Beyin hastalıklarını erken teşhis eden ‘moleküler el feneri’, cerrahi müdahaleye gerek kalmadan hassas analiz yapabiliyor.
Beyin hastalıklarını teşhiste yeni dönem

Bilim insanları, beyin hastalıklarını daha erken ve kolay tespit edebilmek için yeni bir teknik geliştirdi. “Moleküler el feneri” adı verilen bu teknoloji, cerrahi işleme gerek kalmadan beynin derinliklerinde meydana gelen sorunları gözlemlemeyi sağlıyor. Beyin tümörleri ve travma kaynaklı beyin hasarları gibi rahatsızlıkların neden olduğu kimyasal değişiklikler bu teknikle kolayca belirlenebiliyor.
Beynin derin kısımlarına ulaşmak genellikle cerrahi operasyon gerektiriyor ve bu operasyonlar büyük risk taşıyor. Ancak moleküler el feneri, bu riski ortadan kaldırıyor. Çapı bir milimetreden daha ince olan bu cihaz, beynin derinliklerine zarar vermeden yerleştirilebiliyor. Bu özel cihaz, beynin kimyasal yapısını incelemek için ışık kullanıyor ve elde edilen bilgileri analiz ediyor.

Bu teknolojinin çalışma prensibi, “titreşimsel spektroskopi” adı verilen bir yönteme dayanıyor. Bu yöntem, ışığın beyin dokusuyla etkileşiminden doğan farklılıkları inceleyerek beynin kimyasal durumunu belirliyor. Bu sayede beyin dokusuna zarar vermeden moleküler düzeyde bilgi sağlanıyor. Daha önce beyin cerrahisi sırasında kullanılan bir yöntem olan Raman spektroskopisinin geliştirilmiş bir versiyonu olan bu teknik, daha hassas ve ince bir cihaz kullanılarak minimal invaziv (cerrahi müdahale), yani daha az zarar veren bir hale getirildi.
Araştırmacılar, moleküler el fenerinin ilk olarak beyin tümörlerinin tespitinde kullanıldığını belirtiyor. Manuel Valiente liderliğindeki ekip, deneysel modeller üzerinde çalışarak tümörün derinliğine bakmadan hassas analiz yapılabileceğini kanıtladı. Cihaz, tümörlerin moleküler yapısını çözümleyerek tedavi planlarını daha iyi yapmaya olanak tanıyor.
Bir başka ekip ise moleküler el fenerini travma kaynaklı beyin hasarlarından kaynaklanan epilepsi vakalarını incelemek için kullandı. Liset Menéndez de la Prida’nın liderliğindeki bu ekip, epileptik bölgelerde farklı titreşim profilleri tespit etti. Bu profillerin, hangi bölgelerin epilepsiye yol açtığını belirlemeye yardımcı olabileceği belirtiliyor.
Bu teknolojinin bir diğer önemli özelliği, yapay zeka ile entegre edilmesi. Araştırmacılar, moleküler el fenerinden elde edilen verilerin yapay zeka algoritmaları ile analiz edilerek daha doğru ve hızlı sonuçlar alınabileceğini belirtiyor. Bu yöntem sayesinde gelecekte beyin hastalıklarının teşhisi daha kolay ve hızlı hale gelebilir.
Şimdilik sadece laboratuvar çalışmalarında test edilen moleküler el fenerinin, gelecekte klinik uygulamalarda kullanılması hedefleniyor. Bu teknoloji geliştirildikçe cerrahi işleme gerek kalmadan beyin hastalıkları daha erken tespit edilebilecek. Araştırmacılar, bu yeni yöntemin tanı ve tedavi süreçlerini iyileştirerek hastaların hayat kalitesini artırabileceğini ifade ediyor.
Kaynak: Nature