Arktik’te ABD oyunu kaybediyor

Rusya ve Çin, kutup bölgesinde ekonomik ve askeri varlıklarını hızla artırırken ABD ise müttefikleriyle birlikte bu yeni jeopolitik oyuna yeterince hazırlıklı değil.

ABD Başkanı Donald Trump’ın eski başdanışmanı Steve Bannon, 2025’in başlarında verdiği bir röportajda “Arktik’te devasa kaynaklar uğruna verilen mücadele, 21. yüzyılın yeni büyük oyunu olacak.” demişti. 

Foreign Affairs’te yayımlanan analiz, bu sözlerin gerçeğe dönüşmekte olduğunu ortaya koyuyor. Çin, Rusya ve ABD, artık Arktik bölgesinde yalnızca ekonomik çıkarlar için değil, stratejik nüfuz alanları için de yarışıyor.

19. yüzyılda Britanya ile Rusya arasında Orta Asya’da yaşanan güç mücadelesine atıfla “Büyük Oyun” olarak adlandırılan bu rekabet, kuzey kutbuna taşındı. Modern büyük güçler, doğal kaynaklara erişim, yeni deniz rotalarının kontrolü ve güvenlik hatları inşa etme hedefiyle Arktik’te pozisyon almaya çalışıyor.

 Foreign Affairs’in değerlendirmesine göre, Washington bu kritik alanda yeterli hazırlığı yapmıyor. Çin ve Rusya son yıllarda bölgedeki yatırımlarını artırırken, ABD hem altyapı hem de diplomatik kapasite açısından geri planda kalıyor.

ABD’nin Arktik’teki rolünü inceleyen eski diplomat Mary Thompson-Jones’un “America in the Arctic” adlı kitabı, Washington’un bölgede uzun süredir süregelen etkisini nasıl inşa ettiğini anlatıyor. Thompson-Jones, Arktik’te ABD varlığını kurma konusunda büyük ölçüde başarılı bir geçmişe sahip olmasına rağmen Washington’ın artık son yıllarda bölgeye stratejik açıdan yeterince odaklanamadığını söylüyor. Oysa Çin ve Rusya yeni deniz yolları, enerji kaynakları, kritik madenler, deniz tabanı madenciliği ve uydu iletişim altyapısı gibi alanlarda pozisyonlarını güçlendiriyor. 

Trump, göreve geldikten sonra Arktik bölgeleri açıkça hedef gösterdi. Kanada’yı sık sık “5. eyalet” olarak andı ve ABD’nin “bir şekilde” Grönland’ı alacağını ilan etti. Öte yandan Rusya ile Çin arasındaki iş birliği, 2022’de ilan edilen “sınırsız ortaklık” çerçevesinde daha da gelişti. 

Rusya’nın Artik’teki askerileşmesi, American Security Project, 2N News

Bu iş birliği Arktik’te sahil güvenlik ve donanma devriyeleri, bilimsel ve uzay alanında ortak çalışmalar gibi adımlarla somutlaştı. Washington’un Moskova’yla son dönemde başlattığı diplomatik temaslar ise olası bir büyük uzlaşma durumunda jeopolitik denklemi tamamen değiştirebilecek bir joker ihtimalini gündeme taşıyor. 

Buna rağmen, her durumda kritik mineraller, deniz yolları, balıkçılık, enerji kaynakları, deniz tabanı madenciliği ve uydu iletişimi gibi alanları kapsayan bir yarış kaçınılmaz görünüyor. ABD ise bu yarışa henüz hazır değil. Rusya ve Çin, yıllardır Arktik’te eriyen buzulların açtığı yeni deniz rotalarını kullanıma açmak için altyapı yatırımları yapıyor. Buz kıran gemi filolarını genişletiyor, yeni limanlar ve lojistik üsler inşa ediyor. Aynı zamanda denizaltı askeri ve bilimsel kabiliyetlerini geliştirirken, hibrit savaş taktiklerini de bu bölgeye adapte ediyor. 

Foreign Affairs analizine göre ABD bölgedeki askeri, ekonomik, bilimsel ve diplomatik varlığını müttefikleriyle beraber hızla artırmazsa ABD, yeni büyük oyunda başlamadan kaybedecek. 

ABD’nin pozisyonu tehlikede

Foreign Affairs analizine göre, Rusya ve Çin, yalnızca diplomasiyle değil, sahadaki varlıklarıyla da Arktik’te avantaj sağlıyor. Çin, Arktik bölgesine doğudan kıyısı olmamasına rağmen 2004’te Norveç’e bağlı Svalbard takımadalarında bir araştırma istasyonu kurarak bu alana giriş yaptı. Bilimsel iş birlikleriyle bilgi birikimini artırdı, ardındnan Kanada ve İskandinav ülkeleriyle ticari ilişkiler geliştirdi. Ancak yatırım koşulları nedeniyle bu ülkeler zamanla Pekin’e karşı temkinli davrandı. 

2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte doğan boşlukta, Çin Arktik doğalgaz projelerine yatırım yaptı ve Kuzey Deniz Rotası üzerindeki altyapıyı destekleyerek bölgedeki ticari etkisini artırdı.

ABD ise Alaska’yı 1867’de Rusya’dan satın alarak Arktik’teki ilk varlığını tesis etti. Daha sonra Grönland’ı satın alma girişiminde bulundu ancak bu adım hayata geçirilmedi. Soğuk Savaş döneminde kurulan radar sistemleri ve hava savunma üsleriyle ABD, bölgedeki stratejik varlığını sürdürdü. Bugün ise bölge hala askeri ve ekonomik açıdan kritik önemde. Anchorage, dünyanın en işlek kargo havalimanlarından biri konumunda. ABD’nin radar sistemleri ve füze savunma altyapısının büyük kısmı da Alaska’da yer alıyor. Ancak bölgedeki altyapı yetersizlikleri dikkat çekiyor. Yüksek enlemlerde havaalanı, uydu yer istasyonları, limanlar ve soğuk iklim şartlarına uygun askeri ekipman konusunda eksiklikler bulunuyor.

Analize göre Arktik’in önemi sadece yer üstüyle sınırlı değil. Uydu yer istasyonları, kutup yörünge fırlatma noktaları, deniz altı fiber kabloları ve kıtalararası ulaşım hatları açısından da bölge stratejik değer taşıyor. Küresel ısınmayla birlikte açılan yeni deniz yolları ve kuzeye göç eden balık stokları da Arktik’i geleceğin ticari ve gıda rotası haline getiriyor. 

Arktik’teki askeri izler, Simons Foundation Canada, 2N News

Buna rağmen ABD, bu yeni çağın gerektirdiği hazırlıkları tamamlamış değil. Donanmanın buzda seyredecek nitelikte gemisi bulunmuyor. Sahil Güvenlik Komutanlığı sadece üç buz kırana sahip. Bunlardan ise sadece ikisi aktif. Biri 50 yaşında diğeri ise 2012 yapımı ticari bir gemi. Trump döneminde siparişi verilen yeni bir ağır buz kıran gemi projesi hala tamamlanamadı. Projenin teslim tarihi 2030’a ertelendi. 

Bunun yanı sıra bölgedeki liman altyapısı, radar sistemleri ve karaya yerleştirilen uydular da yetersiz. ABD’nin bölgedeki faaliyetleri Avrupa Komutanlığı, Kuzey Komutanlığı, NORAD ve Hint-Pasifik Komutanlığı arasında dağılmış durumda. Bu da Arktik özelinde bütüncül bir stratejinin önünde engel oluşturuyor.

Foreign Affairs’in analizine göre, ABD’nin Arktik’teki maden potansiyelini değerlendirebilmesi için enerji ve dışişleri bakanlıklarının özel bir Arktik girişimi başlatması gerekiyor. Bu girişimin, 2022 yılında kurulan ve aralarında Avrupa Birliği’nin de yer aldığı 14 ülkeyi kapsayan Mineral Güvenliği Ortaklığı (Minerals Security Partnership) temel alınarak şekillendirilmesi öneriliyor. Böylece Alaska, Grönland ve diğer Arktik bölgelerde sürdürülebilir madencilik ve altyapı projeleri için kamu-özel sektör iş birliklerinin önü açılabilir. Aynı zamanda, ABD’nin Bering Denizi ve Arktik Okyanusu’ndaki kıta sahanlığını genişletme yönündeki iddialarını Birleşmiş Milletler nezdinde tanımlaması gerektiği vurgulanıyor. Bu süreç, Washington’un bölgedeki egemenlik ve kaynak arama haklarını uluslararası alanda daha güçlü bir zemine oturtmasını sağlayabilir.

Washington’un Arktik bölgesindeki etkinliğini artırması için kapsamlı bir strateji benimsemesi gerekiyor. Öncelikle, ABD’nin buz kıran ve buzda seyredecek donanmalara sahip gemi sayısını artırması gerektiği vurgulanıyor. Bununla birlikte, uydular, radarlar ve sensörler aracılığıyla gözetleme kapasitesinin güçlendirilmesi, olası tehditlerin erkenden tespit edilebilmesi açısından kritik önemde. Arktik’teki limanlar ve hava üslerinin yeniden inşa edilmesi gerektiği belirtilirken Grönland ve İskandinav ülkeleriyle bozulan ilişkilerin de onarılması çağrısı yapılıyor. Bölgedeki enerji ve maden kaynaklarına yönelik kamu-özel sektör ortaklıklarının teşvik edilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.

Washington onlarca strateji belgesi yayımlamasına rağmen Arktik’teki kabiliyetlerini geliştirmekte geri kaldı. Rusya ve Çin oyuna çoktan girmişken, ABD’nin şimdi “büyük oyunu” oynamaya başlaması gerekiyor.

Kaynak: Foreign Affairs