Depresyon ve nevrotizm (negatif duygulara yatkınlık) ile beyindeki parahippokampal korteks yapısının kalınlığı arasında bağlantı keşfedildi.
Depresyon ve nevrotizm (negatif duygulara yatkınlık) ile beyindeki parahippokampal korteks yapısının kalınlığı arasında bağlantı keşfedildi.
Depresyon, sürekli veya tekrarlayan bir üzüntü hali ve daha önce keyif veren aktivitelere karşı ilgi kaybıyla karakterize bir ruh sağlığı bozukluğu. Bazen uyku, iştah ve enerji düzeylerinde değişiklikler de eşlik edebilir. En zayıflatıcı depresyon türlerinden biri olan majör depresif bozukluk (MDB), uzun süreli yoğun bir mutsuzluk haliyle kendini gösterir ve kişinin günlük yaşamını sürdürme becerisini olumsuz etkiler.
Dünya genelinde yaklaşık yüzde 3,5 oranında görülen depresyonun nörofizyolojik temellerini ve beyin üzerindeki karakteristik etkilerini anlamak büyük önem taşıyor. Geçmiş çalışmalar, özellikle MDB ile hafıza oluşumu, duygusal işleme ve karar verme süreçlerinde rol oynayan medial temporal lob (MTL) adlı beyin bölgesindeki yapısal değişiklikler arasında bağlantı olduğunu ortaya çıkardı.
Yeni bir çalışmada, Aachen Üniversitesi ve Forschungszentrum Jülich GmbH’dan araştırmacılar, MTL’nin önemli bir parçası olan parahipokampal korteksin (PHC) yapısı ile MDB arasındaki ilişkiyi inceledi. Translational Psychiatry dergisinde yayımlanan makaleye göre, parahipokampal korteksin kalınlığı hem MDB hem de nörotizm (kaygı, suçluluk, öfke gibi olumsuz duygulara yatkınlıkla tanımlanan bir kişilik özelliği) için bir gösterge olabilir.
PHC, hafıza, duygu ve bilişsel işlevlerde kritik rol oynayan bir bölge olarak biliniyor. Depresyonun bilişsel modeline göre, bu süreçlerdeki işlev bozuklukları, majör depresif bozukluğun patofizyolojik temelini oluşturur. Araştırmalar, insan kişiliğinin ve özellikle nörotizmin, MDB’nin gelişiminde ve ilerlemesinde önemli bir rol oynadığını gösteriyor.
İlginç bir şekilde, son nörobilim çalışmaları, depresyon tanısı alan bireylerle yüksek nörotizm puanına sahip kişilerin beyinlerinde bazı benzerlikler olduğunu ve bunların bir kısmının PHC ile ilişkili olduğunu ortaya koydu. PHC, mekansal işleme ve duygusal anıların kodlanması ve geri çağrılması gibi çeşitli bilişsel işlevleri destekleyen bir bölge.
Depresyon biyobelirteci MRI taramasıyla belirlendi
Bu yeni araştırmanın temel amacı, PHC’nin yapısal özelliklerinin MDB tanılı bireylerde veya yüksek nörotizm düzeyine sahip kişilerde nasıl değiştiğini daha derinlemesine incelemekti. Bunun için, bir kısmı MDB tanılı olan katılımcıların beyinlerini yapısal manyetik rezonans görüntüleme (MRI) tekniğiyle taradılar.
43’ü MDB hastası, 43’ü sağlıklı kontrol grubundan oluşan toplam 86 yetişkinin (ortalama yaş 31.4, yaş aralığı 18–61, 40 kadın) PHC kalınlığı, 7 Tesla ultra yüksek manyetik alan gücüyle ölçüldü. Daha sonra NEO-FFI ölçeğiyle belirlenen nörotizm düzeyleriyle karşılaştırıldı.
Toplanan beyin görüntülerini, katılımcıların ruh sağlığı verileri ve nörotizm test sonuçlarıyla birlikte analiz eden ekip, MDB tanılı ve yüksek nörotizm puanı olan bireylerde PHC’nin, düşük nörotizm puanına sahip ve ruh sağlığı sorunu olmayan kişilere kıyasla daha ince olduğunu tespit etti.
Majör depresif bozukluk hastaları, sol hemisfer PHC kalınlığı açısından sağlıklı kontrollere göre belirgin şekilde daha düşük değerlere sahipti; pfdr = 0.002, η2 = 0.119. Ayrıca, doğrusal regresyon analizi, her iki hemisferde de nörotizm ile PHC kalınlığı arasında anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya koydu (sol: pfdr = 0.012, β = −0.414; sağ: pfdr = 0.008, β = −0.512). Yüksek nörotizm puanına sahip bireylerde kortikal kalınlık azalmıştı.
Araştırma ekibine göre, bu bulgular, PHC kalınlığının nörotizmle birlikte depresyonun potansiyel bir biyobelirteci olarak kullanılabileceğini düşündürüyor.
Çalışma, inatçı depresyon vakalarının teşhisi ve anlaşılmasına katkı sağlayabilecek yeni bir biyobelirteç sunuyor. Gelecekte bu bulgular, diğer araştırmacıları PHC’nin depresyon ve nörotizmdeki rolünü daha detaylı incelemeye yönlendirebilir.
Kaynak: Phys.org