İstanbul Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Fizik ve Felsefe Çalıştayı’nda, 2N News olarak boşluğun izini sürdük.
İstanbul Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Fizik ve Felsefe Çalıştayı’nda, 2N News olarak boşluğun izini sürdük.
Fizik ve felsefenin kesişiminde yer alan en kadim kavramlardan biri olan “boşluk”, 10-11 Nisan 2025 tarihlerinde İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü’nde düzenlenen Fizik ve Felsefe Çalıştayında çok boyutlu bir tartışmanın odağı oldu. İki gün süren etkinlikte alanında uzman fizikçiler, felsefeciler ve ilahiyatçılar evrenin, zamanın, mekanın ve hareketin doğasını hem bilimsel hem düşünsel temelleriyle ele aldı.
Çalıştayın açılışı 10 Nisan sabahı İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Levent Şahin, İstanbul Topkapı Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ercan Gegez ve Prof. Dr. Ekrem Aydıner’in konuşmalarıyla gerçekleşti. Açılışta, fizik ve felsefe disiplinlerinin yalnızca teorik değil, varoluşsal düzeyde de birlikte düşünülmesi gerektiği vurgulandı.
İlk oturumda Kastamonu Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden Prof. Dr. Yavuz Unat, bilim tarihinde “boşluk” kavramının nasıl ele alındığını tarihsel bağlamlarıyla tartıştı. Onu, Koç ve Maltepe Üniversitelerinde görev yapan Prof. Dr. Tekin Dereli takip etti. Dereli, kuantum fiziğinde boşluğun aslında mutlak bir hiçlik değil, potansiyel dolu bir yapı olduğunu anlattı.
Öğleden sonraki oturumlarda “boşluk” kavramı felsefenin derin katmanlarında sorgulandı. Prof. Dr. Şafak Ural “Boşluk bir nesne adı mıdır?” sorusuyla Aristoteles’ten günümüze uzanan tartışmaları gözler önüne serdi. Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk Erdoğan ise İslam düşüncesinde kelamcıların boşluk konusundaki tartışmalarını ayrıntılı biçimde ele aldı. Kelam geleneğinde yer alan “tedahül” yani cisimlerin birbirine nüfuz etmesi meselesi, boşluk fikrinin nasıl farklı şekillerde anlaşıldığını ortaya koydu.
Günün son oturumlarında matematikçi Dr. Keremcan Doğan, “uzay” ve “uzayzaman” kavramlarının tarihsel dönüşümünü aktardı. Ardından ODTÜ’den Dr. Soner Albayrak, fiziksel kuramların indirgenmesiyle ilgili tartışmaları mizahi bir dille sundu: “Şu fiziği indirip de mi kuramlasak, indirgemeyip de mi?”
“Yokluk” var mıdır?
İkinci günün en dikkat çekici sunumlarından biri, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Dr. Mehmet Bulgen’in “Yokluk ‘var’ mıdır?” başlıklı konuşmasıydı. Antik Yunan düşünürlerinden Melissus’un boşluk yoktur görüşünden yola çıkan Bulgen, yokluğun hareketle ilişkisini ve kelam geleneğindeki yansımalarını anlattı. Bulgen, “0 ile 1 arasında ne var?” sorusuyla metafizik bir tartışmayı matematiksel bir zemine taşıdı. İslam kelamcılarının “dakikul kelam” adı verilen doğa felsefesiyle ilgili yaklaşımları da bu çerçevede detaylandırıldı.
İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ekrem Aydıner’in sunumu ise boşluğa bilimsel bir perspektiften yaklaştı. Aydıner, “Boşluk nasıl doldurulur?” sorusunu kaos teorisi, fraktal yapılar ve evrenin lineer olmayan doğası üzerinden yanıtladı. “Enerjinin korunumu yasası gereği, iki sistemin birbirine etki edebilmesi için öz-etkileşim gerekir,” diyen Aydıner, klasik fizik modellerinin ötesine geçen bir doğa anlayışını savundu.
Çalıştayın dikkat çeken isimlerinden biri de CERN-ATLAS deneylerinde görev yapan parçacık fizikçisi Dr. Sertaç Öztürk’tü. “Esir” kavramını modern fizik perspektifinden yeniden tartışmaya açan Öztürk, Higgs bozonu ve bilimsel devrimler kavramlarını Thomas Kuhn’un paradigması çerçevesinde ele aldı. “Bilim ve felsefeyi ayıran şey paradigmadır,” diyen Öztürk, bilimsel düşüncenin nasıl evrildiğini sorguladı.
Kapanış: Boşluk üzerine bir diyalog
Çalıştay, Tekin Dereli ve Şafak Ural’ın birlikte gerçekleştirdiği “Boşluk Kavramı Üzerine Değerlendirme Sohbeti” ile son buldu. Katılımcılar bu bölümde sadece akademik değil, kişisel perspektiflerini de ortaya koyarak iki gün boyunca tartışılan konuları özetledi.
İstanbul Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen bu çalıştay, fizik ile felsefenin birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini bir kez daha gösterdi. Bilgi üretiminde disiplinlerarası yaklaşımların önemini vurgulayan etkinlik, boşluk gibi basit görünen bir kavramın bile ne denli derin anlamlar taşıyabileceğini gözler önüne serdi.
Kaynak: 2N News