saniye sürdüğü belirlendi ve şimdiye kadar kaydedilen en uzun periyotlu radyo geçişi olduğu bildirildi.
Radyo geçişleri, uzaydan gelen ve genellikle kısa süreli parlamalar veya ani kaybolmalar olarak gözlemlenen radyo sinyalleri olarak tanımlanıyor. Bu olaylar, gözlemlenen sürelerine göre farklı kategorilere ayrılıyor. Hızlı radyo patlamaları (Fast Radio Bursts – FRB) milisaniyeler süren ve yüksek enerji içeren kısa sinyaller olarak gözlemleniyor. İlk kez 2007 yılında keşfedilen FRB’ler, genellikle evrendeki büyük kozmik patlamalarla ilişkilendiriliyor. Diğer bir tür olan uzun periyotlu radyo geçişleri (long-period radio transients), dakikalar veya saatler sürebiliyor.
Radyo geçişlerinin keşfi, 20. yüzyılın ortalarına kadar dayanıyor. 1967 yılında Jocelyn Bell Burnell, pulsar adı verilen düzenli radyo sinyalleri üreten nötron yıldızlarını keşfederek bu alana öncülük etti. Ancak FRB’ler gibi daha kısa süreli olaylar daha sonra, radyo astronomisinin gelişmiş teleskoplarla desteklenmesiyle tespit edildi. 2021’de GLEAM-X J162759.5–523504.3 ile ilk uzun periyotlu radyo geçişi kaydedildi. GLEAM-X J162759.5–523504.3’ün detayları incelenmeye devam ediyor.
Günümüzde radyo geçişleri, evrendeki yoğun manyetik alanlar ve aşırı koşulların anlaşılması için önemli bir araç olmaya devam ediyor. Bu sinyaller, yalnızca birer kozmik olayın izleri değil, aynı zamanda evrenin tarihine ışık tutan birer bilimsel veri kaynağı olarak görülüyor.
Bu tür radyo geçişlerinin nasıl oluştuğu, bilim dünyası için hala bir gizem. Ancak ICRAR tarafından gerçekleştirilen keşifle araştırmacılar, bu enerji patlamasının olası kaynağını belirlemeyi başardı. Daha önceki radyo geçişleri genellikle yoğun yıldız gruplarının bulunduğu bölgelerde tespit edildiği için, bu geçişlerin kesin kaynağını belirlemek oldukça zordu. Ancak bu yeni sinyal, Samanyolu’nın dış kenarındaki Puppis takımyıldızında, nispeten daha boş bir bölgede bulundu. Yaklaşık 5 bin ışık yılı uzaklıkta yer alan bu sinyalin kaynağının, yalnız bir yıldız sistemi olduğu belirlendi.
Araştırma ekibi, bu radyo dalgalarının kaynağını daha net bir şekilde saptamak için Güney Afrika’daki MeerKAT teleskopunu kullandı. Ardından Şili’deki SOAR gözlemevinde yapılan incelemelerde, bu kaynağın düşük kütleli bir M tipi cüce yıldızı olduğu belirlendi. Ancak tek başına bu tür bir yıldızın, tespit edilen enerji seviyelerini üretemeyeceği anlaşıldı. Bulgular, bu M cüce yıldızının bir beyaz cüce ile ikili bir sistem oluşturduğunu ve bu sistemin güçlü radyo emisyonlarını ürettiğini gösterdi.
Doç. Dr. Hurley-Walker, ICRAR bülteninde keşif hakkında: “Bu uzun periyotlu geçişler son derece heyecan verici. Ancak bu olayları daha iyi anlayabilmek için, bu bölgelerin optik görüntülerine ihtiyacımız var. Yine de bu tür görüntülerde yoğun yıldız grupları her şeyi daha karmaşık hale getiriyor. Bu nedenle nispeten daha az yoğun bir bölge söz konusu olduğu için şanslıyız,” ifadelerini kullandı. GLEAM-X J0704-37 adı verilen bu yeni geçiş, galaksinin daha seyrek bir bölgesinde bulunduğu için, kaynak tespitinde büyük bir avantaj sağladı.
Araştırmacılar, bu sistemin kesin doğasını ve bu olağanüstü astrofizik olayın mekanizmasını açıklamak için yeni gözlemler planlıyor. Ayrıca, arşiv verilerinin daha detaylı incelenmesiyle benzer başka olayların keşfedilmesi bekleniyor.
Kaynak: ICRAR