Bilim insanları, insanlığın ortaya çıkışını şansa değil, gezegenin biyolojik ve jeolojik süreçlerine bağlıyor.
Bilim insanları, insanlığın ortaya çıkışını şansa değil, gezegenin biyolojik ve jeolojik süreçlerine bağlıyor.
İnsanlığın varoluşu, uzun zamandır “zor adımlar” (hard-steps) modeliyle açıklanmaya çalışılıyor. Bu modele göre, insanlığın ortaya çıkışı, evrimsel süreç boyunca son derece nadir ve olasılığı düşük bir dizi büyük biyolojik dönüşümün başarılı bir şekilde gerçekleşmesine bağlıydı.
Ancak “Science Advances” dergisinde 14 Şubat’ta yayınlanan yeni bir araştırma, bu modeli sorguluyor. Yeni çalışma, “zor adımlar” modelinin temel varsayımlarını tarihsel jeobiyoloji perspektifinden yeniden değerlendiriyor ve insanlığın ortaya çıkışını açıklamak için farklı bir mekanizma sunuyor. Bu modele göre, evrimde “zor adımlar” yerine, gezegenin biyolojisi ve jeolojisi arasındaki dinamik etkileşim anahtar rol oynuyor.
Popular Science’ın haberine göre, çalışmanın ortak yazarlarından ve Pennsylvania Eyalet Üniversitesi’nde mikrobiyoloji profesörü olan Jennifer Macalady, “Bizim varlığımız büyük ihtimalle evrimsel bir tesadüf değil. Biz, gezegenimizin evriminin beklenen ya da tahmin edilebilir bir sonucuyuz. Aynı şekilde, evrende başka zeki yaşam formları da olabilir.” diyor.
Fizikçi Brandon Carter’ın 1983’te öne sürdüğü “zor adımlar” modeli, Güneş’in ömrüne ve insanoğlunun geçmişine bakarak, insanlığın ortaya çıkışının son derece nadir bir olay olduğunu öne sürüyordu. Model, DNA’nın ortaya çıkışı ve insan zekasının sıçraması gibi olasılığı son derece düşük olan “zor adımlar” gerektirdiğini varsayıyordu.
Yeni çalışma ise evrimin sürekli olarak gezegenin çevresel koşullarıyla etkileşim içinde olduğunu ve bu koşulların evrimi yönlendirdiğini öne sürüyor. Yani zeki yaşam, belli koşullar sağlandığında kaçınılmaz bir sonuç olabilir.
Popular Science’ın haberine göre, çalışmanın başyazarı ve Münih Üniversitesi’nde jeobiyolog olan Daniel Mills, “Carter, insanlığın her an ortaya çıkabileceğini varsaydı. Ama bu yanlıştı. Evrim ancak gezegenin koşulları uygun hale geldiğinde belirli dönüşümler geçirerek ilerledi.” diyor.
Uzayda yaşamın izleri
Yeni model, evrimin “tesadüfi ve olağanüstü bir olay” olmadığını öne sürerken, bilim insanlarının dış gezegenlerde yaşam izlerini araştırması için yeni yöntemler geliştirmesi gerektirdiğini de belirtiyor. Araştırmacılar, gezegen atmosferlerinde oksijen gibi biyolojik belirteçleri taramanın, evrimsel süreçlerin tekrar edip etmediğini anlamak için kritik olabileceğini vurguluyor.
Popular Science’ın aktardığına göre, Daniel Mills, “Eğer biz yok olursak, evrim kaçınılmaz bir şekilde yeni bir zeki yaşam formu ortaya çıkarabilir.” diyor. “Bu bana umut verici geliyor. Umarız insanlık uzun süre varlığını sürdürür, ama eğer başaramazsak, belki de Dünya başka bir fırsat yakalar.”Yeni model, zeki yaşamın evrende daha yaygın olabileceği fikrini güçlendirerek, dış gezegenlerde yaşam arayışlarının yeni bir yön kazanmasına katkı sağlayabilir.
Kaynak: Science Advances