Evren dönüyor mu? JWST’nin gözlemleri, yeni tartışmalara yol açtı

Son JWST gözlemleri, evrenin genişlemesi ve hareketine dair yeni soru işaretleri oluşturuyor. Bu tartışmalardan biri de evrenin başlangıcından beri bir dönüş hareketine sahip olup olmadığı.

Yaklaşık bir asır önce bazı astronomlar evrenin genişlemesini tam olarak anlamlandırılamadığını öne sürmüştü. “Tükenmiş ışık” (tired light) teorisi, fotonların uzayda ilerlerken enerji kaybedebileceğini ve bunun genişleme hareketi olarak algılanabileceğini öne sürüyordu. Ancak bu teori, uzun yıllar boyunca kabul görmedi ve Big Bang modeli bilim dünyasında öne çıktı.

JWST verileri, evrenin çok erken dönemlerinden gelen galaksilerin beklenenden daha olgun göründüğünü ortaya koyuyor. Geleneksel Big Bang zaman çizelgesine göre bu galaksiler, evrenin yaşından daha yaşlı gibi gözüküyor. Bu, evrenin 13,8 milyar yıl önce tek bir noktadan oluştuğu fikriyle çelişiyor.

Earth’e konuşan Kansas State Üniversitesi’nden Doç. Dr. Lior Shamir, “JWST, erken evrene ait derin görüntüler sağladı, ancak yeni doğan bir evren göstermek yerine, büyük ve olgun galaksiler gösterdi,” dedi. Shamir’in ekibi, JWST tarafından gözlemlenen 30 binden fazla galaksinin hareketlerini inceledi ve neredeyse tüm erken dönem galaksilerinin aynı yönde döndüğünü fark etti. Hatta bu asimetri, uzman olmayan birinin bile gözlemlerle fark edebileceği kadar belirgin.

Elde edilen veriler, evrenin ilk oluştuğu anda belirli bir dönüş hareketine sahip olmuş olabileceğini ya da evrenin büyük bir kara deliğin içinde yer aldığını öne sürüyor. Bununla birlikte, Shamir’in belirttiğine göre bu asimetri, Dünya’nın kendi hareketiyle de ilgili olabilir. Dünya’nın dönüş hızı sebebiyle, ters yönde hareket eden galaksilerin daha parlak görünmesi, evrenin gerçekte algıladığımızdan farklı bir yapıya sahip olduğu anlamına gelebilir.

DES (sol) ve JWST tarafından görüntülenen aynı galaksilerin örneği.

Evrenin döndüğüne dair kanıtlar

James Webb Uzay Teleskobu (JWST), çok yüksek kızılöte kayma (“z-redshift”) değerlerine sahip galaksileri tespit ederek, evrenin sadece 250 milyon yaşında olduğu dönemlere dair kanıtlar sunuyor. Bu galaksiler arasında yer alan JADES-GS-z14-0, 14.2 kızılöte kayma değerine sahip olup, büyük patlamadan sadece 250 milyon yıl sonrasına ait olarak kayıtlara geçti. JWST ayrıca, şaşırtıcı bir şekilde, Samanyolu benzeri sarmal galaksilerin de erken evrende mevcut olduğunu ortaya koydu. Daha önce sarmal galaksilerin bu kadar erken dönemlerde var olabileceği düşünülmüyordu, ancak yeni gözlemler bu anlayışı sorgulatıyor.

JWST’nin derin alan gözlemleri, Samanyolu’nun dönüş yönü ile karşılaştırıldığında, beklenmedik bir asimetri ortaya koydu. Bu gözlemlere göre, Samanyolu’nun dönüş yönüne ters yönde dönen galaksilerin sayısı daha fazla. Bu durum, evrenin erken dönemlerinde galaksi oluşumu hakkındaki mevcut kozmolojik modellerle uyuşmayan bir bulgu olarak değerlendiriliyor.

2022 yılında Hubble Uzay Teleskobu’nun Ultra Derin Alan (UDF) verileriyle karşılaştırıldığında, JWST’nin yakaladığı asimetri daha belirgin hale geliyor. UDF verileriyle yapılan analizde 33 galaksi incelendi ve bunlardan 23’ünün Samanyolu’nun dönüş yönüne ters yönde döndüğü belirlenmişti.

JWST’nin GOODS-S alanında yapılan incelemelerde ise toplam 263 galaksi üzerinde bir analiz gerçekleştirildi. Bunlardan 105 tanesinin saat yönü tersine, 158 tanesi ise saat yönünde döndüğü belirlendi. Bu farklılık, istatistiksel olarak rastlantısal olmaktan çıkarak, evrenin erken yapısında bilinmeyen fiziksel mekanizmaların varlığına işaret ediyor.

Ayrıca, kozmolojide “Axis of Evil” (Kötü Şöhretli Eksen) olarak bilinen bir kavram, kozmik mikrodalga arka plan (CMB) radyasyonundaki beklenmedik hizalanmaları ifade ediyor. Bu hizalanmalar, evrenin izotropik (her yönde aynı) olması gerektiği fikriyle çelişiyor. Bu durum, evrenin dönüş hareketine sahip olduğuna işaret edebilir.

JWST tarafından görüntülenen galaksilerin örneği ve her bir görüntünün radyal yoğunluk grafiği dönüşümlerinin tepe noktaları.

Big Bang yalan mı?

Big Bang teorisini tamamen terk etmek çoğu bilim insanı için şu an erken bir karar olsa da, JWST’nin verileri bazı temel varsayımların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini gösteriyor. 

Bu bulgular, kozmolojide uzun zamandır tartışılan ‘Hubble gerilimi’ ile ilişkilendiriliyor. Evrenin genleşme hızına dair yapılan ölçümler arasındaki tutarsızlıklar, JWST’nin gözlemleriyle yeni bir boyut kazanıyor. JWST’nin derin alan görüntüleme yeteneği, galaksi dönüş yönleri arasındaki asimetriyi daha net bir şekilde ortaya koyarken, bu bulguların fiziksel mekanizmalarını anlamak için daha fazla gözlem ve teorik çalışma gerekiyor.

Bu konu üzerine yapılacak gelecekteki araştırmalar, evrenin erken dönemlerinde galaksi oluşumu ve büyük ölçekte yapısal farklılıkların nedenleri konusunda önemli ipuçları sunabilir. JWST’nin sağladığı verilerle, evrenin temel yapısına dair yeni soruların gündeme gelmesi kaçınılmaz gibi görünüyor.

Kaynak: Earth