Dijital karartmalar, sosyal medya platformlarında ayrımcı politikalar, medya yasakları ve “shadow ban” uygulamaları, Filistinlilerin sesini bastırmaya yönelik politikaların bir parçası olarak dikkat çekiyor.
Dijital karartmalar, sosyal medya platformlarında ayrımcı politikalar, medya yasakları ve “shadow ban” uygulamaları, Filistinlilerin sesini bastırmaya yönelik politikaların bir parçası olarak dikkat çekiyor.
Filistin’de yaşananlara sessiz kalmayan sivil toplum kuruluşları, her platformda Gazze’nin sesini duyurmaya çalışıyor. Ancak sosyal medya platformlarından yapılan paylaşımlar sıklıkla sansüre maruz kalıyor.
Al Jazeera Medya Enstitüsü’nün desteğiyle Filistin içeriklerine yönelik dijital hak ihlallerini belgeleyen kuruluş Sada Social Center’ın son raporuna göre, sadece Kasım ayında 500’ü aşkın ihlal belgelendi.
Bu ihlallerin yüzde 57’si Meta (Instagram, Facebook, Threads) platformlarında, yüzde 23’ü TikTok’ta, yüzde 13’ü YouTube’da ve yüzde 7’si X (eski adıyla Twitter) platformunda gerçekleşti. Ayrıca, Filistinlilere ait 30 WhatsApp hesabı, iki haber grubunu da kapsayacak şekilde kaldırıldı.
Bu ihlaller, özellikle kuzey Gazze’deki “Dijital karartma” ile birleşerek, Filistinlilerin seslerini bastırmaya yönelik politikaları derinleştirdi. İnternet kesintileri, yerel halkın yaşanan olayları aktarmasını ciddi şekilde kısıtladı. İsrail, 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye hiçbir gazetecinin girişine izin vermeyerek bu sessizliği daha da pekiştirdi. Sada Social, bu durumu “Filistinlilerin dijital sesini susturan politikaların bir parçası” olarak nitelendiriyor.
Dijital karartma” Gazze’deki iletişim altyapısını hedef alarak halkın dış dünya ile bağlantısını kesmiş durumda. İsrail’in 7 Ekim’den itibaren en az 10 kez internet ve iletişim hizmetlerini kesintiye uğrattığı biliniyor. Bu kesintiler, yalnızca haberleşmeyi değil, insani yardım çalışmalarını ve sağlık hizmetlerinin koordinasyonunu da ciddi şekilde aksattı. İletişim kesintileri nedeniyle Gazze’deki can kayıplarının sayısı tam olarak belirlenemedi. Ayrıca, İsrail’in saldırıları sırasında iletişim altyapısının hedef alınması, bölgedeki haberleşmeyi daha da zorlaştırdı.
Filistinli kadınlara yönelik kampanya yürütülüyor
Dijital şiddetin kadınlar üzerindeki etkisi de kampanyaların ana odağı haline geldi. Sada Social, Filistinli kadınların dijital platformlarda giderek artan şantaj, zorbalık ve tehdit gibi saldırılarla karşı karşıya olduğunu vurguladı. Bu saldırıların Gazze’deki son savaş sırasında daha da yoğunlaştığı belirtilirken, İsrail’in işgal politikalarının çevrimiçi platformlarda kadınları hedef alan tehlikeli bir ortam oluşturduğu ifade edildi.
Bu bağlamda, Sada Social “Hepimiz Sorumluyuz” adıyla yeni bir farkındalık kampanyası başlattı. Kampanya, dijital şiddetin tehlikelerini vurgulamayı, kadınları koruma yollarına dair eğitim içerikleri sunmayı ve toplumda dijital güvenlik kültürünü yaygınlaştırmayı amaçlıyor. Aynı zamanda, kadınlara yönelik dijital şiddetin sosyal, psikolojik ve ekonomik etkilerini azaltmak için resmi kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve medyanın iş birliği yapması gerektiği çağrısında bulunuyor.
Sada Social, toplumu dijital hak ihlallerine karşı daha duyarlı olmaya davet ederken, bu kampanyanın sadece farkındalık yaratmakla kalmayıp Filistinli kadınlarla dayanışma mesajı taşıdığını belirtti. Merkeze göre, bu çabalar herkes için daha güvenli bir dijital alan oluşturma yolunda atılan önemli adımlar arasında yer alıyor.
Sosyal medya platformlarının Filistin içeriklerine yönelik ayrımcı politikalarının devam ettiği bir dönemde, bu tür girişimler Filistinlilerin sesini duyurmak ve dijital şiddetle mücadele etmek adına kritik bir rol üstleniyor.
İsrail’in medya yasakları dikkat çekiyor
İsrail, 7 Ekim’den bu yana ulusal güvenlik gerekçesiyle bazı medya kuruluşlarına yönelik tartışmalı kararlar aldı.
11 Ağustos 2024’te, Lübnan merkezli ve Hizbullah yanlısı Al Mayadeen TV’ye 45 günlük ek yayın yasağı getirildi. Kanalın ekipmanlarına el konulurken internet siteleri engellendi.
Kasım ayında İletişim Bakanı Şlomo Karhi Haaretz gazetesine yönelik devlet bağlantılarını sonlandırmayı önerdi. Gazetenin “yenilgici propaganda” yaptığı iddiasına dayanan bu öneri, hükümet tarafından reddedildi ancak basın özgürlüğüne yönelik tartışmaları yeniden alevlendirdi. Ekim ayında yürürlüğe giren yeni bir yasayla, terör örgütü olarak görülen kaynaklardan bilgi almanın bir yıla kadar hapis cezasıyla sonuçlanabileceği açıklandı. İnsan hakları örgütleri, yasanın gazetecileri hedef alabileceği uyarısında bulundu.
Filistin yanlısı içeriklere sansür
Al Jazeera’nin haberine göre yüzlerce sosyal medya kullanıcısı, Facebook, Instagram, X, YouTube ve TikTok gibi platformların, Filistin yanlısı içeriklerin erişimini kısıtladığını veya bu içerikleri “shadow ban” (kullanıcıya bildirmeden sansürleme) uygulayarak gizlediğini iddia ediyor.
Al Jazeera’ya konuşan aktivistler, “FreePalestine” ve “IStandWithPalestine” gibi hashtag’ler içeren paylaşımların yanı sıra İsrail’in saldırılarında hayatını kaybeden sivillere destek veren mesajların da görünürlüğünün azaldığını söylüyor. Instagram, bu içerikleri topluluk kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle kaldırmakla suçlanırken bazı kullanıcılar protestolarla ilgili içeriklerin izlenmediğini ifade ediyor.
Meta, ise platformlarındaki erişim sorunlarının bir hatadan kaynaklandığını belirtiyor. TikTok ve YouTube ise içerikleri politik hassasiyetlere göre kaldırmadıklarını savunuyor. Ancak insan hakları kuruluşları, Filistin ile ilgili içeriklerin “orantısız” şekilde sansürlendiğini vurguluyor.
Kaynak: Sada Social, Anadolu Ajansı, Al Jazeera, Committee to Protect Journalists