Buzullarda radyoaktif izler keşfedildi

Bilim insanları, nükleer testler ve kazalardan kaynaklanan radyoaktif plütonyum izotoplarının Güney Yarımküre’deki buzullarda biriktiğini tespit etti.

Bilim insanları, Güney Yarımküre’deki buzullarda nükleer testler ve kazalardan kaynaklanan radyoaktif plütonyum izotoplarının (Plütonyum-239 ve Plütonyum-238 gibi radyoaktif elementlerin atomik varyasyonları) biriktiğini tespit etti. 

Elde edilen bulgular, buzullardaki bu birikimlerin erime yoluyla çevreye yayılabileceğini ve su kaynaklarını, tarım arazilerini ve deniz ekosistemlerini tehdit edebileceğini ortaya koyuyor.

Radyoaktif izotopların, nükleer silah testleri, nükleer kazalar ve radyoaktif malzeme içeren uzay araçlarının düşmesi gibi olaylardan kaynaklandığı belirtiliyor. Araştırmacılar, plütonyum birikimlerinin özellikle buzulların yüzeyindeki kriyokonit (buzulların yüzeyinde biriken koyu renkli mineral parçacıkları ve organik maddelerden oluşan tortular) adı verilen yapılarda yoğunlaştığını keşfetti. 

Kriyokonit, mineral parçacıkları, organik maddeler ve radyoaktif izotopların bir araya geldiği bir yapı olup, aynı zamanda buzulların erime hızını artırarak ekosistem dengelerini etkiliyor.

Araştırmada, dünyanın farklı bölgelerindeki 49 buzuldaki kriyokonit örnekleri incelendi. Kuzey Yarımküre’deki plütonyum konsantrasyonunun (belirli bir alandaki madde yoğunluğu) Güney Yarımküre’dekinden çok daha yüksek olduğu tespit edildi. 

Bunun nedeni, nükleer testlerin büyük çoğunluğunun Kuzey Yarımküre’de gerçekleştirilmiş olması. Ancak Güney Yarımküre de bu durumdan tamamen bağımsız değil. Araştırmacılar, 1996 yılında Sovyetler Birliği’nin Mars-96 uzay sondasının (Mars’a gönderilen, radyoaktif enerjiyle çalışan uzay aracı) düşmesinin, Güney Yarımküre’de yüksek plütonyum-238 seviyelerine yol açtığını belirledi.

Radyoaktif izotopların birikimi, yalnızca çevresel bir tehdit değil, aynı zamanda radyoaktif kirliliğin tarihini anlamak için bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Bilim insanları, kütle spektrometresi (atomların ve moleküllerin kütlelerini ölçmek için kullanılan ileri bir cihaz) gibi gelişmiş tekniklerle bu birikimlerin kaynağını ve yayılma yollarını analiz etti. Gelecekteki araştırmaların, buzullardaki radyoaktif maddelerin küresel yayılımını ve çevresel etkilerini daha iyi anlamak için kritik veriler sunacağı öngörülüyor.

Bu bulgular, buzulların sadece radyoaktif maddeler için bir depo olmadığını, aynı zamanda küresel çevresel değişimlerin önemli göstergeleri olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Kaynak: ScienceDirect