Dil göz yerine geçiyor

Dilin içinde kodlanan renk ve anlam ilişkisi görmeyle bağlantılı değil. Anlam haritalarını şekillendirmede dil görme yetisinden daha etkili olduğu ortaya çıktı.

Yeni bir araştırma, doğuştan görme engelli bireylerin renk ve sıfatlar arasındaki bağlantıları, dillerinin yapısına göre oluşturduğunu ortaya koydu. Bu bulgu, dilin yalnızca iletişim aracı olmadığını, aynı zamanda algısal kategorilerin şekillenmesinde temel bir rol oynadığını gösteriyor.​

Wisconsin-Madison Üniversitesi’nden bilim insanlarının yürüttüğü çalışma, dilin, renk ve sıfatlar arasındaki bağlantıları şekillendirmede kritik bir rol oynadığını gösteriyor.​

Araştırmacılar, İngilizce yazılı ve sözlü metinlerden elde ettikleri kelime gömme (word embedding) modellerini kullanarak, renk-sıfat ilişkilerini haritalandırdı. Bu modeller, hem görme engelli hem de gören bireylerin yaptığı renk-sıfat eşleştirmeleriyle karşılaştırıldığında, dilin bu ilişkileri nasıl şekillendirdiğini ortaya koydu.​

Özellikle edebi metinlerden elde edilen kelime gömme modelleri, OpenAI’nin GPT-4 dil modelinden daha yüksek doğrulukla insan benzeri renk-sıfat ilişkilerini tahmin etti. Bu bulgu, dilin istatistiksel yapısının, görsel deneyimden bağımsız olarak bu tür kavramsal ilişkileri nasıl etkilediğini gösteriyor.​

Araştırmacılardan Qiawen Liu, Jeroen van Paridon ve Gary Lupyan makalelerinde “Bu ilişkilerin bazıları, örneğin kor hâlindeki kırmızı kömürleri görmek gibi görsel deneyimlere dayanır. Şaşırtıcı bir şekilde, doğuştan görme engelli birçok kişi, görsel deneyim yaşamamış olmalarına rağmen, benzer renk-sıfat ilişkileri sergilemektedir ve bu ilişkilerin büyük olasılıkla dil yoluyla öğrenildiği düşünülmektedir. Bizim bulgularımız, bu ilişkilerin gerçekten de dilin istatistiksel yapısına gömülü olduğunu ortaya koymaktadır.” ifadelerine yer verdi.

Pyhs.org’da yer alan habere göre araştırma, doğuştan görme engelli bireylerin, renkleri hiç deneyimlememelerine rağmen, dillerinde bulunan renk terimlerini ve bu terimlerle ilişkili 

sıfatları kullanma biçimlerinin, görme yetisine sahip bireylerle benzer olduğunu gösterdi. Bu durum, dilin, algısal kategorilerin oluşumunda görsel deneyimden bağımsız bir etkiye sahip olduğunu ortaya koyuyor.​

Doğuştan görme engelli bireylerin beyinlerinde yapılan nörolojik çalışmalar, görsel korteksin, görsel bilgi işlemek yerine dil işleme görevini üstlendiğini gösteriyor. Bu durum, beynin inanılmaz bir plastisiteye sahip olduğunu ve farklı duyusal deneyimlere uyum sağlayabildiğini ortaya koyuyor.​

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde yapılan bir çalışmada, doğuştan görme engelli bireylerin beyinlerinin görsel bölgelerinin, karmaşık dil görevleri sırasında aktif olduğu gözlemlendi. Bu bulgu, dilin beyinde işlenme biçiminin, görsel deneyimden bağımsız olarak gelişebileceğini gösteriyor.​

Bu araştırmalar, dilin sadece iletişim aracı olmadığını, aynı zamanda algısal kategorilerin oluşumunda temel bir rol oynadığını gösteriyor. Doğuştan görme engelli bireylerin dillerinin yapısına göre renk ve sıfatlar arasında bağlantılar kurabilmesi, dilin algı üzerindeki derin etkisini ortaya koyuyor.​

Kaynak: Pysh.org