İnsan zekasını aşma potansiyeline sahip genel yapay zeka (AGI), büyük fırsatlar ve riskler sunuyor. Peki, AGI tam olarak nedir?
Genel yapay zeka (AGI), insan bilişsel yeteneklerini çeşitli alanlarda taklit edebilen yapay zeka sistemleri olarak adlandırılıyor. Henüz bilim gerçek bir genel yapay zeka sistemi üretebilmiş değil ancak bilim insanları bu gelişmenin önümüzdeki birkaç yıl içinde gerçekleşebileceğini öngörüyor. AGI çığır açan gelişmeler vaat ederken aynı zamanda önemli riskleri de beraberinde getiriyor.
Yapay zeka (YZ), makinelerin öğrenme, tahmin yapma ve bazı alanlarda insanları geride bırakma yetenekleriyle dünyayı hızla dönüştüreceği öne sürülüyor. Ancak günümüzdeki yapay zeka sistemleri dar yapay zeka (ANI) olarak sınıflandırılıyor ve yalnızca belirli alanlarda hizmet vermek için geliştiriliyor. Örneğin, sohbet botları veya görüntü tanıma modelleri gibi YZ sistemleri belirli alanlarda başarılı olurken, bu görevlerle sınırlı kalıyor ve alternatif cevaplar ve çözümler üretirken bu üretimi tamamen bilinçsiz bir şekilde, yalnızca bünyesindeki verileri analiz ederek yapabiliyor.
Bu noktada genel yapay zeka (AGI) kavramı devreye giriyor. AGI, makinelerin insanlar gibi çeşitli alanlarda öğrenip görevleri yerine getirebileceği teorik bir YZ aşamasını temsil ediyor. Genel yapay zeka (AGI), yapay zeka dünyasında en çok konuşulan kavramlardan biri olsa da böyle bir yapay zeka inşasını gerçekleştirebilecek bir teknoloji henüz yok.
AGI, insan seviyesindeki zekayı yalnızca yakalamakla kalmayıp, onu aşacak bir makine zekası oluşturma hedefini de içeriyor. Yani günümüzdeki dar yapay zeka sistemlerinin aksine, AGI’nin, geniş bir görev yelpazesini gerçekleştirme, insan gibi düşünme ve yeni zorluklara uyum sağlama yeteneğine sahip olması hedefleniyor. Dar yapa zeka sistemlerinin bilinçsiz çalışma prensibine zıt olarak, insan gibi bilinçli hareket edebilen ve komutsuz kendi öz iradesine sahip bir yapay zeka sistemi olarak çalışması amaçlanıyor.
Bir düşünme makinesi
Genel Yapay Zeka (AGI), insanın gerçekleştirdiği her türlü zihinsel görevi yerine getirebilecek teorik bir yapay zeka türü olarak tanımlanıyor. Bu kavram teknoloji ve bilim dünyasında yeni değil; terim ilk olarak 2006 yılında yapay zeka araştırmacıları Ben Goertzel ve Cassio Pennachin’in editörlüğünü yaptığı bir kitapta tanıtılıyor. Ancak bu fikir, onlarca yıldır yapay zeka tartışmalarının bir parçası olmaya devam ediyor.
Önde gelen bilgisayar bilimcilerinden Marvin Minsky’in, makinelerin bir gün genel zekaya sahip olabileceğini, teknoloji henüz bu seviyeye gelmeden çok önce öngördüğü dikkat çekiyor.
Minsky, 2000’lerde verdiği bir röportajda şu sözleriyle dikkat çekiyor: “Genel zeka üzerine sadece küçük bir topluluk yoğunlaştı. Hiç kimse bir düşünme makinesi yapmaya çalışmadı… Bu nedenle, tam anlamıyla zeki bir makineye ulaşmada fazla ilerleme kaydedemedik. Küçük alanlarda birçok aptal uzman sistemimiz var; gerçek genel zekanın ihtişamı hâlâ bizim onu keşfetmemizi bekliyor… Yapay zeka ve genel zeka konusundaki en derin sorulara geri dönmemiz gerekiyor.”
AGI, günümüzdeki dar yapay zeka sistemlerinden, örneğin ChatGPT gibi dil modellerinden çok farklı planlanıyor. Bu sistemler belirli görevlerde uzmanlaşırken, insan zekasının esneklik ve uyum sağlama kapasitesini yakalayamıyor. AGI ise bu eksiklikleri gidererek, bağlamı anlayan, bilinmeyen sorunlara çözümler üretebilen ve birçok alanda bağımsız kararlar alabilen sistemleri temsil ediyor.
Ne kadar yakın
AGI’nin ne zaman gerçekleşeceğine dair tahminler oldukça farklılık gösteriyor. Bazı uzmanlar bunun birkaç yıl içinde mümkün olacağını söylerken, diğerleri bunun onlarca yıl sürebileceğini veya asla gerçekleşmeyeceğini öne sürüyor. “Tekillik Yakın” kitabının yazarı Ray Kurzweil gibi isimler, AGI’nin 2030’lara kadar geliştirileceğini ve teknolojik tekillik olarak adlandırılan bir döneme yol açacağını öngörüyor.
Kurzweil, bu konuda şöyle diyor: “Yapay zeka, yaklaşık 2029’da insan seviyelerine ulaşacak. Bunu daha ileriye, mesela 2045’e taşırsak, medeniyetimizin insan biyolojik makine zekasını milyar kat artırmış olacağız.”
Tekillik noktası, makine zekasının insan zekasını aştığı ve teknolojik gelişmelerin kontrol edilemez hale geldiği bir anı ifade ediyor. Bu senaryoda, AGI yalnızca insan seviyesinde görevleri yerine getirmekle kalmayacak, kısa sürede süper zeka haline gelerek her bilişsel alanda en zeki insanları bile geride bırakabilecek.
DeepMind’den Shane Legg gibi diğer uzmanlar ise AGI’nin 2020’lerin sonlarına doğru geliştirileceğini tahmin ediyor. Legg, 2029’a kadar AGI’ye ulaşılamazsa nedeninin ne olabileceği sorusuna şöyle yanıt veriyor: “Bilmiyorum. Şu anda bana öyle geliyor ki, tüm sorunlar birkaç yıllık araştırmayla çözülebilir. Şu anki hissiyatım bu.”
Öte yandan, Elon Musk, yapay zekanın insanları 2025 gibi erken bir tarihte geçeceği konusunda uyarılarda bulunuyor. AGI’nin geliştirilmesine ilişkin zaman çizelgesi sorulduğunda, Musk şunları söylüyor: “Eğer AGI’yi en zeki insandan daha zeki olarak tanımlarsanız, bunun muhtemelen gelecek yıl, belki iki yıl içinde gerçekleşeceğini düşünüyorum.”
Nvidia CEO’su Jensen Huang da AGI’nin önümüzdeki beş yıl içinde başarılabileceğine inanıyor. Ancak birçok bilim insanı daha temkinli ve AGI’nin bu yüzyılın sonuna kadar ortaya çıkacağını düşünüyor.
İnsan yaratıcılığı için bir “katalizör”
AGI’nin potansiyel faydaları son derece büyük. Bilim, tıp, eğitim ve birçok diğer alanda devrim yaratma kapasitesine sahip olan AGI, dünyanın en büyük sorunlarıyla başa çıkmak için yeni çözümler sunabileceği tahmin ediliyor. OpenAI CEO’su Sam Altman’a göre, AGI; iklim değişikliği, küresel açlık ve hastalıklar gibi küresel sorunların çözümüne katkıda bulunabilir.
Altman bir söyleşide, “Hepimizin düşündüğünden çok daha az iş değiştirecek ve dünyayı çok daha az dönüştürecek,” diyor. Ayrıca şunları ekliyor: “Biz, AGI’yi nasıl inşa edeceğimizi ve bunu dünyaya en faydalı ve sorumlu şekilde nasıl yayacağımızı anlamaya çalışan bir araştırma ve dağıtım şirketiyiz. AGI, insanlık tarihinin en heyecan verici, umut verici teknolojilerinden biri olacak. Tüm hastalıkları tedavi edebilir, herkese kaliteli eğitim ve sağlık hizmeti sunabilir, üretkenliği artırabilir ve büyük bilimsel keşifler yapabiliriz. Bu kazanımların herkes için erişilebilir olmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Ancak, bu teknoloji yanlış kullanıldığında ortaya çıkabilecek risklere karşı da dikkatli olmalıyız. Bu nedenle, olası riskleri yönetmek ve bu teknolojinin faydalarını adil bir şekilde dağıtmak için çalışıyoruz.”
AGI, üretkenliği ve yeniliği artırarak, insanlığın ulaşamadığı bilimsel prensipler ve teknolojiler için yeni kapılar açma potansiyeliyle dikkat çekiyor. Sağlık alanında, yeni tedavi yöntemlerinin keşfini hızlandırma, ameliyatları geliştirme ve hastalıkları insan doktorlardan daha doğru ve çabuk teşhis etme gibi yetenekler sunacağı bekleniyor.
Altman, AGI’nin insan yaratıcılığı için bir “katalizör” olacağını ve hemen her bilişsel görevi daha hızlı ve verimli şekilde gerçekleştirebileceğini öngörüyor. Bu, binaların tasarımından yasal belgelerin hazırlanmasına kadar her alanda devrim niteliğinde gelişmelerin yaşanabileceği anlamına geliyor.
İnsanlığın sonunu da getirebilir
AGI’nin vaat ettiği yararlar ne kadar büyükse, potansiyel riskleri de o kadar ciddi. AGI’nin otonom hareket edebilme ve kendi kodunu geliştirebilme kapasitesi, varoluşsal endişelere yol açıyor. Elon Musk ve diğer yapay zeka uzmanları, AGI’nin insan hedefleriyle uyumlu olmama riskine dikkat çekiyor. Musk, bu konuda şunları söylüyor: “Yapay zeka konusunda çok dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum. En büyük varoluşsal tehdidimiz ne olabilir diye sorsanız, muhtemelen bu olurdu. Bu yüzden çok dikkatli olmalıyız.”
Musk, bir başka röportajda AGI’nin gelişimini bir çocuğun yetiştirilmesine benzetiyor: “Bir tür AGI yetiştiriyorsunuz. Bu, neredeyse bir çocuk yetiştirmeye benziyor ama bu çocuk, Tanrısal zekaya sahip bir süper dahi. Ve onu nasıl yetiştirdiğiniz çok önemli.”
Bilim insanları, özellikle AGI’nin insanlıkla çelişen amaçlar geliştirmesi durumunda doğabilecek beklenmedik ve yıkıcı sonuçlar konusunda uyarıyor. Yazar Max Tegmark, bu riski şöyle ifade ediyor: “AGI’deki gerçek tehlike kötü niyet değil, yetenektir. Süper zeki bir AI, hedeflerine ulaşmada son derece başarılı olacaktır. Eğer bu hedefler bizimkilerle uyumlu değilse, ciddi bir sorunla karşı karşıya kalırız.”
Bazı araştırmacılar, AGI’nin kontrolden çıkabileceği, silah haline gelebileceği ve toplu işsizliğe yol açabileceği gibi risklere işaret ediyor. Kendini geliştirebilen bir AGI’nin, insan gözetiminden bağımsız hareket ederek zararlı sonuçlar doğurabileceği düşünülüyor. Ayrıca, kötü niyetli kişiler veya hükümetler tarafından savaş, gözetim ve diğer tehlikeli amaçlar için kullanılma riski de bulunuyor. AGI, birçok alanda insanlardan daha üstün hale geldikçe, kitlesel işsizliğin büyük bir toplumsal sorun haline gelebileceği ve yeni ekonomik sistemler geliştirilmedikçe bu sorunun derinleşebileceğine inanılıyor.
Neden henüz bir AGI yok?
AGI’nin geliştirilmesindeki en büyük teknik engellerden biri, insan gibi öğrenebilen ve adapte olabilen sistemler yaratmak. Mevcut yapay zeka sistemleri, yalnızca belirli görevlerde başarılı olurken, bilgiyi bir alandan diğerine aktarma (transfer öğrenme) yeteneği sınırlıdır. AGI’nin bu sınırlamayı aşması ve insan zekası seviyesine ulaşabilmesi gerekiyor.
Bir diğer büyük zorluk ise duyusal algı ve gerçek dünya ile etkileşim konusunda ortaya çıkıyor. AGI’nin insan gibi işleyebilmesi için fiziksel dünyayı gerçek zamanlı olarak anlaması ve uygun tepkiler verebilmesi gerekiyor. Bu, mevcut makine öğrenimi tekniklerinden çok daha ileri bir teknoloji gerektiriyor. Sınırlı veriden öğrenme ve görevler arasında genelleme yapabilme yeteneği de AGI araştırmalarında çözüme kavuşması gereken önemli bir alan olarak öne çıkıyor.
AGI, hala uzak bir hedef olarak görülse de bu alandaki çalışmalar hızla ilerliyor. Teknolojinin endüstrileri kökten değiştirme, küresel sorunları çözme ve insan bilgisini genişletme potansiyeli, bilim insanlarını ve teknoloji liderlerini cezbediyor. Ancak, AGI’nin geliştirilmesiyle birlikte gelen etik, güvenlik ve kontrol gibi kritik meseleler çözülmediği sürece, bu teknoloji insanlık için ciddi bir tehdit oluşturacağı ihtimali gözlerden kaçmıyor.
Kaynak: 2N News