Çocuklar neden yemek seçer? 

Yeni bir çalışma, yemek seçiciliği davranışının büyük oranda genetik olduğunu ve çevresel faktörlerin nadiren devreye girdiğini ortaya koyuyor.

Çocuklarda yemek seçiciliği, özellikle okul öncesi dönemde ailelerin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri olarak öne çıkıyor. Birçok ebeveyn, çocuklarının belirli yiyecekleri reddetmesi ya da yalnızca çok sınırlı bir menüyle beslenme isteği nedeniyle kaygı duyuyor. Peki, çocukların yemek seçiciliğinin kökeni tam olarak nedir? Çocuklar neden belirli yiyeceklerden kaçınır ve bu alışkanlıklar nasıl gelişir? Yeni yapılan bir araştırma, bu sorulara önemli yanıtlar sunarak, genetik ve çevresel etkenlerin bu davranıştaki rolünü ayrıntılı bir şekilde inceliyor. 

Londra Üniversitesi Koleji’nde (UCL) yapılan kapsamlı bir araştırma, yemek seçme davranışlarının genetik mi yoksa çevresel faktörlerden mi kaynaklandığını ikizler üzerinde inceledi. Araştırma, İngiltere’deki ikiz araştırmalarının bir parçası olan ve Gemini kohortu olarak bilinen büyük çaplı bir veri tabanını kullandı. Araştırmada 4 bin 804 ikiz yer aldı ve ebeveynler çocuklarının 16 aylık döneminden başlayarak 13 yaşına kadar uzanan çeşitli yaşlardaki yemek seçme davranışlarını değerlendirdi. 

İkizlerdeki yemek seçiciliği, ebeveynler tarafından Çocuk Yemek Davranışı Anketi kullanılarak değerlendirildi. Bu anket, çocukların belirli yiyeceklerden kaçınma ve yeni gıdalara karşı direnç gösterme gibi alışkanlıklarını ölçmek için kullanılan yaygın bir ölçek. Araştırmacılar, bu veriler aracılığıyla çocukların yaşlarına göre yemek seçicilik seviyelerini belirleyip, genetik ve çevresel etkilerin zamanla nasıl değiştiğini analiz etti. Çalışmanın ikiz çocuklar üzerinde yapılması, genetik ve çevresel etkenlerin birbirinden nasıl ayrıldığını anlamak açısından büyük önem taşıyor. Aynı çevrede büyüyen genetik olarak özdeş çocuklar arasındaki farklılıklar, bu iki faktörün etkisini ortaya çıkarabiliyor. 

Genetik eğilim ne kadar etkili? 

Araştırmanın en önemli bulgularından biri, yemek seçme alışkanlıklarının ardındaki genetik etkilerdi. Özellikle 16 aylık bebekler üzerinde yapılan gözlemler, yemek seçme davranışlarının yüzde 60 oranında genetik faktörlerden kaynaklandığını gösterdi.  

Bu oran, 3 yaşına kadar yüzde 83’e kadar yükselirken, yaş ilerledikçe genetik eğilimin daha belirgin hale geldiği tespit edildi. Baş yazar Dr. Zeynep Nas (UCL Davranış Bilimi ve Sağlık), “Yemek seçiciliği çocuklarda yaygındır ve ebeveynler bu davranıştan kendilerini sorumlu tutarlar; çoğu zaman da başkaları tarafından suçlanırlar. Zor yemek yeme davranışının büyük ölçüde doğuştan gelen bir şey olduğunu bulmamızın, ebeveyn suçlamasını hafifletmeye yardımcı olmasını umuyoruz. Bu davranış ebeveynliğin bir sonucu değildir.” diyerek, ebeveynlere bu konuda güven vermeyi amaçladıklarını belirtti. 

Bu bulgular, yemek seçiciliğinin ebeveynlerin veya çevrenin doğrudan bir sonucu olmadığını, aksine biyolojik olarak çocukların bazı yiyecekleri daha az tercih etme eğiliminde olduğunu gösteriyor. Örneğin, bazı çocukların acı tatlara karşı daha hassas olması veya belirli yiyeceklerin kokusuna aşırı duyarlı olması, genetik faktörlerle ilişkilendirildi.  

Prof. Clare Llewellyn (UCL Davranış Bilimi ve Sağlık) ise, “Yemek seçiciliğinde genetik faktörler baskın bir etkiye sahip olsa da çevre de destekleyici bir rol oynuyor.” diyerek çevrenin rolünü vurguladı. 

Çevresel faktörler ne zaman etkili?  

Araştırma, bebeklik döneminde, özellikle 3 yaşına kadar, çevresel faktörlerin de yemek seçiciliği üzerinde etkili olduğunu ortaya koydu. Bulgular, aile ortamının, yemek sunum şekillerinin ve sosyal etkileşimlerin çocukların yemek tercihlerini şekillendirdiğini gösteriyor. Llewellyn: “Birlikte yemek yemek için ailece oturmak gibi paylaşılan çevresel faktörler, yalnızca yürümeye başlayan çocukluk döneminde önemli olabilir. Çocukları düzenli olarak aynı yiyeceklere tekrar tekrar maruz bırakmak ve çeşitli meyve-sebzeler sunmak, en erken yıllarda en etkili olabilir.” diyerek, bu dönemlerde yapılan müdahalelerin uzun vadede fayda sağlayabileceğini belirtti. 

Bununla birlikte, araştırma çevresel faktörlerin etkisinin zamanla azaldığını da gösterdi. Özellikle 3 yaşından sonra genetik faktörler, çevresel etkilerin önüne geçerek baskın hale geliyor. Bu, çocukların bebeklik döneminde sosyal öğrenme yoluyla kazandıkları yemek seçiciliği alışkanlıklarının, genetik eğilimler tarafından şekillendiğini ortaya koyuyor. 

Yemek seçicilikleri hiç bitmeyecek bir şey mi  

Araştırma, çocukların yemek seçiciliğinin genellikle 3 ila 7 yaş arasında zirve yaptığını ve bu yaş aralığında birçok çocuğun belirli yiyecekleri tamamen reddettiğini gösterdi. 7 yaşından sonra ise yemek seçme davranışında bir azalma gözlendi, ancak bu davranış tamamen ortadan kalkmıyor. 13 yaşına kadar bazı çocuklarda yemek seçiciliğinin devam ettiği belirlendi. Nas: “Çalışmamız ayrıca seçici yeme bozukluğunun sadece bir ‘evre’ olmadığını, kalıcı bir seyir izleyebileceğini de gösteriyor.” diye belirtti. 

Çalışmada, çocukların damak tatlarının büyüdükçe olgunlaşmaya başladığı ve yeni tatlara daha açık hale geldikleri gözlendi. Araştırma ekibinden Dr. Alison Fildes (Leeds Üniversitesi): “Zor yemek yeme alışkanlığının güçlü bir genetik bileşeni olmasına ve erken çocukluktan sonra da devam etmesine rağmen, bu bunun sabit olduğu anlamına gelmez. Ebeveynler çocuklarının çocukluk boyunca ve ergenliğe kadar çok çeşitli yiyecekler yemesini desteklemeye devam edebilirler, ancak akranlar ve arkadaşlar, ergenlik çağında beslenmeleri üzerinde daha etkili olabilir.” diyerek bu sürecin dinamik olduğunu vurguladı. 

Araştırmanın sonuçları, yemek seçiciliğiyle başa çıkmaya çalışan ebeveynler için önemli ipuçları sunuyor. Yemek seçiciliği büyük ölçüde çocuğun biyolojik yapısıyla ilişkili olabilir ve bu durumu değiştirmek her zaman mümkün olmayabilir. Ancak, çevresel etkenlerin de erken yaşlarda önemli olduğunu unutmamak gerekiyor. 

Kaynak: University Collage London