Çin gözetleme teknolojileriyle çok uzun yıllardır eleştirilerin hedefinde. Asya’nın en kalabalık ikinci ülkesinde şimdi dijital kimliklerle bu sorun yeni bir boyuta taşınıyor.
Çin gözetleme teknolojileriyle çok uzun yıllardır eleştirilerin hedefinde. Asya’nın en kalabalık ikinci ülkesinde şimdi dijital kimliklerle bu sorun yeni bir boyuta taşınıyor.
Çin vatandaşlarını her an izlediği ve “puanladığı” sistemiyle sık sık “Big Brother” eleştirilerinin hedefi oluyor. Gözetleme boyutu ve teknolojilerinin devamlı geliştirildiği Çin’de bilim insanlarının ürettiği “dünyanın en güçlü casus kamerası” olarak tanımlanan sistemler, 100 kilometreyi aşan mesafelerden yüz ayrıntılarını seçme kapasitesine sahip. Bu teknoloji, uzaydaki bir uydudan Dünya yüzeyindeki insanların yüzlerini net bir şekilde görebiliyor. Çin’in birçok şehrinde her bir kamera ortalama 6 kişiyi gözetliyor.
Dünyanın dört bir yanındaki şehirler güvenlik kamerası ve yüz tanıma sistemleri kullanımını artırıyor. Ancak hangileri vatandaşlarını bu kadar yakından izliyor? Eleştirmenler, bu kadar yaygın gözetimin uluslararası olarak garantili gizlilik haklarını ihlal ettiği konusunda uyarıyor.
Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nde yer alan uluslararası gizlilik standartlarını karşılamak için, biyometrik verilerin hem toplanması hem de kullanılması, suçla özel bir bağlantısı olmayan geniş nüfuslarla değil, yanlışlık yaptığı tespit edilen kişilerle sınırlandırılmalı. İnsanlar, hükümetin kendileri hakkında hangi biyometrik verilere sahip olduğunu bilme hakkına sahip olmalı. Çin’in otomatik yüz tanıma sistemleri bu standartları ihlal ediyor.
Çin tüm bu eleştirilen odağında yeni bir uygulamaya imza atıyor. Dijital kimlik.15 Temmuz’da hükümet, internet üzerinde kullanılmak üzere “dijital kimlik” sistemini başlatacak. Böylece çevrimiçi kimlik doğrulama süreci, özel şirketlerin elinden alınıp doğrudan devletin kontrolüne verilecek. Bu adım, Çin’in veri üzerindeki kontrolünde potansiyel olarak büyük bir değişimi temsil ediyor.
Yeni sistem, Çin’in vatandaşlarının dijital yaşamlarını yönetme ve gözetleme konusunda benimsediği radikal yaklaşımı daha da güçlendiriyor.
Yeni dijital kimlik sistemi, Çin’in halihazırdaki gözetim yapısının bir evrimi niteliğinde. Bu sistemle birlikte şirketler artık kullanıcılarının kimlikleri hakkında çok daha az bilgiye sahip olacak. Dijital kimlik sayesinde kullanıcılar, kişisel bilgilerini firmalarla paylaşmadan uygulamalara ve web sitelerine giriş yapabilecek. Şirketler yalnızca rastgele harf ve rakamlardan oluşan anonim bir kimlik akışı görecek.
Tüketicileri koruyor gibi gözüken bu sistemle Çin’in gözetimi daha da ileriye taşıyacağından endişe ediliyor. Örneğin polis, her bir vatandaşın kullandığı tüm web siteleri ve uygulamaların listesini kolaylıkla çıkarabilir. Dijital kimlik verileri, ileride daha kapsamlı bir çevrimiçi gözetim altyapısına entegre edilebilir.
Economist’te yer alan habere göre uzun vadede dijital kimlik sistemi, çok daha büyük ve iddialı bir planın parçası. Çin hükümeti devasa veri akışları üzerinde daha merkezi ve sıkı bir kontrol kurmaya hazırlanıyor. Bu adımın ardında hem ulusal güvenlik hem de ekonomik kaygılar yatıyor.
Çin hükümeti, kişisel verilerin yabancı istihbarat servislerinin eline geçmesi durumunda dezenformasyon kampanyalarında veya siber saldırılarda kullanılabileceğinden endişeli. Aynı zamanda bu veriler, Çin nüfusuna dair içgörü üretebilecek yapay zeka sistemlerinin eğitilmesinde de stratejik değer taşıyor.
Hükümet veriyi, ekonominin temel girdilerinden biri olarak görüyor. Bu verilerin şirketler bünyesinde tekelleşmesini istemiyorlar. Yönetim bunun yerine, verinin devlet kurumları, kamu işletmeleri ve özel şirketler arasında ticaretine olanak tanıyan veri borsaları kurmaya başladı.
Örneğin teknoloji merkezi Shenzhen’de şirketler, tüketicilerin elektrik kullanım verilerine erişim satın alabiliyor. Ulusal düzeyde bir veri borsası da planlanıyor. Haziran ayında Çin Devlet Konseyi, veri paylaşımının bakanlıklar arasında engellenmesini önlemek için yeni kurallar açıkladı.
Çin hükümetinin veri yönetimi konusundaki sicili ise endişe verici. 2022’de bir hacker, Şanghay polisinin güvencesiz bir veritabanından 1 milyar kişiye ait kişisel bilgiyi çaldı. Bu tür skandallar, Çin halkının dijital kimlik gibi devletin veri temelli projelerine olan güvenini zayıflatıyor.
Veri güvenliği konusundaki geçmiş skandallar, kamuoyunda güvensizliğe yol açarken, devletin dijital altyapıyı daha etkin, güvenilir ve şeffaf yönetip yönetemeyeceği sorusu yanıtsız. Çin’in dijital kimlik sistemi, bir yandan veri gücünü toplumsal kalkınmanın hizmetine sunma vaadi taşırken, öte yandan bireysel özgürlükler ve özel hayatın gizliliği açısından önemli bir sınav niteliği taşıyor.
Kaynak: Economist