ABD, nükleer silahları geçici ve altyapısız noktalarda güvenle saklayabilecek konteyner tipi mobil kasaları sahaya sürmeye hazırlanıyor.
ABD, nükleer silahları geçici ve altyapısız noktalarda güvenle saklayabilecek konteyner tipi mobil kasaları sahaya sürmeye hazırlanıyor.
ABD ordusu, nükleer silahlar ve diğer kritik mühimmatların güvenliğini sadece sabit ve kalıcı sığınaklara dayandırmak yerine, daha esnek bir koruma modeliyle yeniden kurguluyor. Bu kapsamda geliştirilen Mobil Kasa (Mobile Vault) sistemi, standart bir 20 fitlik sevkiyat konteyneri içine yerleştirilen yüksek güvenlikli bir yapıyı temel alıyor. Sistem, mevcut sabit nükleer tesislerin yerini tamamen almak için değil, özellikle altyapının yetersiz olduğu uzak bölgelerde ilave bir koruma katmanı sunmak amacıyla geliştirildi.
The War Zone’da yer alan habere göre, projeyi yürüten Sandia Ulusal Laboratuvarları, ilk prototipin yalnızca altı ayda üretildiğini ve testlere hazır hale getirildiğini duyurdu. Geliştirme süreci, Ulusal Nükleer Güvenlik İdaresi’nin (NNSA) talebi üzerine başlatıldı. NNSA, ABD Enerji Bakanlığı’na bağlı olmakla birlikte, ülkenin nükleer cephaneliğinden doğrudan sorumlu bir kurum olarak ABD ordusuyla yakın çalışıyor.
Sandia’nın açıklamasına göre, bu hızlı üretim sürecinde klasik mühendislik prosedürlerinden ziyade hız, yaratıcılık ve adaptasyon ön plana alındı. Geciktirici sistem süreleri gibi teknik ayrıntılar yerine, kasanın hacim ve ağırlık sınırları dahilinde maksimum performans sunması hedeflendi. Sadece iki hafta içinde on aday tasarım arasından en verimlisi seçildi ve dijital modelleme teknikleriyle üretime geçildi. Uzun tedarik süresi gerektiren parçalar erken sipariş edildi, elektrik mühendisleri ise kasanın erişim sistemleri, yedek enerji, sensörler ve alarmları için entegre çözümler geliştirdi. Katmanlı üretim ve hazır devre kartları sayesinde normalden iki kat hızlı bir prototip üretimi tamamlandı.
Görsellerde kasanın dış yüzeyinde iki mekanik şifreli kilit göze çarpsa da diğer güvenlik önlemleri açıklanmadı. Ancak Sandia’nın daha önce geliştirdiği nükleer silah taşıma tırları, bu tür sistemlerin sahip olabileceği savunma seviyelerine ışık tutuyor. Bu araçlar arasında, iç yüzeylerden yapışkan köpük salan düzenekler, patlayıcı cıvatalarla şasi ayrıştırma sistemleri, bağımsız fren mekanizmaları ve göz yaşartıcı gaz yayma donanımları yer alıyordu.
The War Zone’un haberine göre, Mobil Kasa sisteminin arkasındaki temel motivasyon, sabit sığınakların savaş senaryolarında düşman tarafından öncelikli hedef alınma ihtimali. Bu bağlamda, konteyner tabanlı taşınabilir sistemler, hem sevkiyatta hem de konuşlandırmada büyük esneklik sağlayarak, nükleer mühimmatların görünürlüğünü azaltıyor ve tehdit altında daha güvenli bir dağılım modeli sunuyor.
Mobil Kasa sistemiyle ilgili açıklamalarda nükleer silah ifadesi doğrudan geçmese de, Sandia tarafından geliştirilen 1:14 ölçekli modelde açıkça B61 serisi nükleer bombaların temsili kullanıldı. B61, ABD’nin en uzun süredir hizmette olan nükleer silah ailesi. Halihazırda Avrupa’daki bazı ABD hava üslerinde, örneğin Birleşik Krallık’taki RAF Lakenheath’te sabit yeraltı kasalarında konuşlu durumda. Bu silahlar, gerektiğinde NATO müttefiklerine de açılabilecek şekilde yapılandırıldı. Yeni geliştirilen B61-13 varyantı, daha yüksek tahrip gücüyle yer altı karargahlar gibi sert hedefleri vurmak için tasarlandı. Önceki model olan B61-12 ise, kuyruk kısmına entegre edilen güdüm sistemiyle isabet hassasiyetini artırmıştı ancak bu sistem tüm NATO uçaklarıyla tam uyumlu değil.
Yeni konteyner sistemleri, hem B61 gibi mühimmatların farklı noktalara konuşlandırılmasını kolaylaştırıyor hem de ABD ordusunun gelişmekte olan ACE (Agile Combat Employment- Çevik Muharip Konuşlanma) doktriniyle birebir örtüşüyor. ACE konsepti, sabit üsleri terk ederek dağınık ve düzensiz konuşlanma yoluyla saldırıya açıklığı azaltmayı hedefliyor. ABD Deniz Piyadeleri de benzer bir dağıtık yapı üzerine kurulu EABO (Expeditionary Advanced Base Operations- İleri Seviye Seferi Üs Operasyonları) konseptini geliştiriyor.
Bu mobil sistemlerin en büyük avantajı esneklik olsa da, sabit sığınaklara göre fiziksel koruma seviyesi daha düşük olabilir. Ayrıca taşıdığı içeriğin hassasiyetini gizlemek için alınacak güvenlik önlemleri, sistemin sıradan bir konteyner olmaktan çıkmasına ve dikkat çekmesine neden olabilir. Bu nedenle, ABD ordusunun Mobil Kasa gibi sistemleri kullanabilmesi için ayrı bir operasyonel doktrin geliştirmesi gerekecek.
Sistem, yalnızca nükleer değil, ileri düzeyde korunması gereken konvansiyonel silahlar için de uygun olacak. Taşınabilir olması, konteynerin hava, kara ve deniz unsurlarıyla hızlıca sevk edilmesine olanak tanıyor.
Sandia, bu prototipleri Gray Flag 2025 tatbikatında sahaya sürerek, sistemin gerçek dünya koşullarındaki performansını ve güvenlik protokollerini test etmeyi planlıyor. Söz konusu tatbikat, aynı zamanda halen geliştirilmekte olan veya gizli tutulan sistemlerin ilk kez kamuya açık olarak sergilendiği bir platform. Örneğin geçen yılki Gray Flag 2024 tatbikatında, hâlâ birçok yönü gizli tutulan AIM-174B füzesinin kamuoyuna ilk yansıması gerçekleşmişti.
Tüm bu gelişmeler, ABD Savunma Bakanlığı’nın geçtiğimiz yıl yayımladığı ve nükleer caydırıcılığı desteklemek için konvansiyonel kabiliyetlere daha fazla yatırım yapılmasını öngören yeni strateji belgesiyle örtüşüyor.
Sandia, uzun vadede bu teknolojiyi özel sektöre devrederek daha geniş çapta üretim yapılmasını hedefliyor. Şimdilik gözler, Mobil Kasa sisteminin Gray Flag tatbikatında alacağı notlara çevrilmiş durumda.
Kaynak: The War Zone