Güneşte yaşanan büyük patlama dünya üzerinde ciddi etkiler oluşturabilir.
Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi’ne (NOAA) bağlı Uzay Hava Tahmin Merkezine göre, 3 Ekim Perşembe günü dünyaya G1 seviyesinde küçük bir jeomanyetik fırtına çarpma olasılığı bulunurken, 4 Ekim Cuma günü ise G3 seviyesinde daha güçlü bir fırtına bekleniyor.
Jeomanyetik fırtınalar, Güneş patlamaları sonucu oluşur. Bu fırtınalar Dünya’nın manyetik alanını etkileyerek ciddi tehditler oluşturur. Enerji şebekelerinde geniş çaplı kesintilere, GPS ve uydu iletişiminde bozulmalara yol açabilir.
En güçlü ikinci patlama
Bu patlama salı günü meydana geldi ve verilere göre son birkaç yılın en büyük patlamalarından biri oldu. Patlamanın Güneş’in çok sayıda güneş lekesi barındırdığı “Active Region 3842” adlı bölgede gerçekleştiği görüldü.
Patlamanın şiddeti NOAA tarafından X7.1 olarak derecelendirildi. Güneş patlamaları güçlerine göre sınıflandırılır; ‘B’ sınıfı en zayıf ‘X’ sınıfı en güçlü olanıdır. Her harf, bir önceki sınıfa göre on kat daha güçlü patlamayı temsil eder. Yakın zaman önce yaşanan daha güçlü patlamanın şiddet derecesi X8.7’ydi. Yani X7.1 oldukça güçlü bir patlamadır ve son birkaç yılın en güçlü ikinci patlamasıdır.
NOAA yaptığı bir diğer açıklamada bu fırtınanın korkutucu gibi görünse de insanları doğrudan etkilemeyeceğini, asıl tehlikenin hassas elektrik, internet sistemleri ve enerji şebekeleri için olduğunu söyledi.
karşı duran bir adam
(Envato)
Kuzey ışıkları görülebilir
Patlamanın etkilerinden biri de “Aurora Borealis” dediğimiz kuzey ışıklarının dünyamızda görünmesi. Güneş patlamasından sonra oluşan jeomanyetik fırtınanın etkisiyle Güneş’in üst katmanında bulunan yüklü parçacıklar etrafa saçılır, buna bir diğer adıyla Güneş rüzgarları denir.
Etrafa yayılan bu parçacıkların bir kısmı Dünya’ya doğru yola çıkar ve Dünya’nın kuzeyinde bulunan manyetik alanına ulaşır. Bunun sonucunda da kuzey ışıkları dediğimiz yeşil ve kırmızı tonlarındaki ışıklar dünyamızda görünmeye başlar. Bu ışıklar Dünya’nın kuzeyinden giriş yaptığı için
çoğunlukla Norveç, İsveç ve Finlandiya gibi ülkelerde görülür.
Kaynak: Gizmodo
