ABD’li ilaç firmaları doktorları etkiliyor

ABD’de yapılan araştırma, MS ilacı yazan nörologların büyük çoğunluğunun ilaç şirketlerinden ödeme aldığını ve bu ödemelerin reçete tercihlerinde etkili olabileceğini ortaya koydu.

ABD’de multipl skleroz (MS) ilaçlarını reçete eden nörologların neredeyse yüzde 80’i, ilaç endüstrisinden en az bir ödeme aldı. Daha fazla reçete yazanların ödeme alma olasılığı daha yüksekti. Ayrıca bu ödemeleri alan doktorların, ödeme yapan firmanın ilaçlarını reçete etme olasılığı da arttı. Bu eğilim, ödemelerin miktarı daha büyük, düzenli ve yakın dönemde olduğunda daha da belirginleşti. 

BMJ Open dergisinde yayımlanan çalışmada, 2015-2019 yılları arasında ilaç firmalarının doktorlara yaptığı ödemelerle ilgili, Centers for Medicare & Medicaid Services (CMS) kurumunun Open Payments (Açık Ödemeler) platformundan alınan kamuya açık veriler kullanıldı.

Araştırma ekibi, MS’in ömür boyu süren bir hastalık olduğunu, bu nedenle etkili tedavilerin genellikle hastanın klinik tepkisi değişmedikçe süresiz olarak devam ettirildiğini hatırlatıyor. MS ilaçlarının, toplam talep içinde nispeten küçük bir yer kaplamasına rağmen, Medicare (sağlık sigortası programı) verilerinin en büyük nörolojik ilaç harcamasını oluşturduğu ortaya kondu. 

Ödemeler üç kategoriye ayrıldı; araştırma ödemeleri, mülkiyet ve yatırım payları, genel ödemeler. Araştırmacılar, özellikle genel ödemelere odaklanarak bunları Medicare Part D (reçeteli ilaçları kapsayan program) verileriyle birleştirdi. Eşleştirme için Ulusal Sağlayıcı Kimlik Numaraları (NPI) ve ilaç isimleri kullanıldı.

Toplam ödeme miktarı 163 milyon dolar 

Analize, en az 1 yıl boyunca hastalık değiştirici tedavi (DMT) reçete etmiş ve en az 11 reçete yazmış toplam 7 bin 401 nörolog dahil edildi. Bu doktorların reçetelediği 20 farklı DMT, 10 ilaç firması tarafından üretiliyordu.

Sonuçlara göre; 5 bin 809 nörolog en az bir ilaç şirketinden toplam 626 bin 290 ödeme aldı. Bu ödemelerin toplam miktarı 163,6 milyon ABD dolarıydı. 4 bin 999 nörolog ise iki veya daha fazla firmadan ödeme aldı. 

Ortalama bireysel ödeme miktarı 779 dolardı. Ancak ödemelerin yüzde 95’i, toplamda 155,7 milyon dolar alan en yüksek yüzde 10’luk dilimdeki doktorlara gitti. Bu durum, ilaç şirketlerinin özellikle reçete hacmi yüksek olan yani MS ilaçlarını daha çok ve daha sık veren doktorları hedef aldığını düşündürüyor.

Reçete hacmi yüksek olan doktorların, herhangi bir ödeme alma olasılığı daha yüksekti. Özellikle danışmanlık hizmetleri, danışmanlık dışı hizmetler (örneğin bir etkinlikte konuşma yapmak), seyahat/konaklama gibi kalemlerde bu fark belirgindi. En fazla sayıda ödeme ise yiyecek-içecek kategorisinde yapıldı.

Alınan ödeme miktarı ile reçete hacmi arasında pozitif ilişki vardı. Bir firmadan ödeme almayanlara kıyasla, ödeme alan doktorların o firmanın ilaçlarını yazma ihtimali yüzde 13 daha fazlaydı.

En güçlü ilişki danışmanlık dışı hizmetlerde görüldü. Bu ödemeleri alan nörologların, o firmanın ilaçlarını yazma ihtimali yüzde 53 daha yüksekti.

Daha büyük ödemeler, daha yüksek reçete eğilimiyle ilişkili çıktı: 

  • 50 dolar – yüzde 10 daha yüksek ihtimal
  • 500 dolar – yüzde 26 daha yüksek ihtimal
  • 1.000 dolar – yüzde 29 daha yüksek ihtimal
  • 5 bin dolar – yüzde 50 daha yüksek ihtimal

Ödemelerin süresi de etkili bulundu. Bir yıl boyunca ödeme almak, o firmanın ilaçlarını yazma ihtimalini yüzde 12, beş yıl üst üste ödeme almak yüzde 78 artırdı.

Ödeme sürelerinin yakınlığı da ilişkiliydi. Örneğin, dört yıl önce yapılan bir ödeme reçete etme ihtimalinde yüzde 3 artışla, aynı yıl içinde yapılan ödemeler ise reçete etme ihtimalinde yüzde 34 artışla bağlantılı. 

Çalışma neden-sonuç ilişkisi sunmuyor

Tüm bu verilere karşın araştırma ekibi, bulguların gözlemsel bir çalışmaya dayandığını vurguluyor. Doğrudan neden-sonuç ilişkisi kurmanın mümkün olmadığını belirttiler. Ayrıca çalışma sadece Medicare Part D kapsamındaki ilaçlara odaklandı ve reçetelerin uygunluğu ya da hangi hastaların daha pahalı markalı ilaçları tercih ettiği değerlendirilemedi.

Doktorların reçete yazma kararlarının; ulusal kılavuzlar, hastane protokolleri, sigorta kapsamı ve hasta tercihleri gibi birçok faktörden etkilendiğini, bu etkenlerin kamuya açık verilerle değerlendirilemeyeceğinin altı çizildi.

Araştırmacılar, özellikle daha pahalı ilaçların, fiyatı daha uygun ve etkili olan diğer ilaçların yerine reçete edilmesi durumunda bulguların endişe verici olduğunu ileri sürüyor. 

Kaynak: Eurekalert