Çapı yaklaşık 500 metrelik asteroid Bennu’nun Dünya’ya çarpma ihtimali düşük ama etkileri felaket olabilir.
Çapı yaklaşık 500 metrelik asteroid Bennu’nun Dünya’ya çarpma ihtimali düşük ama etkileri felaket olabilir.
Gökbilimciler ve iklim bilimciler, 2182 yılında, asteroit Bennu’nun Dünya’ya çarpma ihtimalini ve olası etkilerini simüle etti. 500 metre çapındaki bu asteroidin Dünya’ya çarpma olasılığı sadece yüzde 0,037 (1/2700) olsa da, böyle bir olayın etkileri oldukça büyük olabilir.
Asteroit Bennu, 11 Eylül 1999’da Lincoln Dünya Yakınındaki Asteroit Araştırması (LINEAR) programı tarafından keşfedilen, yaklaşık 500 metre çapında karbon açısından zengin bir asteroid. Dünya’ya yakın bir yörüngede hareket eden Bennu, Güneş etrafındaki bir turunu yaklaşık 1,2 yılda tamamlıyor. NASA’nın OSIRIS-REx uzay aracı, 2018-2023 yılları arasında Bennu’yu ayrıntılı bir şekilde inceleyerek yüzeyinden örnekler topladı.
Şu anda Güneş sisteminde Dünya’ya en yakın ve potansiyel olarak tehlikeli asteroidlerden biri olarak kabul edilen Bennu’nun, 2182 yılında Dünya’ya çarpma ihtimali yüzde 0,037 olarak hesaplandı. Şu an için Dünya’ya ortalama 100 milyon kilometre uzaklıkta bulunan Bennu, her altı yılda bir Dünya’ya yakın geçiş (flyby) yapıyor.
Güney Kore’deki Pusan Ulusal Üniversitesi’nden Lan Dai ve Axel Timmermann’ın liderliğinde bir ekip, Aleph süper bilgisayarını kullanarak bir çarpışma senaryosu üzerinde çalıştı. Simülasyonlar, böyle bir çarpışmanın atmosferi, ekosistemleri ve iklimi nasıl etkileyeceğini ortaya koydu.
Bennu’nun Dünya’ya çarpması durumunda atmosfere 100 ila 400 milyon ton toz yayılacağı öngörülüyor. Bu devasa toz bulutları atmosfer kimyasını değiştirerek, güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşmasını engelleyecek ve “ani bir kış” yaşanmasına neden olacak. Simülasyonlar, küresel ortalama sıcaklıkların 4°C düşeceğini ve yağış miktarının yüzde 15 azalacağını gösteriyor.
Fotosentez de bu durumdan ciddi şekilde etkilenecek. Ozon tabakasında yüzde 32’lik bir azalma yaşanarak bitki örtüsü üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Bu, kara ve deniz ekosistemlerinde yüzde 20 ila yüzde 30 oranında bir fotosentez düşüşüne yol açabilir. Sonuç olarak, küresel gıda güvenliği ciddi tehdit altına girebilir.
Deniz ekosistemine etki
Her ne kadar kara ekosistemleri büyük zarar görse de, deniz ekosistemleri farklı bir tepki verebilir. Araştırmacılar, asteroit ve Dünya’dan çıkan tozların çoğunun demir içermesi nedeniyle, okyanuslarda büyük fitoplankton patlamaları yaşanabileceğini belirtiyor. Özellikle demir açığı olan Güney Okyanusu ve doğu ekvatoral Pasifik’te büyük diatom patlamaları görülebilir.
Diatom patlaması, okyanuslarda veya tatlı su ortamlarında yaşayan tek hücreli mikroalgler olan diatomların (silisli fitoplankton) sayılarının hızla artarak büyük bir popülasyon patlaması yaşaması durumu. Bu olay genellikle deniz suyundaki besin maddelerinin, özellikle de demirin ve nitratın ani artışıyla tetikleniyor.
Bennu çarpışmasının ardından atmosfere yayılan tozun önemli miktarda demir içerebileceği öngörülüyor. Bu demir, okyanusa düştüğünde demir bakımından fakir olan Güney Okyanusu ve doğu ekvatoral Pasifik gibi bölgelerde diatom patlamalarına yol açabilir. Diatomlar, fotosentez yaparak büyük miktarda oksijen üretir ve deniz ekosisteminde zooplanktonlar ve diğer deniz canlıları için önemli bir besin kaynağı oluşturuyor.
Bu tür bir patlama, deniz besin zincirini destekleyebilir ve okyanus ekosistemleri üzerindeki bazı olumsuz etkileri dengeleyebilir. Ancak aşırı fitoplankton büyümesi, ötrofikasyon (aşırı besin yüklenmesi) gibi ekolojik sorunlara da yol açabilir.
Bu fitoplankton patlamaları, deniz ekosistemlerini besleyen zooplanktonların besin zincirine olumlu katkı sağlayabilir. Bilim insanları, bu olayın gıda güvenliği krizini hafifletme potansiyeline sahip olabileceğini belirtiyor.
Bennu gibi orta büyüklükteki asteroitlerin Dünya’ya çarpma sıklığı kesin olarak bilinmese de, bilim insanları bu tür olayların ortalama 100 ila 200 bin yılda bir gerçekleştiğini tahmin ediyor. Her ne kadar Bennu’nun Dünya’ya çarpma ihtimali düşük olsa da, böyle bir olayın etkilerini anlamak, gelecekte olası felaketlere hazırlıklı olmamız için büyük önem taşıyor.
Kaynak: Science Advances